1.BÖLÜM: KAFAMIN İÇİNDEKİ SESLER:OF - MÜZİK:ON

181 54 40
                                    


    Her geliş bir gidiştir aslında her gidiş ise arkada bırakılan kalp kırıklıkları...


Bu sabah yine yarım yamalak bir gece uykusuyla uyandım son 3 yıldır olduğu gibi. Sürekli görülen kabuslar, ağlayarak uykudan uyanışlar ve kalbimin acısı ile. Zar zor yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim. O soğuk su yüzüme değil de sanki kalbimin acısına vuruyor gibiydi. Bugün diğer günlerden daha farklıydı sanki her geçen gün unutmam gerekirken tekrar başa dönüyormuşum gibi hissediyordum. Kafamda ki düşünceleri bir kenara bırakıp okul için hazırlanmaya başladım. Hızlıca okul formamı giydim ve çantamı hazırladım. Ders programıma bakarken bugünün Cuma olduğunu hatırladım... Ah en sevdiğim gün gelmiş bile. Okulun son günü...

Çantamı alıp aşağı indim o sırada annem zaten

-''Hadi Azraaa! Okula geç kalacaksın, gel kahvaltını yap''

Diye bağırmaya başlamıştı.

-''Sana da Günaydın Anneee! Kahvaltı yapmayacağım, okulda atıştırırım bir şeyler.''

-''Hayır Azra, hemen o önünde ki tost bitecek çabukk!''

Oflayarak istemeye istemeye kahvaltımı yaptım. Sabahları bir şey yemek işkence gibi geliyor gerçekten. Ah bir de bunu annem anlasaaa.

Kulaklığımı takıp okula doğru yürümeye başladım. Kafamın içindekileri susturmanın tek yolu müzik dinlemek gibi geliyor bazen. Bazen de müzik dinlediğimi bile unutup düşüncelere dalıyorum. Bugün de yine öyle bir gün işte.

Okula doğru ilerlerken köşede Meryem'in bana el salladığını gördüm.

Ahh başımın belasııı Meryem...

Böyle dediğime bakmayın aslında o belki de başıma gelen en güzel şeylerden biri. Beni gerçekten anlayan, dinleyen ve her koşulda yanımda olan tek dostum. Her gün aynı yerde aynı saatte beni bekler okula gitmek için.

Hızlı adımlarla yanına gittim.

- ''Günaydıınnn sabah güneşim, canım Azrammm''😊

- Günaydın Meryem Günaydın. Sabahın 7 buçuğunda bu enerjiyi nereden bulduğunu gerçekten merak ediyorum.

- '' Acılarımdaannnn'' deyip kahkahayı patlattı.

- ''Gece yine hiç uyuyamadım. Bu sabah daha kötü uyandım diğer günlere göre ne zaman geçecek bu Meryem?''

- ''Sen ne zaman geçmesini istersen Azra. Kendine geçmesi için izin vermiyorsun. Sürekli düşüncelisin, sürekli dalgınsın. Uzaklaştın herkesten. Sana yaklaşmaya çalışan herkesi de uzaklaştırıyorsun. Kabuğundan çıkman gerekiyor geçmesi için.''

- ''Haklısın...''

Zaten haklısın demekten başka ne diyebilirdim ki? Haklıydı. Ben kendime izin vermiyordum geçmesi için, unutmak için. Ama artık eskisi gibi olmayacak. Bugün o gün, bugün değişim günüü!

Ben bunları düşünürken okula gelmiştik bile. İlk ders maalesef ki Matematik, aman ne çok severim(!) Meryem'le sınıfa geçip yerlerimize oturduk.

Gözüm sürekli saatte dersin ne zaman biteceğini takip ederken sınıf kapısı çaldı. İçeri müdür yardımcısı girdi;

 - ''Merhaba Hocam, dersinizi böldüm kusura bakmayın ama okulumuza yeni bir arkadaşımız katıldı ve bu sınıfta okuyacak, onu getirdim.''

''Gel oğlum içeri, boş bir yere otur daha sonra kendini öğretmenine ve sınıf arkadaşlarına tanıtırsın.''

Kafamı kaldırıp kapıya baktım ve bakakaldım. İçeri giren, sınıfa yeni gelen oydu. Bütün vücudum kaskatı kesilmişti. Ne hissettiğimi bile bilmiyordum. Sadece aklıma gelen sabah kendime verdiğim sözdü. Bugün değişim günü! Evet bugün gerçekten değişim günüydü ama iyi bir şekilde mi?

Hiç sanmam...

BİZDEN GİTMEWo Geschichten leben. Entdecke jetzt