5

94 8 10
                                    

İnsan ailesine, ebeveynlerine isteklerini çekinmeden söyleyebilmelidir değil mi? Bizim ailemizde bu pek mümkün değildi. Annem ve babam ilk önce isteğimi nazikçe sorarlardı, ama isteklerim onların istekleriyle aynı olmak zorundaydı. Eğer isteğim onlarınkiyle aynı değilse işte bir anda büyük bir sinir ve hakaretler ortaya çıkardı. Bu sinir benim ortadan kaybolmak, görünmez olmak istememi sağlardı. Belki bu yüzden hiç bir zaman isteklerimi dile getiremiyorumdur. Bu yaşımda bile.

Bugün kendimi çok mutlu ve iyi hisediyordum. Hava çok güzeldi, bahar havasını seviyordum. Arabama bindim, o sırada telefonum çalmaya başladı. Arayan Esmeray'dı telefonu açtığımda konuşmama fırsat vermeden konuşmaya başladı. " Güneş ben hiç iyi değilim bu akşam birlikte vakit geçirelim." Esmeray'ım sesi gerçekten kötü geliyordu. Ağlamış gibiydi, "Tabiki, güzelim nerde buluşacağımızı konumunu atarsın bana?" " Tamam akşam görüşürüz" diyip telefonu kapattı. Muhtemelen Ozanla kavga etmişlerdi. Toksik çiftin kelime anlamı olabilecek bir ilişkiye sahiplerdi.

10 dakikanın ardında adliyeye gelmiştim. Gelir gelmez hemen mahkeme salonuna girmiştim.

40 dakika sonra

Mahkeme bitmişti, bir kaç ay sonraya gün verilmişti. Çekişmeli bir boşanma davası olduğu için çok şaşırmamıştım. Doğruyu söylemek gerekirse beklediğim bir şeydi.

Bugün başka bir davam yoktu,büroya gidip yarınki davamla ilgili belgeleri tekrar gözden geçirmeye karar verdim. Büroyamuz şehrin merkezinde bulunan oldukça elit benim vay anasını ben 40 yılda böyle bir yer kuramam, başına geçip yönetemem, dediğim bir yerdi. Patronumuz Ahu Hanımdı. Ahu Yıldız 'dı adının hakkını veren bir kadındı oldukça güzel ve parlayan bir kadın, girdiği mekanlarda, ortamlarda gözlerin kendisine dönmesini kolayca sağlayabilecek bir kadındı. Benimde örnek aldığım ve hayran olduğum bir kadın, onunla hiç konuşmamıştım, ama konuşmayı her şeyden çok istiyorum.

Ben bunları düşünürken çoktan odama gelmiştim. Yarınki dava dosyasını gözden geçirmeye başladım.
Saate baktığımda 7 olduğunu gördüm Bürodan çıkarken tanıdığım insanlarla kısaca birbirimize baş selamı veriyorduk. Geniş bir çevrem vardır. İnsanlarla yakın olup konuşmayı severim, yani sosyal bir insanımdır. Esmeray benden daha sosyal bir insandır, ama Ozanla olan ilişkisi yüzünden iyice içine kapandı. En yakın arkadaşı olarak onun bu haline çok üzülüyorum onunla bu konuyu defalarca konuşmamıza rağmen ve onun her seferinde "kanka bu sefer kesin bitti" demesine rağmen hayla birliktelerdi. Bu ilişki ikisinide çok yoruyordu.

Nihayet evime geldiğimde hemen odama gidip üstümü değiştirdim. Beyaz bir kazak, kumaş gri bir pantolon ve üzerime beyaz ve siyah kareli bir trençkot giydim. Son olarak kahverengi, askılı çantamı alıp evden çıktım. Esmeray'a nerde buluşacağımızı aramak için telefonumu çantamdan çıkardığım sırada Esmeray'ın bana çoktan konum gönderdiğini gördüm. Konumu ben çalışırken atmıştı.

Arabama binip konuma dikkatlice baktığımda bunun, karşı komşumun oğlunun konumu olduğunu fark ettim. Arabamı çalıştırıp restorantta doğru ilerlemeye başladım.

Restorantta gelip teras bölümüne çıktığımda Ada Hanımla olan harika anılarım geldi aklıma.

Aşağı rahatça görebileceğım bir köşeye oturdum. Sonrasında Esmeray'ı aradım. İlk çalmada telefon açılmadı, sonrasında bir kez daha aradım. Sonuçta burda benim gibi bir hatunu bekletiyordu. İkinci aramamda telefon açıldı. " Kanka nerdesin ben geldim." " Kusura bakma Güneş ben gelemiycem." Sesi keyifli geliyordu, " Hayatım hadi telefonunu kapatta filme devam edelim." Bu ses Ozan' a aitti, Esmeray'ın biraz suçlu bir ses tonuyla " Biz barıştık" istemsizce gözlerimi devirdim. "Ayrıldığınızdan haberim yoktu ki, gerçekten hızınıza yetişemiyorum." " Yarın bunu telafi ederiz, olur mu?" Biraz vicdan azabı çekmesini istediğim için " Tabiki sen tek başına gelip, pardon sevgilinle gelip biricik Ozan'nınla gelip yemek yiyebilirsin." " Ya Güneş abartma lütfen hem bak." Sözünü bitirmesine izin vermeden telefonu kapattım.

Bu Ozan beyimiz için kaçıncı ekilmem sayamadım. Kafamı kaldırıp menüyü rica edicem sırada bana doğru gelen bir yakışıklı fark ettim. Bu kişi karşı komşumuzun oğluydu. Benim hayla ismini hatırlamadığım adam, isim hafızam gerçekten berbattı. Üstünde iki düğmesi açık olan siyah bir gömlek ve siyah kumaş bir pantolon vardı. Kumral saçlarını yana doğru yatırmıştı ve oldukça yakışıklı görünüyordu.

