4.

50 8 6
                                    

bu bolum sıkıcı olabilir biraz idare edin <3

O yaratıkla karşılaşmamın üzerinden bir hafta geçmişti. O günden sonra ona bir daha rastlamadım. Bu iyiye işaretti sanırım?

Bugün komşu Neriman Teyzegil ziyarete geleceklerdi. Annem bir telaş içerisinde, bir yandan yemek yapıyor, o pişerken temizliğe falan bakıyor.. çalışkan kadın yani. Yaşasın anneler!

Ben de anamın zoruyla kendi odamı topluyorum. Yerlere istiflenmiş kitaplar, her tarafta en son ne zaman giydigimi bilmediğim kıyafetlerim falan, dağınık yatağım, masam.. ben topladıkça kayıp eşyalarım ortaya bile çıkıyor resmen. Odanın bi' köşesinde ölü fare böcek falan bulurum diye korkuyorum.

...

Benim odayı toplamak yaklaşık 2 saatimi falan aldı. Benim uyuşuklukla beraber son dakikalara da annem el attı, sildi süpürdü kadın. Ana valla yorgunluktan bitap düşeceksin gelmiş hâlâ temizlik yapıyorsun. Yılların pisliği bu güne mi kaldı ya odama kim gelecek sanki. Tabi böyle desem süpürgeyi kafama geçirir diye söylemiyorum hiçbir şey. Risk almamak gerek, beyin kanaması geçirmek için fazla yakışıklıyım. Hem henüz yeterince bunamadım da.

Annemle mutfağa indik, ben onunla laflarken bir iki tane peynirli börek gömdüm falan derken zil çaldı. Annem dedi sen bak ben diyom yok ana sen bak en son kışkışlandım kapıyı açmaya.

Neriman Teyze bi' sırıtıyor görmeniz lâzım kadın evin altında gömü bulsa böyle gülmez. Ben de ayak uyduruyorum aa diyorum Neriman Teyzem naber nasılsın içeri buyurun diye.

Ardından kızı giriyor içeri böyle naif naif tatlı tatlı. Geçerken alttan bi' göz ucuyla beni süzüyor geç artık amk ne tören yaptın diyesim geliyor.

Sonra da baba figürü giriyor, yüzüme dahi bakmadan salona yöneliyor e iyi amca geç valla evinde gibi hisset. Ben de kapıyı kapatıp salona geçiyorum anamın yanına ilişiyorum sohbet başlıyor Neriman Teyze'yle annem dedikoduya dalıyor. Babam da kızın babasıyla bi' diyaloğa giriyor biraz laflıyorlar sonra yemeğe oturuyoruz çok şükür.

Ben köpek gibi açım ama anam alttan kötü kötü bakıyor anlayıp önce misafirleri bekliyorum onlara yemek koyuluyor en son ben alıyorum yumuluyorum. Börekler mis gibi pilav mis gibi patates var mis gibi fasülye var o da mis gibi. Kimse fark etmedi ama böreklerin büyük bir kısmını ben yedim siz kötü kötü dedikodu yapın ben yumulayım en iyisi.

Yemek bitiyor yine salona geçiyorlar derin dedikodu daha bi' derinleşiyor artık atan tutan belli değil tüm mahalleyi dolandırdılar ağızlarında. Arada bi' bizden konuşuluyor işte benim oğlan şöyle iyi benim kız böyle iyi diye. Kızın adı da Sibel'miş arada konuşulurken öğreniyorum sonra anam bana dönüyo Neriman ablaya kaçamak bi' bakış atıp "Siz Sibel'le odana çıkın isterseniz?" diyo ben de ne diyeyim kaçmaya bahane arıyorum zaten kabul ediyorum. Sibel heyecanlı gol atmış taraftar edasıyla bana bakıyor ikimiz beraber ayağa kalkıyoruz...

***

"Eee.. Sibel'di sanırım?"

Kız sıcak bir gülümsemeyle baktı çocuğun yüzüne, "Evet.. sen de Yağız diye biliyorum?"

Çocuk başını evet anlamında sallayıp kendi yatağının üzerine oturdu. Sibel yaklaştı "Ben de oturabilir miyim?"

"Tabii" dedi çocuk kafasını bile kaldırmadan.

"Odan güzelmiş, hep böyle düzenli misindir?"

"Pek sayılmaz, genelde odam savaş alanına benzer."

"Kaç yaşındasın?"

"21, 22'me gireceğim bu sene"

"Aa, yakınmışız baya! Ben de 21ime giriyorum."

Aradan biraz zman geçmişti, çocuk nezaketen gülümseyip sıkıldığını belli etmemeye çalıştı. Bütün arkadaşları çevrimdışıydı, yani kimseyle konuşamazdı.. Ama kız da susmak bilmiyor, sordukça soruyordu. Yağız saatine göz attı, tahmini bir saate giderler diye düşündü ama bir saat daha bu dırdırı çekmek istemiyordu. Ayağa kalktı "Hey Sibel. Bahçeye çıkmaya ne dersin?"

Kızın yanakları al al oldu, tatlı tatlı gülümsedi çocuğa.. "Ah.. tabii! Çok isterim! Bizim evin bahçesi yok.. Ah ne sıkılıyorum bir bilsen!!"

"Sen in, ben ceketimi bulup geleyim."

Kız yavaşça salona doğru inerken Yağız da ceketini kapıp bi' ağrı kesici attı ağzına. İhtiyacı olacak gibiydi. Salona doğru indi. "Annem, biz biraz dışarı dolaşmaya çıkıyoruz haberiniz olsun. Çok kalmadan döneriz."

"Tamam oğlum tamam, dikkatli olun."

Yağız ayakkabılarını giyip Sibel'in ardından dışarı çıktı. Evin arkasına, bahçeye doğru yürüdüler. "Ormanı da gezer miyiz?" Sibel Yağız'a bakarak sordu. Tabii bu fikir Yağız'ı biraz tedirgin etse de, sorun olmaz herhalde diyip kızın isteğini kabul etti.

Birlikte bahçe kapısının aralığından geçip çıt çıkmayan ormanda adımladılar. Sibel heyecanını dışarı vurmaktan çekinmiyor, susmak bilmiyordu. Yağızsa kısa cevaplar verip dikkatle etrafa bakıyor, "yaratık"ın buralarda olmadığından emin olmaya çalışıyordu.

"Aa, şuraya oturalım mı?" Sibel ağaçların aralık bıraktığı yere devrilmiş bir ağaç kütüğünden bahsediyordu. Yavaşça yaklaşıp kurumuş olan ağacı kontrol edip zarifçe oturdu ve Yağız'a gelmesi için işaret verdi.

Uzunca bir süre sohbet ettiler. Konuşma ağırlıkla Sibel'in sorularından ve Yağız'ın kızı cevaplamalarından oluşmuştu. Geç olmaya başladığında ikisi kalkmış, bahçe kapısına yeniden yönelmişlerdi. Gülmüşlerdi, ancak yalnız olmadıklarını bilseler yine böyle gülerler miydi?

Gün insanlar için bitmişti, fakat birileri için henüz yeni başlıyordu.

ALLAHIM GOOL BITTI SONUNDA BU BÖLÜMÜ YAZMAK ÖMRÜMDEN ÖMÜR ÇALDI BÖLÜM TAMI TAMINA 735 KELIMEYMIS AMMK suan bunlarla 755 tabi

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 05 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

&quot;Yara&quot;  [bxb]Where stories live. Discover now