Hoş geldiniz ^_^
Buyurun geçin, Sedef sizi bekliyor... 🍂
Karanlık çökmeden dönmüştük, derme çatma dairemize. Sadece yarım saatliğine bu viran yerden ayrılmış olmamıza rağmen küf kokusu ağır gelmişti. Biliyordum, yaşadığı bu ev giderek zehirliyordu annemi.
Bu çukurda debelenmek benim de hoşuma gitmiyordu, ancak bulabildiğim tek yer burasıydı. Gelirim sadece böyle bir evi karşılayabiliyordu. Kira, ilaç parası ve ev giderleri kıskacına sıkışan yaşamımız ağır ağır tükeniyordu bizi. "Lanet olsun!" diye tısladım, salonda oturan annemin duyamayacağı bir tonla.
Elimin tersiyle silmiştim, yanağımdan süzülürken içimi ürperten ılık gözyaşımın nemini. Böyle şeyler düşünüp tüm akşamı mahvetmemeliyim, diyen iç sesime tutunmuştum çaresizce. Gülümsemeye benzer bir ifade takınıp, pencereye uzanıyordum.
Ve güneş söndü...
Menümüz zengindi: makarna, et kızartması ve salata... Hemen işe koyuldum. Göğüs filetoları paketlerinden çıkartıp yıkadım. Tuz ve limonla kokusunu öldürdükten sonra bir kez daha suya tuttuğum jülyen doğranmış tavuğu kısık ateşteki yağın içine bıraktım. Bu aşamada makarnaya başlamıştım. Önce suyunu; biraz tuz ve yağ döküp ısınmaya bıraktım: ardından salata için gerekli olan yeşillikleri sudan geçirdim.
On dakikaya kaynamıştı makarna suyu. Burgu, papyon, düdük ne varsa karıştırıyordum içine. Pembeye dönen tavuğa; karabiber, tuz, kekik ve defne yaprağı ekleyip, altını kıstım. Sakin bir şekilde doğrama tahtasına aldığım marulu keserken, masanın üzerinde duran telefonuma gelen bildirimle dikkatimi oraya vermiştim. Ege idi. Barışla beraber yat limanına indikleri resimlerini atmışlardı sosyal medyalarına. Keyifli vakit geçiren aşk kuşlarının fotoğrafını beğenip yorum yapmadan edememiştim.
sedftnc : Ayy canlarım... benim yerime de gezin 😻🌺💜
Yorumunuz mösyö_kıvırcık kullanıcısı tarafından beğenildi.
Yorumunuza yanıt verildi.
mösyö_kıvırcık: heralde ablamm💁♂️💅💋
Deli çocuk! resmen kahkaha attırmıştı bana.
Salatama geri döndüm. Her şey hazır olduğunda tuz, yağ ve limon ekleyip karıştırdım. Makarnayı süzgeçten geçirdim. Etin altını kapattım sonra: öyle bir çevirip servis tabaklarına koydum. Makarnalar almıştı onların yanındaki yeri. Dolaptan çıkardığım meyve suyunu -ki yüzünü gören cennetlik- bardaklara doldururken karnım zil çalmakla meşguldü.
İçeri geçip annemi aldım. Bana methiyeler düzüyor; buna karşılık kabaran iştahımdan bahsederek eğlendiremeye çalışıyordum onu. Bir yemek için ne hale gelmiştik. Güldüm. Başkalarının evinde haftada iki, üç gün olan öğünü ayda bir bulmak bizim için büyük nimetti.
Acıkan karınlarımız bir güzel doymuştu. Bulaşıkları yıkayıp çay koydum. Yemek saati geçen Mırmır efendi, kutusuna çekiliyordu.
Annem televizyondaki dizisini bitiremeden uyuyakaldı. Onu yatağına yatırıp, iyi geceler diledim ve gece lambasının aydınlattığı loş odasında yalnız bıraktım. Salonda çayımı içerken biraz sosyal medyada takılayım dedim ancak her yer saçma sapan insanların, sırf izlenme kasmak için kişiliklerinden verdikleri tavizlerin acı portreleriyle dolu idi. İnsanlığın geldiği son noktaya üzülürken kayıp gitmişti parmaklarımın arasındaki telefonum.
Küçük kitaplığımdaki romanlara ilişmişti gözlerim. İki kez bitirdiğim Dönüşüm'ü seçtim. Ülkedeki her şeye olduğu gibi kitaplarda da arşa uzanıyordu fiyatlar. Bir liraya, üç liraya bir şeyler okuyabildiğim zamanlarda kalmak isterdim.
Yarım saatin sonunda çoktan yarısına geldiğim romanı bir kenara bırakıp, gözlerimi kırpıştırmıştım. Ağırdan geldiğini hissettiğim uykum, göz kapaklarımla oynuyordu. Bu sinir bozucu!
Yatağımı kurdum ve ışıkları kapattım.
Eski döşemelerin çatlak yüzünden yansıyordu, beyaz ay ışığı. Lambaları kapatınca fark etmem ne acıydı.
Yavaşça yaklaştım pencere pervazına. Serin akşam havasıyla doldurdum ciğerlerimi. Bulutların üzerinde titrek ışıklarla göz kırpan yıldızları izlemek nefes kesiyordu. O an merak etmiştim, Karan isimli çocuğu: yarası nasıl; neredeydi, benim baktığım gökyüzüne bakıyor muydu şimdi?
Bir süre gözüme uyku girmedi; karanlıkta oturup, öylece boş duvarları seyrediyordum. Ona ulaşabileceğim bir adresi veya telefonu bile yoktu elimde. Mecbur zorladım kendimi, uyumak zorundaydım. İşim vardı ve zaten iyiyse gelip, beni görecekti değil mi? Buna borçluydu.
Başımı koyduğum gibi onu benimle, yanımda hissetmiştim. Kokusu yastığımda, çarşafımda, teninin değdiği her yerde idi. Ege haklıydı, ben bu çocuğa aşık oluvermiştim. Başkası olsa yıkatmadan oturmayacağım nevresimin içine gömülmüş, annem görmesin diye gizli gizli kokluyordum başını koyduğu yastığımı.
Hayatımda ilk kez yaşadığım bu heyecanın zihnimle oynayan, ateşimi yükseltip kalbimi hoplatan bir yanı vardı. Tenime her değdiğinde içimi ürperten çarşafın üzerindeki bedenim ve ruhum ona aitti artık. Bu gece, ardında bıraktığı parçasının esiriydim.
Sonraki bölümde görüşmek üzere...🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARÇIN KOKULU MUCİZE
ChickLitYaramaz şey, diye düşündüm, kendime engel olamayarak dudağına bir öpücük kondururken. Geri çekildi. 'Bu ne için?' dermiş gibi gülümsüyordu. "Canım sen çekti," dedim, fısıltıma çalan flörtöz bir tonlamayla. Tek kaşı havalandı. Çapkın bir edayla sırıt...