Masamın yanına geldiğinde "İyi akşamlar Güneş Hanım, eğer yalnızsanız size yemekte eşlik edebilir miyim?" Bir kaç saniye düşündüm, sonuçta yemeği yalnız yemektense karşımda konuşacak birinin olmasıno tercih ederdim. Ufak bir problemimiz vardı. Ben bu adamın adını hatırlamıyordum.

Hafifçe gülümseyip elimle karşımdaki sandalyeyi gösterdim " Elbette buyrun lütfen" bana büyük bir gülümseme sundu, gamzelerini gösterecek kadar büyük bir gülümseme bir çene gamzesi vardı. Ona oldukça yakışıyordu.

Karşımda oturan adam garsona yanımıza gelmesi için eliyle bir işaret yaptı. Garson hızlı adımlarla yanımıza gelip önümüze menüyü bıraktı. Elime menüyü alıp baktım, şuan canım ne çekiyor bilmiyorum ama bir şey çektiğinden emindim. O yüzden canımın çektiği yemeği bulmak biraz uzun sürecekti.

Kafamı kaldırıp karşımdaki adama baktım, menüye değil bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde gülümsedi." Ne yemeyi düşünüyorsun?" " Mantı" Adamın kaşları yavaşça yukarı kalktı. Ne yani mantı yiyemez mıydım canım? " Tabiki de mantı çok güzel bir yemek ama mallesef restronımızda mantı bulunmuyor." Kaşlarım çatıldı ne demek mantı yok. Mantı olmayan restorant mı olurmuş?

Yinede sakın bir ses tonuyla "Anlıyorum siz ne önerirsiniz?" "Minestrone, çok lezettlidir. Eminim sizde çok beğenirsiniz." Hafifçe kaşlarım çatıldı. Ne yiycekmışız? Mis gibi mantı yok ama minet mi mintro mu? Neyse o var. Tabiki de karşımdaki adama da bunları söylemedim. "Elbette" garsonu çağırıp yiyeceğimiz yemeğin adını söyledi ben o sırada manzarayı izlemekle meşguldüm.

Manzara gerçekten çok rahatlatıcıydı. Yemekler gelene kadar ikimizde konuşmadık. Ben çok konuşkan biri olmama rağmen bugün adliyede ve dava dosyalarını incelemekten çok yorulduğum için konuşmuyorum. Onun neden konuşmadığı ise bir soru işaretiydi. Belki de konuşmayı sevmiyordur Güneş ama şuan çok gericiydi. Karşılık oturup baş başa yemek yiyorduk ama ikimizde tek kelime etmiyorduk.

Yemeklerimiz geldiğinde bunun bir çorba olduğunu anladım. Aslında internetten çaktırmadan araştırmayı da düşünmüştüm, ama sonrasında bunun ayıp olabileceğini düşünmüştüm. Sonuçta kim baş başa yemek yediği birinin karşısında onunla ilgilenmeyip telefonyla ilgilenmesini isterdi ki?

Dediğim gibi bu bir İtalyan çorbasıydı galiba ve oldukça lezzetliydi. Gözlerimin içine baktı muhtemelen beğenip beğenmediğimi merak ediyordu. "Çok lezzetli gerçekten, zevkiniz çok iyiymiş." Kendini beğenmişçe sırıttı. " Teşekkür ederim." Yemeği hızlı yiyen insanlardanımdır. Neyseki o da öyleymiş ki yemeklerimiz hızlıca bitti. "Bir kahve içelim mi?" Saate baktım 9 olduğunu gördüm çok geç bir saat değildi ama kahve içmek istemiyordum. Adama gülümseyip "Mallesef yarın erken bir saatte duruşmam var." Yalandı yarın hiç bir duruşmam yoktu. Kısa bir an için karşımdaki adamın gözlerinin içinden sinirli bir ifadenin geçtiğini gördüm. Bu o kadar kısa bir andı ki doğru olup olmadığından emin bile olmamıştım.

"Tabiki, anlıyorum. Size arabanıza kadar eşlik etmeme izin verin lütfen" kafamı salladım. Yerimizden kalktığımızda aklıma hesabı ödemediğim geldi. Yanımdaki adamda ne düşündüğümü anlamış olacak ki "Lütfen hesabı benim ödememe izin verin." Kafamı salladım. İşime gelirdi. Tam terastan çıktığımız anda "Barkan Bey bir bakar mısınız lütfen? Mutfakta ufak bir sorun çıktı" Barkan evet adını sonunda bir kadının Barkan'a seslenmesiyle hatırladım. Barkan kararsızca bana baktı. Hafifçe gülümseyip "Siz lütfen işinizle ilgilenin" Barkan tam ağzını açıcaktı ki "Tek başıma arabaya kadar gidebilirim Barkan Bey" Kabullenmiş bir ifadeyle kafasını yavaşça salladı. "Kusura bakmayın lütfen" "Kusura bakılacak bir şey yok sonra görüşmek üzere"

Hızlı adımlarla restronttan ayrılıp arabama bindim. Barkan Soykan oldukça yakışıklı ve kibar birine benziyordu. Peki, neden onun yanında kendimi huzurlu hissetmiyordum?

Bölüm geç geldiği için çok özür dilerim. Hem okuldan hemde hasta olduğum için bu kadar geç geldi. Vakit ayırıp kitabımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim ❤️

Barkan hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aşkın Mahkemesi Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt