~Gene Karşılaştık~

37 2 15
                                    

Öncelikle "○" içine aldığım cümleler Childe in düşünceleri, "□" içine aldıklarım ise Zhonglinin düşünceleri. Ayrıca hikaye başlangıcında childe in konuşmalarını "c" ile göstermiştim bu bölümde "A" ya geçiş yapılacak baştan uyarayım;))

○İşe geç kalıcam işe geç kalıcam!Daha hızlı daha hızlı!!!○

İşimin ikinci günü ve ben işe geç kalacağım!

C: KAPTAN! müsait bir yerde indir beni!

○Otobüsten indim eğer o hızla gidersem işe geç kalacağım o zaman iş başa düşer!○

Koştum, olabildiğince hızlı kostum hemde saat dokuz buçukta iş başlıyor ve dokuz buçuğa BEŞ dakika var!

C:Yetiştim! En sonunda yetiştim sonunda!

Tam saat dokuz buçukta şirketin önündeydim. Etraf boştu. Acaba bugün daha mı erken gelmem gerekiyordu yoksa? Bir şey mi kaçırdım?

Şirketin bir otomatik bir de normal kapısı vardı. Otomatik kapı çalışmıyordu bu yüzden diğer kapıdan girmeye çalıştım.

○ Yok kilitli. Gün boyu açık olan kapı neden şimdi kilitli olsun ki? Yoksaa...○

Telefonumu elime aldım. Saat dokuz otuz altı idi. Dün telefon Teucer in elindeydi yoksa birşeylerle mi oynamıştı? Yakınlarda bir kafe vardı içine girdim. Bir garsona saati sordum.

-Saat dokuzu beş geçiyor efendim.

C:NE!? Ah yani teşekkür ederim.

Geç kalıyorum diye koşa koşa geldiğim şirket henüz açılmamaştı. Çünkü büyük ihtimal dün Teucer telefonumla oynarken birşeyler değiştirmişti. Boş bir masa bulup oturdum. Aynı garson geldiğinde siparişimi verdim. Bir kahve içecektim.

Telefonu aldım ve Teucer in değiştirdiği şeyleri de düzeltmeye başladım.

Bu arada neden mi işe geç kaldım? Merak ediyorsunuzdur. Aslında o da Teucer yüzünden. Kahvaltı için benden tonla şey istedi. Onları yaparkenden de işe geç kalacağımı sandığım için yiyemeden geldim. AHHHHH BENDE YEMEK ISTIYORDUM ÇOOK GÜZEL GOZUKUYORLARDII! Ben yapıyorum diye değil ama yemeklerim cidden harikuladedir yanlız. Neyse çıkışta artık bu kafede oturup bir tatlı yerim bende :3.

Saate baktım. Artık telefon doğru saati gösteriyordu. Çünkü hem düzelttim hem de şirketin önündeki Kalabalık yavaşça artıyordu. Benimde artık girmem gerekiyordu bu yüzden hesabı ödeyip çıktım.

❀。• *₊°。 ❀°。

Ahhh, yorucu bir günündü. Bu sefer dünden daha çok şey yaptım. Haliyle epey bi yoruldum. Kendimle sözleştigim gibi kafeye geçip iki tatlı söyledim. Ne yani iki tatlı yiyemez miydim? Hele ki benim gibi tatlıya aşık biriyseniz iki tatlı ne ki?

Tatlım geldiği gibi tanıdık bir silüet dikkatimi çekti. Bir kaç saniye baktıktan sonra fark ettim ki, bu o dünkü adamdı! Kendi siparişini direkt kasadan istedi. Siparişini beklerken beni fark etti. Onunla tekrar karşılaşmıştık.

○O-ona çok mu uzun süre baktım?○

Yüzümün gene kızardığını hissettim. Bu sefer kafam tümüyle dönük olmadan sadece göz ucuyla onu izliyordum. Siparişini aldı ve yanıma yaklaştı.

-Eğer boş işe oturabilir miyim?

C:A-ah tabi evet elbette buyrun.

Masamın karşısına geçti. Kendi Siparişini yemeye başladı. Küçük lokmalık tatlılardan almıştı. Bir sürü hemde. Kısa süre sonra da masaya çay geldi. Ben söylememiştim o söyledi o zaman. Garson benim içinde bir bardak getirmişti. Sessiz sessiz çayını doldurdu.

Kim Ne Derse DesinWhere stories live. Discover now