5: yaprakların altında kaybolabilseydim.

70 20 17
                                    

ensesine vuran ılık esintiyle olduğunca mayışmıştı han jisung, oturduğu yerde rahatsız olduğunu belli ederek kıpırdandı huysuzca fakat bu davranışına karşın beklediği yanıt umduğundan erken gelmişti. lee minho paltosunu çıkararak han'ın omuzlarından sarkıtarak yeniden oturdu yerine, kısa bir gülüşle.

o siparişleri verirken birbirine bastırdığı dudaklarıyla etrafı inceledi jisung, püsküllü perdeler, kahve mobilyalar, geçmişten kalma süsler...

"buyurun."

önüne dizilen yemekleri sessiz sedasız yedi han, öyle ki ağzından çıkan mırıltılar hariç öylesine sessizdi ki bu kalabalıktan arınmış mekan, anlık gaflete kapılarak konuşma eylemini gerçekleştirmekten bile çekinir olmuştu.

tabağının kenarına bırakılan kuru etle gözlerini ayırdı yemeğinden, alnını ovuşturarak yemeğine devam ediyordu minho. bu çok çocukça fakat bir o kadar da samimi tavır karşısında gülümsemeden edemedi.

"biraz vasabi alacağım."

minho'nun başını sallamasıyla kalktı yerinden, etrafa bakınmıştı kısa bir süre lakin görünürde kimse yoktu bu yüzden kasada bekleyen genç kıza söyledi isteğini geri döndüğünde ise masası çoktan kapılmıştı.

kısa bir bekleyişten kavradığı tek şey bu orta boylu, kahve saçlı kızın bu gece kendisine eşlik eden minho'ya oldukça samimi davrandığıydı. uzaktan buluştuğu gözlerden cesaret alarak yeniden yerine oturdu lakin kız oldukça itici bir tavırla süzüyordu kendisini.

"nereye taşındığın hakkında bilgi vermelisin."

parlak dudaklarından çıkan her bir söz minho'nun kulağından aynı hızda çıkıyordu.

"yemek yiyoruz müsaadenle."

son bir bakışın ardından yanlarından uzaklaşarak kapıya kadar yol aldı bu pek sevimsiz kız, her bir adımı nefretle kavrulmuştu adeta.

bir süre düşündü han, onun hayatında olup bitenleri basit bir insan gibi sorarak öğrenmek istemiyordu zaten istese karşısında kendisini dinlemek için yanıp tutuşan bu gence tüm hayat hikayesini dökerdi minho.

"vasabi."

elinde sıktığı paketi uzatarak yemeğine kaldığı yerden devam etti, pek huzursuzca.

hayatının her evresini konudan epey bağımsız, sözlerin dışında yaşamakla yetinmişti bu sebepten dolayı susmak veya olayları sormamak kendisi için tanıdık bir histi. en azından yabancı sayılmazdı.

"ellerimi yıkayacağım."

kendisini onaylamasına ihtiyaç duymadan yerinden kalkarak gitti minho, jisung ise 20 dakika önceye.

düşünce silsilesinden hiçbir zaman tam anlamıyla kurtulamıyordu, ne zaman bir şeyler düşünmeye başlasa bu düşünce kısa süre içinde kurgu olmaktan öteye geçemiyordu.

yemeğini önünden ittirerek omzundan düşen paltoyu masanın üzerine yerleştirdi özenle lakin masaya koyulduğu gibi yeniden omuzlarında bitmişti.

"hava soğuk, giy."

siyah kolluklardan geçirdi kolunu ardından ise ön düğmelerini vurdu yavaşça, burnunu sızlatan turunçgil kokusuyla gülümsedi sakince.

kendisine açılan kapıdan geçerken yüzünü donduran soğukla tüyleri aniden dikenleşmiş tüm uzuvları titremişti.

