35

53 7 6
                                    

Felix- Deep End

Elbiseyi giyip yürümeye başladım. Aynaya kadar yürümüştüm ve geri dönmek üzereyken kapı açıldı.

"Çok göz kamaştırıcısın."

Konuşan kişiye bakma gereksinimi duymadım, gelen kişi Kuzey'di. İçeriye girip ardından kapıyı kapattı.

"Biliyorum." Kısık sesle kahkaha attı.

"Harun'la yüz yüze gelmişsin." Cümlesiyle birlikte yüzüm buruştu. Anma şu itin adını.

"Öyle oldu."

"Kafanın dikine gitme. O adam çok korkunç biri olabiliyor bazen."

"Ondan korkuyor musun?"

Cümlemle birlikte kafasını arkaya doğru atıp seslice güldü. Daha çok yapmacık bir gülüş gibiydi.

"Korkması gereken o. Bir Türk askeri korkar mı onun gibi itlerden?"

Kendinden emin konuşurken yanıma adımladı. Ben ayakta öylece dururken tam önümde durdu. Bir elini belime sarıp diğer eliyle de elimi tuttu. Bu hareketine şaşırdım.

"Ne yapıyorsun?" Mırıldandığımda beni kendiyle birlikte çekerek geriye doğru bir adım attı.

"O kadar giyinmişsin, benimle bir dans etmeyi hak ettin sayılır."

Sağa doğru bir adım attığında ona ayak uydurdum.

"Burada benim gibi başka öğrenciler de var değil mi?"

Kaşlarını çattı.

"Evet ama düşünmen gereken onlar değil."

"Neden? Bunu neden yapıyorlar?"

Aklım almıyordu, insanın kendi vatanına ihanet etmesini aklım almıyordu.

"Bazı insanlar damarlarında zehirli kan taşır Ayliz, bunun kadar normal bir şey yok. Böyleleri hep oldu. Ama hiç kazanamadılar."

Haklıydı, hep oldular. Ama hiç kazanamadılar, kazanmayacaklar.
Ülkemiz daha nice yüzyılları devirecekti ve onlar uzaktan salyalarını akıtarak izleyecekti.

"Bugün yoktun."

"Bazen farklı görevlerim olabiliyor. Ama sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim."

"Ya sen yokken bir şey yapsalar? Korkuyorum, tek başıma onlarla savaşamam. Nereye kadar direneceğim?"

Sırıttı, buna anlam veremedim.

"Onlarla savaşmana gerek yok, Harun'u indirmen yeterli. Yapamaz mısın?"

Aklıma sakladığım toz geldi. O adamı haklamam için onun yediği veya içtiği bir şeye eklemem gerekiyordu. Bunun için de bana güvenmeliydiler.

"Yapabilir miyim?"

Güvenlerini kazanabilir miydim?

"Birkaç gün sonra bir davete katılacağız, eğer uslu olursan sen de gelirsin. Geldiğinde bu kıyafeti giy."

"Yahu hangi salak kaçırdığı kızı davete götürür?!"

Dans etmeyi bırakıp yatağın kenarına oturdum. Yanıma gelip o da oturdu.

"Kaçırdığı kızı götürmez ama işbirlikçisini götürür."

İşbirlikçi mi? Sanırım en başından beri ne demek istediğini anlamıştım.

İlk önce bu birkaç gün içerisinde güvenlerini kazanmalıydım ama bu yeterli olmayacaktı. Harun'un güveni için daha büyük bir şey yapmalıydım.

Ruh Yangını Where stories live. Discover now