her zaman yanındayım, hepimiz yanındayız

235 34 90
                                    

"Oğlum benim götüm dondu lan yorgan falan yok mu burada?"

İrfan montuna sarılıp tir tir titrerken söyleniyordu, Arda gerginlikle önümüzde volta atıp birilerine ulaşmaya çalışıyordu bense Sebastianın üzerine kendi montumu giydirdiğim için aynı İrfan gibi söylenmeye başlayacaktım.

"He yarram işimiz gücümüz yok yorgan taşıdık anasının amındaki dağ evine"

Emre de lafa oturduğu sandalyeden atladığında birkaçımız kıkırdadık, tabii çoğumuzun aklı hala Sebastiandaydı. Sebastian dışarda tipi şeklinde yağan karı izliyor bir yandan da buz tutmuş parmaklarımı okşuyordu, soğuktan onu hissettiğim söylenemezdi ama parmaklarının varlığını bilmek bile içimi ısıtmaya yetmişti.

İrfan Emreye bizi gösterip birkaç kaş göz işareti yaptığında odadaki kalabalık teker teker dışarı çıkmış Emre de en son çıkarken yardım arayacaklarını söylemişti. Yalnız kalmamızın Sebastianı ikna etmek için bir şans olduğunu biliyordum, İrfanın amacı da buydu zaten muhtemelen.

"Özür dilerim, doğum günü işini elimize yüzümüze bulaştırdık"

Yeşil gözleri anında beni bulurken aceleyle dikleşti ve parmaklarımı hafifçe sıktı, bunun onun nezdinde öyle düşünme demek olduğunu farketmiştim.

"Deme öyle, yaşadığım en güzel doğum günüydü"

Gülümsemesi o kadar tatlıydı ki bakışlarımı dudaklarından çekmem uzun zamanımı almıştı, ben onu kaybetmeyi göze alamazdım.

Sebastian dedikleri karşısında benim de gülümsediğimi farkettiğinde oturduğumuz kanepede biraz geriye kaydı ve başını dizlerime bırakarak uzandı, ellerim de otomatiğe bağlamış gibi saçlarına dolanmıştı.

"Okşar mısın? Annem de ben küçükken çok yapardı."

Gözleri doluyordu, vermesi gereken kararın zorluğunun farkındaydım, bir yanında soğuk bir hastane odasında kaybettiği annesi vardı, diğer yanında canı vardı, ben vardım. Bencil bir insan olup olmadığımı bilmiyordum ama ikinci seçeneğin yüksek gelmesini çok daha fazla istiyordum. Tabii ki onu ikna etmek düşündüğümden daha zor olacaktı çünkü biliyordum ki kendi içinde umutsuzluğa çoktan kapılmıştı, o hastaneye gitmemek için gerekirse kendinden bile vazgeçerdi.

"Sebastian ne kadar zor olduğunu biliyorum, korktuğunu biliyorum çünkü inan bana ben de çok korkuyorum balım ama denemeye değer değil mi sence de?"

Gözkapakları kapandığında yaşların kirpiklerinin ardından süzülmesi canımı yaktı, ağlamasından nefret ediyordum, ağlamasına sebep olmaktan çok daha fazla.

"Benimle olacağına söz ver, düştüğümde tutacağına söz ver"

Gözlerini yeniden açtığında cevabını çoktan bildiği soruları soruyordu, gözlerimde cevabı görüyordu ama duyarak tescillemek istiyordu bunu. Omuzlarına destek vererek yattığı yerden doğrulmasına yardımcı oldum ve soğuktan buz tutmuş parmaklarımı parmaklarına sardım, titremişti ama yine de bakışları tek bir saniye bile benden ayrılmıyordu.

"Söz veriyorum, istediğin her an gözünün önünde seninle olacağım, istemediğini söylediğin anlarda bile gözümü senin üzerinde tutacağım Sebastian, yeter ki bana kabuslarımı yaşatma"

Tatlı bir öpücüğü dudaklarıma bıraktığında gülümsedim, bu konuşmamız onu ikna etmeye yetmiş miydi bilmiyordum ama en azından ameliyat fikrine daha da yaklaştığını düşünüyordum. Bu sefer dudaklarına uzanan ben olduğumda dağ evinin sert bir tekmeyle açılan kapısı bu sevgi saatimizi böldü, içeri dalan Ferdiye sert bakışlarımı yollamıştım bu ikinci seferdi ve üçüncüde onu tahtalıköye yollamam gerekecekti.

"Pardon sevişmenizi böldüğüm için ama ismail telefonların çektiği bir yer buldu ekipler geliyormuş şimdi"

Sebastian cümlenin ilk kısmını duyduğunda o kadar kızardı ki Ferdiyi dövme isteğim kat kat arttı, neyseki onu kardeşim gibi seviyordum da canını korumaya alıyordu bu sayede.

"Geliyorum şimdi eşyaları falan unutmayın"

Ferdi kafasını salladığında bir anda bakışları Sebastiana kaydı ve duraksadı, ona bir şeyler söylemek için kendi içinde savaş veriyormuş gibi hissettim, muhtemelen yanlış bir şeyler söylemektem korkuyordu. Sebastian gülümseyip söylemesi için hafifçe başını sallamıştı.

"Öncelikle bunun nasıl bir hastalık olduğunu inan bilmiyorum ama her zaman yanındayım, hepimiz yanındayız. Eğer bir sorunun olursa söylemen yeterli, geçmiş olsun"

Sebastian kanapeden kalkıp ona doğru ilerledi ve sıkıca sarıldı Ferdiye, Ferdi de en az onun kadar sıkı sarmıştı kollarını, sanırım farketmeden yeni kankalar olmalarını sağlamıştım. Tamam, ikinci plana atılmaya asla katlanamıyordum.

"Tamam yeter uzaklaşın, bana bu kadar sıkı sarılmıyorsun lan pezevenk"

Ferdinin kafasına geçirdiğimde Sebastian kıkırdayarak ondan ayrılmış ve kalan eşyalarını toplamak için arka odaya seke seke ilerlemeye başlamıştı. Ona bu aile ortamını ne kadar hissettirirsek o kadar çabuk ikna olacaktı, bilmek istediği tek şey yalnız olmadığıydı ve ben ona bunu en iyi şekilde hissettirmeye çalışacaktım.

"Ne vuruyorsun amına koyduğum salak olucam sonra"

"Sanki çok akıllı da, ikile hadi"

"Oğlum öllldürürüm seni ha"

Ben kıkırdayıp onu omuzlarından iterek kapıya sürüklediğimde o da zorlamadan ilerledi, umarım bu evdeki anılarımızı sonradan mumla aramazdık, umarım bundan sonraki bütün özel günlerimizde burda beraber olur ve yeni anılar biriktirirdik.

Sebastian da arkamızdan geldiğinde parmakları usulca benimkilere dolandı ve karla kaplı yolda bata çıka arkadaşlarımızın yanına adımladık.

Kafamızda birbirinden acı senaryolar dönüyordu belki ama her şeye rağmen mutlu hissediyorduk, beraberdik ve böyle devam etmesi için elimizden geleni yapmaya hazırdık.

Hem mükemmel parolapara galibiyeti şerefine hem de dünyanın EN GÜZEL, EN MÜKEMMEL, EN TATLI KARISI kumralperii şerefine bir bölüm. Yazmak çok zorlaştı iki fic de bir ya da iki bölüme final çünkü gereksiz uzadılar.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 10 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Civciv ve Timsah Masali | Ryan Kent, Sebastian SzymanskiWhere stories live. Discover now