4

154 13 14
                                    

Severek evlenen iki insan, birbirlerine büyük bir aşk ve tutkuyla bağlı olan iki insan nasıl birbirlerine düşman oluyorlardı? Başında beri sevmiyorlar mıydı? Birbirlerini sevdiklerini mi sanıyorlardı? Doğru kişi, böyle biri gerçekten var mıydı? Elbette vardır Güneş, mutlu ilişkileri görmüyor musun? Birbirlerine sadakat ve sevgiyle bağlı insanları,annen ve baban böyle değil diye herkes mi böyle olucak?

Şuan müvekkilim olan Ada Hanımla görüşmek için bir restorana gidiyordum. Resmi bir görüşme değildi. Esmeray'ın bir arkadaşıydı, onun ısrarı sayesinde görüşüyorduk. Bir akşam yemeği yiyicektik eğer anlaşabikirsek bunu resmiyete dökücektik.

Restoranta geldiğimde restoranın oldukça büyük ve ferah olduğunu fark ettim. Söylemeden geçemeyeceğim içeriyi tasarlayan mimarın zevki bir harikaymış. Duvarlar gri, restorantın ortasında ufak bir bar tezgahı vardı. Ayrıca yukarı çıkan bir merdiven de vardı. Resapsoyana Ada Hanımla görüşmek istediğimi söylediğimde beni yukarı yani terasa yönlendirdi. Teras daha bir harikaymış. Loş ışıklar ve aşağıda orman manzarası bir harikaydı. Ada Hanımı köşedeki bir masada oturup manzarayı izlerken fark ettim. Esmeray'dan tabiki kadının fotoğrafını istemiştim. Bakımlı bir kadındı sarı saçlarına dikkatlice bakınca boya olduğu anlaşılıyordu.Üstünde mavi bir gece elbisesi vardı.Kahverengi gözlü oldukça şık ve bakımlı bir kadına benziyordu.

Benim üstümde lacivert bir gömlek, siyah bir ceket ve siyah bir etek pantolon vardı. Siyah topuklu ayakkabılarımın çıkardığı sesle Ada Hanım'ın masasına doğru adımladım. Topuklu ayakkabının çıkardığı sesi kesinlikle çok seviyorum. Gergin bir anda insanları gerebilen, eğlenceli bir anda ise ritim tutup dans edebiliyordum.

Ada Hanım'ın masasına geldiğimde yerinde kalkmaya tenezzül etmedi. Zenginler işte kızım ne bekliyorsun? Burunları bir karış havada. Elbette sakın bir şekilde gülümseyip Ada Hanımın karşısına oturdum. Ağzımı açmama izin vermeden "Geç kaldınız" dışardaki trafikten haberi yoktu galiba üstelik son dakika haber vermişlerdi geldiğim için sevinmesi lazımdı. Sesimi olabildiğince sakın tutup " Son dakika haber verdiğiniz için olabilir mi?" Ada Hanım bana alaycı bir bakış attı. Onu bilerek beklediğimi mi düşünüyordu? Böyle bir şey bekliyorsa şaşırmam. Konuyu uzatıp tartışmamak adına ağzına açmasına izin vermeden " Ada Hanım tam olarak konu nedir?" Aslında ilk başta yemek söylemek güzel olurdu ama bu kadınla yemek yemek istediğimi pek sanmıyordum.

Kadın yavaşça gülümseyip "Aldatmak" dedi. Aldatmak mı? Yavaşça sinirlendiğimi hissediyordum. Tamam bu kadınla çok iyi bir başlangıç yapmamış olabilirdim ama bu aldatılmayı hak ettiği anlamına gelmiyordu. Bir insan neden eşini aldatırdı ki? Bunları düşünürken sinirimin arttığını hissediyordum. Hayır Güneş sen bir profesyonelsin sakin ol.

Altı saniye sonra

"Nasıl size bunu yapabilir şerefsiz" kadın bana bakıp kaşlarını kaldırdı. "Aldatmak hakkında ne düşünüyorsunuz". Ne mi düşünüyordum? "Elbette ki bunun büyük bir karaktersizlik olduğunu, kendisiyle birlikte olan insanın değerini bilemeyecek ona bunu yaşatacak bir sürtük olduğunu düşünüyorum." Kadın bana bakıp hiddetle ayağa kalkıp "sen bana nasıl sürtük dersin hadsiz" cevap vermeme müsade etmeden ayağa kalkıp gitti. Aferin Güneş aferin ağzını iki dakika tutamayorsun noldu yani söyledin de noldu? Salaksın Güneş salak. Salak olmam aç olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Elimle garsonu çarıl menüyü istedim.

Menüye bir göz atıp limonlu tavuk çorbasına karar verdim. Siparişim gelene kadar manzarayı izlemeye başladım. O değilde Güneş burası çok yüksek değil mi? Acaba burdan biri düşse ölür müydü. 40-45 metre vardı galiba mesela biri bacağının üstüne düşse nolurdu? Tabiki ölürdü burası çok yüksek acaba yaşama ihtimali yüzde kaçtır? Ben bunları düşünürken yemeğim geldi. Yemeğimi yerken aklıma az önceki Ada Hanım'ın kıyafetlerime olan alaycı bakışları geldi. Sonuçta adliyeden geliyordum. Nasıl giyinmemi bekliyordu ki? Gerçekten ilginç bir kadındı. Yemeğim bitirip hesabı ödedikten sonra kapıdan çıkarken karşı komşumun oğlu olan Barlas'ı fark ettim. Adı Barlastı değil mi? Bilmiyorum Barkın da olabilirdi? Neydi bu adamın adı Bartu mu? Beni fark edince karşımda durup gülümsedi "Güneş Hanım nasılsınız?" Gülümsedim iyi olduğumu söyleyip onu biraz daha dikkatli inceledim siyah bir pantolon ve beyaz bir gömlek giyiyordu. Açıkçası daha önce bu kadar kaslı olduğunu fark etmemiştim. Kibarca gülümseyip "umarım yemeklerinizden memnun kalmışsınızdır". Burası onların mıydı? Adama gülümsedim" Evet yemekleriniz gerçekten çok iyi" Adamın telefonu çaldı. Telefonu açması gerekiyordu anlaşılan yavaşça gülümsedim bu adamlayken neden sürekli gülümsüyorum ben? Kısaca adını hayla hatırlamadığım adama gülümseyip ona iyi günler dilediyip restorantan ayrıldım.

Merhaba arkadaşlar nasılsınız?

Ufak bir soru

Güneş hakkına ne düşünüyorsunuz?

Aşkın Mahkemesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin