9.

95 26 17
                                    

11/01/2024-Perşembe

"Jake! Evde misin? Çok korktum, neden haber vermedin?"

Jake sabahın 7'sinde kapısında dikilen çocuğa baktı. Ancak henüz beyni ne olduğunu idrak edecek kadar çalışmaya başlamadığından, Jay'in neden korktuğunu anlamamıştı.

"Ben... Sadece bugün okula gitmek istemedim Jay."

Jay koştuğu için nefes nefese kalmıştı ama o an bu halini unutup kollarını Jake'e sardı. "Bunu daha önce söyleseydin keşke Jake. Bir şey oldu sandım sana."

"Ne olacak ki?"

Jay cevap vermeden sarılışına devam etti. Jake'e elbette söyleyemezdi neler olabileceğini. Bunun yerine kollarını sıklaştırdı.

"Özür dilerim."

"Hiç önemli değil. Korktum sadece."

"Yine de özür dilerim. Eve gelmek ister misin? Ama okula gitmek istersen..."

Jay bu teklifi reddedemeyeceğini biliyordu. Okul önemsizdi. "Bugünlük devamsızlık yapabilirim sanırım."

Jake sevinçle içeri davet etti onu. Planı evde yalnız kalmak olsa da Jay ile bir günü sonuna kadar tercih ederdi.

*****

"Jay sabit dursana."

"Jake, canım kahvaltı hazırlamaya çalışıyorum. Nasıl hareketsiz durabilirim?"

Jake 'Canım' kelimesinden sonra cümleyi dinlememiş, anlamamıştı. Bilmiyordu ki daha nicelerini duyacağını.

"Ne oldu, niye sessizleştin?"

"Hiiç." diyip işine geri dönmüştü Jake. Bu daha çok odağını dağıtmak içindi.

Jay eve geldiğinde kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmişti. Jake yanına gelse de onu işe karıştırmamış, mutfak masasına oturtmuştu. Jake ise onun için bir şeyler yapmak istediğinden kalem kağıt alıp gelmişti hemen. Masaya tekrar oturduğunda Jay'in kahvaltı hazırlarkenki resmini çizmeye başlamıştı. Ona kendinden bir hatıra kalsın istiyordu.

"Daldın yine."

Dakikalarca konuşmadığını fark etmemişti bile Jake. Jay'in uyarısıyla kendine gelmişti. "Evet, dalmışım."

"Seni düşündüren ne peki?"

"Resmin ne kadar mükemmel olacağı."

"İçindekinden ötürüdür belki."

"Öyle."

Asıl nedeni bu olmasa da söylemek istememişti Jake. Nasıl söyleyebilirdi ertesi gün intihar edeceği için ona bir hatıra bırakmak istediğini. Yine de tam olarak yalan sayılmazdı bu. Resim değil de, içindeki feci güzeldi.

"Hadi, daha fazla dalmadan doyurayım seni. Acıkmış olmalısın."

Jay dediği için acıktığını fark etti. O diyor olmasa günlerce yemek yemeyeceğini biliyordu.

"Kağıtlarını kaldıralım olur mu şimdilik? Sonra yine devam edersin."

"Bitmiş ama resmim."

"Bittiğinin farkında değil miydin yoksa?"

Zoraki bir gülüşle başını iki yana salladı. Ardından eşyalarını kaldırdı ve resmi Jay'in çantasına koydu. Şimdi görmesini istemiyordu.

Güzelce kahvaltılarını ettikten sonra Jay yine Jake'i ayağa kaldırmadan ortalığı toparladı. Ardından hâlâ masada oturan Jake'in yanına gelip saçlarını eliyle karıştırdı. Sonrasında elini yanağına getirdi ve bir süre o güzel yüzü inceledi. Dakikalar geçirdiler birbirlerine bakarak.

Jake oturuyor, Jay ayakta dikiliyordu eli karşısındaki çocuğun yüzünde dururken. Onun eğildiğini fark eden Jake yavaşça sandalyeden kalktı. Artık karşı karşıya duruyorlardı. Yüzleri çok yakındı.

Uzun saniyeler boyu bu vaziyette durdular. Jay bu durumdan sıkılmış olacak ki aralarındaki uzaklığı azalttı. Santimetreler vardı artık.

Saniyeler sonra Jake dudaklarının üzerinde olan dudakları hissedebiliyordu. Yumuşak dudaklar şimdiye kadar hissettiği en iyi şey olabilirdi. Anın etkisiyle şoka uğramışken, o şaşkınlığını atlatacak zamanı bulamadan Jay geri çekildi.

"Şey, pardon. Ben..."

Jay elini ensesine atarak geri çekildi. Gergin görünüyordu. Jake ise ondan beter haldeydi. Fazlasıyla utanmıştı. Yanakları kıpkırmızı olmuş, heyecandan karnı kasılıyordu.

Konuşmadan mutfaktan çıkıp oturma odasına geçtiler. Az önce olanlar yaşanmamış gibi davranarak yine yan yana oturdular. Dakikalarca sessiz kaldılar. Olanları unutmak için gelen ilk hareket Jake'ten oldu.

Koltuğun kenarında oturan Jay'den uzaklaştı aniden. Ve koltuğa uzanarak başını Jay'in dizine koydu. Jay'in elleri direkt kucağında duran saçları bulmuştu. O saçlarıyla oynarken Jake huzurla gözlerini kapatmıştı. Gerçekten dakikalar öncesini unutmuşlardı.

Uzun bir süre öyle durdular. Jake orada uzanırken hiç olmadığı kadar güvende ve huzurlu hissediyordu.

Son bir gün kalmıştı. Jay ya bu huzuru sonsuza kadar devam ettirecek ya da yine sonsuza kadar kendini yalnızlığa mahkum edecekti. Başarmış olmayı umuyordu. Jake'i yeniden hayata bağlamayı, onu intihardan vazgeçirmiş olmayı istiyordu.

"Lütfen..." dedi Jake kucağında iyice uykuya dalmışken. "Lütfen beni bırakma."

Chaser-JaykeWhere stories live. Discover now