"yürüyelim mi, üşüdüm."

ağzını açmadan ara sokaklara doğru yol aldı minho, buraları pek bilmiyordu henüz öğrenmeye vakit bulamamıştı fakat kasaba hayatı şehre nazaran daha sakin geçiyordu.

kafasındaki şeytanlardan arınmış, oldukça huzura kavuşmuştu bu kısa vakitte.

yanında yalnızca adı ve soyadından ibaret oldukça sessiz biriyle tüm gece yemek yemişti ve bunu yadırgamamıştı, hayatını veya kim olduğunu merak etmiyordu çünkü. adı kadarı vardı, gerisi ise muamma olarak kalmaya devam edecekti.

metroya geldiklerinde sessizce yerlerine yerleşerek parlak ayı izlediler.

"aklımdan çıkmış, yediklerimin parasını eve geçince vereyim."

fazlaca utanmış olmanın verdiği sersemlikle gözlerini kaçırdı yanında tebessüm eden bedenden.

"ben ısmarladım."

sözünün ardından titreşen telefonunu sessize alarak kapattı lakin han jisung çoktan görmüştü üzerinde yazan ismi. tahminine göre bir kız arkadaşı olmalıydı bu yüzden samimi bir kayıt edilişi görmezden gelmeliydi.

ekranın parlamasıyla açtı bu sefer, kulaklarına götürürken öylesine sakindi ki bu duygusuz ifadeyle kız arkadaşını karşılıyor oluşunu anlamlandıramadı.

"söyle."

öbür uçtan gelen tiz sesle etrafta oyalandırdı bakışlarını.

"kapatıyorum."

yarım kalan sözleri umursamadan cebine attı telefonunu, oldukça huysuz bir tavırla geldiklerini belli ederek kalktı ayağa.

pek fazla zaman olmamıştı kız arkadaşından ayrılalı bu yüzden unutması da elbette kolay olmayacaktı fakat ayrılmak isteyen kişi kendisiyken basit bir kıskançlıktan dolayı önemseniyor gibi davranılması gerçek anlamda irite ediciydi.

saçlarını savuran soğuk rüzgarların kendisini üşütmeye başlamasıyla anlamıştı han'ı arkasında bıraktığını, o zaman kavramıştı yanında taşıdığı sıcaklığı.

kendisine gelmesini beklerken adımları eşitlendi işte o zaman yürümeye devam etti minho.

"küçük bir çocuğu tüm gün kovalamışlardı."

anlamayarak başını çevirdiği esnada yok kenarındaki oldukça büyük cüsseli köpekleri kastettiğini anlaması uzun sürmemişti. dişlerinin arasından damlayan salyalar bile oldukça rahatsız ediciydi kendisi için.

yolun ucunda kapalı ışıkları fark edince adımlarını hızlandırdı han. ailesi evde olmalıydı fakat karanlık eve anlam verememişti. kapıyı açmaya çalıştığında ise kilitli oluşu yüzünden cebindeki telefona sarıldı, gözden kaçırdığı mesajla dudak büzmüştü.

"annem, kardeşinin yanına gitmiş."

"nerede kalacaksın?"

changbin'lerin kapalı ışığından dolayı onları uyandırmak istemiyordu üstelik gece 1'i bulmuşken. cevap veremiyor olmanın sessizliği sefasını sürerken minho evinin kapısını çoktan han için aralıklı bırakmıştı.

kapının eşiğinden içeri girerek paltoyu çıkardı jisung, asarken ise çoktan kendisi için yastık çıkarılmıştı.

"odama geç, çarşafım temiz."

kendisine getirildiğini düşündüğü yastığa başını koyarken kanepede oldukça küçülmüştü minho.

"yerinde kal,"

"canım cicim ayı tartışması yapmayalım, rica ediyorum."

bu cümle karşısında oldukça içten bir tebessüm belirdi dudaklarında, hala vicdanı rahat olmasa bile onun ne kadar inatçı olduğunu şimdiden kestirebiliyordu bu yüzden karşılık vermeyecekti.

dreaming of you                                                          minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin