3.

61 7 4
                                    

"Yağız hâlâ mı uyuyordun aşağılık köpek! Kalk da anana yemek yapmasında yardım et!"

Sabahın 8.30'u. Dün gece uyuyamadığım içindir, zombi gibiydim.

Uyuşmuş vücudumu yataktan kaldırıp kendimi tuvalete attım. Elimi yüzümü yıkayıp aynadaki dağınık görüntüme baktım. Açık kahve kısa saçlar her yana dağılmış, göz torbaları belirginleşmiş bu yorgun genç adam hiç de hoş bir görüntü değildi fikrimce. Hiç uğraşmamaktan iyidir diyerek ağzım zavallı anamı kokudan bayıltmasın diye hızlıca dişlerimi fırçaladım, belimin sol tarafında konumlanmış yaraya kısaca bi' göz attım, düne göre daha iyiydi. Şu yaratık bozuntusunun verdikleri olmasa beter olurdum sanırım.

Aynada tekrardan kendime baktım, iç çektim, pazardan alma siyah tişörtümü ve şimşek mcqueenli pijamamı düzelttim. Saçlarımı da suyla arkaya yapıştırıp alt kata, mutfağa indim.

"Günaydın anam" annemin alnına kocaman, sulu bi' öpücük bırakıp sırıttım. "Gözlemeler mis gibi kokuyor aşçı hanım." Annem tavadaki gözlemeyi çevirdi. "E tabi güzel kokacak oğluş ben yaptım sonuçta."

Güldüm. "Çok da mütevazısınız." O da güldü. "Eh bizim de bi havamız ola dedik kötü mü ettik?"

"Yok anammm, sen övünmeyeceksin de kim övünecek?" kollarımı tezgaha yasladım. "Ee, neyde yardım edeyim?"

Anam gözlemeleri geniş tabağa koyarken cevapladı, "Sofrayı bi' kuruver"

***

Bizim aile ortamı her zaman bi' garipti.

Beni "erkek bir adam" gibi eğitmeye çalışan bir babam ve narin, beni olduğum gibi seven bir anam vardı. Anneme gittim Nalbur Refik'e götümü verdim desem "iyi bok yedin," der, espri yapıp geçerdi. Babam hakkında pek aynısını söyleyemem, ama yine de iyi adamdır o da.

Babam kendimi bildim bileli "Büyü de adam ol," "Erkek adam ağlamaz"larla büyüttü beni. Sekiz yaşımda elime baltayı verir odun kır der, bazen çekiç verir şu çivileri çakıver derdi. E ben de haliyle "Erkek adam olacağım" sevdasıyla sağa sola çekiç balta sallar iş çıkarırdım.

Sokağa çıkıp güreştirirdi beni mesela, dövülünce kızar, dövünce bir gururlanıverirdi. "İşte benim oğlum be, aslan parçası!" tarzı laflarda bulunur, omzumu sıvazlar, harika olduğumu söylerdi.

Güreşler dışındaysa "Asla ilk vurma ama sana vurana da acıma." gibi bir felsefesi vardı. Her zaman kendimi korumazsam kimsenin beni korumayacağını söylerdi. Gölge olarak değil, aksine o gölgenin sahibi ol, gölgende yaşatan birisi ol derdi bazen. Yeni yeni algılıyorum bunları, kimisi hâlâ absürt gelse de babamın bana güvendiğini düşünmek bi' hoş ediyor içimi.

Yaşadığımız yer samimi bir köy meydanını andırırdı. Çoğu kişi birbirini tanır, selamlaşmalar, olaylar eksik olmazdı. Seviyordum bu yeri.

Okulumu buraya birkaç saat öte bi' şehir merkezinde yatılı okumuştum. Bazen haftasonları eve gelir bizimkileri görürdüm. Şimdi birkaç senedir evdeyim, üniversiteye gitmedim. Babam gereksiz olduğunu düşünüyordu. Ben her ne kadar ona pek katılmasam da boyun eğiyor, aldığım kitaplarla yetiniyordum.

***

Selam Yağız'ın sıkıcı hayatını okumak sıkıcı mıydı? sizce arada yine Yağız'ın yaşantısından bahsetmeli miyim?

Yağız hakkında merak ettiğiniz birşey var mı?

kacovv

"Yara"  [bxb]Where stories live. Discover now