ONBEŞİNCİ BÖLÜM

12 2 0
                                    

ONBEŞİNCİ BÖLÜM

ŞARKI : Sezen Aksu (Aşk)

Keyifli okumalarr♥︎♠︎☆

Acı veren bir şeyi ömür boyu vücudumuzda taşıyabilirdik, karanlık günü , karanlık geçmişi ve karanlık bir hayatın izini vücudumuza kazıya bilirdik . Acı veren şeyleri hatırlamaktan zevk alabiliriz, ne de olsa acı hissedilmeyi talep ediyordu. Ve hatta acı sevgiden , yok oluştan en önemlisi de umuttan besleniyordu.



Hangi dövmeyi yaptıracağımı fazla bir zaman düşünmüştüm, vücudumda, benimle bir ömür olabilecek bir iz , bir kazı olacaktı yaptıracağım bu dövme .

İlk aklıma Arel'in adını kazdırmak gelmişti ama bu fikirden vazgeçip memullarımı temsil edecek bir dövme yaptırmam gerektiğinin kararına vardım, çünkü herkesin hayatında olduğu gibi benimde memullarım vardı ; Arel , annem , ânlar , hissler ... bu memular hem beni hemde duygularımı temsil ediyordu .

Arelle bakıp "karar verdim" dediğimde sesim boğuk çıkmıştı , evet karar vermiştim bileğime kum saati dövmesi yaptıracaktım. Bileğime ,çünkü nabzım orada atıyor , ben memullarımı temsil olacak kum saati nabzımın üzerine kazdırmak istiyordum . Kalbimiz ,atışlarımız ve nabzımız bunlar hayatta olduğumuzu kanıtlayan unsurlardan , ve ben nabzıma memullarımı temsilen yaptıracağım dövmeyle tüm memullarıma ; bakın siz benim hem hayatta olduğumun kanıtı , hemde hayatta olmadığımın kanıtısınız , demekti benim için .

Bu iki his , iki duygu ruhumun kanamasına yetiyordu. Çünkü ruhlar hem aldığı darbelerden dolayı oluşan yaralardan hem de belirsizliğin içinde sıkışıp kanardı... Arel sonunda der gibi bakıp " nerene ve hangi dövme istiyorsun kiraz çiçeğim" dediğinde , gözlerim istemediğim halde dolmuştu. Bu hâlimden kurtulmak istiyordum silkelenmeyi başardığımda yüzüme küçük bir tebbesüm yerleştirip "bileğime , tam nabzımın üzerine küçük bir kum saati" dediğimde Arel beni kararımdan döndürmek için söz sarf etmeye yeltendiğinde derince bir nefes alıp tüm netliğimle " istiyorum Arel " dedim

bunları söylerken sanki boğazıma bir düğüm bağlanmış gibi zorla yutkunduktan sonra yüzüme bir gülümseme yerleştirdiğimde Arel kabullenmiş gibi bir hâl takındı. Yüzüme yerleştirdiği sahte gülümseme canımı yakarken dışardan bakılınca sadece gülümsüyordum. Hayat böyleydi işte , kalbimizdeki acılar , göz yaşlarımıza , gülüşümüze , bakışımıza ve duruşumuza yansıyordu .

Ne kadar güçlü görünmeye çalışsakta birinin bizi görmesiyle açığa çıkıp , rengimizi belli ederdik , ancak bizi görebilen rengimizi görebilirdi , bakan değil. Çünkü bakan biri asla göremez , karşısındaki insanı hiç bir zaman anlayamaz . Kendi uydurduğu fikirlerle , karşısındakini belli bir kalıba sokabilirdi ancak. Arel nedeni sormadı , anlamış mıdır? belki anlamıştır , anlasa bile neden bu dövme ve neden nabzına diye sormasını isterdim , sorsaydı belki ; ruhumu , ona çırıl çıplak şekilde gösterirdim .

İlk kez buna ihtiyacım varmış gibi hissediyordum ilk kez birine , hayır birine değil sadece Arelle yaralarımın kanamasına rağmen gösterip , anlatmak istiyordum , ona annemin bana verdiği izi , armağanı vücudumda nasıl taşımaktan zevk aldığımı anlatmak istiyordum ama o sormadı , o bana nedeni sormadı ve ben yine kendi içimde kendi kendime tekrar ve tekrar yaralarımın kabuklarını kendi ellerimle söküp , kendi ellerimle kanatıyordum , âh yaralarım kabuk bağlamamıştı ki neyin kabuğunu söküyordum, benim yaralarım dikiş tutmayan, kanayan yaralar, kanayan yaralarım yüreğimde kocaman bir kan gölü yaratıyordu ve ben buna rağmen gülümsüyorum, beni görenlerin tümü dışımda sadece annesine mahrum kalmış zavallı bir kız olduğumu düşünüyorlardı belki.

MEMUL Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt