Savaş yakın

10 3 0
                                    

Yeniden odama geçip Efkeni yatağa oturtmuştum. Oldukça sinirli bir şekilde odada turlayıp lenayı uyutmaya çalışıyordum. Minik benim bu hallerimden korkmuş olucak ki ağlamaya başladı. Bende hafif titreyip Lenaya baktım efken ayağa kalkıp lenayı benden aldı ve sırtını pış pışlamaya başladı. Derin nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım ama olmuyordu. Efkene yapılan bu iş benim sinirlerimi bozuyordu. En son dışarı çıkıp en yakın muhafızı yanıma çağırdım.
"Hey sen!gel buraya." Muhafız koşarak yanıma geldi.
"Birşey mi oldu efendim."
Bana o aşçı başını bulun! Onu derhal karşımda istiyorum." Dedim ve odaya geri döndüm. Odaya geri geldiğimde efken ve Lena yatakta yan yana uyuyordu. Efkenin ateşi var mı diye kontrol ettikten sonra dolaptan bir tane kan alıp içmeye başladım pencerenin kenarında. Bir yandanda o pislik herife ne yapacağımı düşünüyordum. O sırada kapı tıkladı. Lena ve efken uyanmasın diye kapıyı açıp dışarı çıktım. Muhafız bana aşçının bodrum katında olduğunu söylemişti. Gerisini dinlemeden bodrum katına doğru gitmeye başladım..
Aşağı indiğimde elleri ve ayakları bağlı olan, otuzlu yaşlarında bir adam görmüştüm. Hızlı adımlarla yanına gidip yumruğu yüzüne geçirdim.
"Naptın lan arkadaşıma." Ağzından kan gelen adam hafifçe gülümsedi.
"Ehem- demek öğrendin ha?" Dedi ve gülmeye başladı. Bir yumruk daha geçirdim.
"Naptın dedim. CEVAP VER!"
"Ben...ben sahya krallığından değilim." Dedi gülerek bir yandanda kan tükürüyordu. Yani... Bu adam düşman krallığımdan mıydı. Pis syroxlu.
"Evet doğru duydun syrox krallığından ajan olarak geldim buraya." Kahkaha atmaya başladı. Kendime gelip ard arda yüzünü yumrukla aya başladım. Ama ruh hastası gibi gülüyordu. Yumruk atarken konuştum.
"Sizin o lanet olasıca krallığınıza savaş açıcaz. O KRALLIĞI BİTİRİCEM!" adam yeniden kan kusmaya başlayınca yumruk atmayı kestim ve bodrum katından çıkmaya başladım.
"O pislik herifi zindana atın. Kaçarsa sizi mahfederim!" Kapıdaki muhafızdanda sinirimi çıkarıp odaya doğru ilerledim...
Odaya geldiğimde Lena uyuyordu. Efken ise ayakta kan içerek dışarı seyrediyordu. Beni görünce yanıma geldi.
"Neredeydin? Merak ettim seni"
"Minik bir işim vardı onu hallettim. Sen nasılsın? Daha iyi misin."
"Daha iyi sayılırım." Elimi alnına koydum.
"Hafif ateşin var."
"İyiyim Akın." O bana söylenirken ben Lenayı battaniyeye sarıp kucağıma almakla meşguldüm.
"Hadi aşağı inelim."
"Napcaz aşağıda?"
"Yemek yicez çok aç kaldın. Hastasın bide, ihtiyacın var." Efken bana istemez ve tereddütlü gözlerle bakıyordu. Lena ise uykulu.
"Merak etme ve bana güven." Dedim ve kapıyı açıp dışarı çıktık. Lena sadece etrafa bakınıyordu. Onun bu sarhoş hallerine gülüp burnundan öptüm. O da utanmış şekilde başını boynuma gömdü. Gülerek yemekhaneye indik. Saat akşam iki civarı olduğu için kimse yoktu. Mumla hafif bir şekilde aydınlatılan yemekhane odasına geldik. Miniği Efkene verip mutfak tarafına geçtim. Şuan bir aşçımız olmadığı için annemin bana yaptığı yayla çorbasından yapıcaktım. Minik ve efken içerde oyalanırken bende yemeği hızlıca yapmaya başladım.
Efken
Akının yemek yaptığını varsayarsak minikle ilgilenmeye başladım. Zaten kötü olan hastalığım sanki daha da ilerliyomuş gibi hissediyorum yada bana öyle geliyordu. Öksürüklerim artınca Akın bana seslendi.
"İyi misin!"
"E-evet, hapşu!"
"Baya iyisin." Elini kurulayarak yanıma geldi ve elini alnıma koydu.
"Aish, Efken ateşin var."  Dedi suratını buruşturarak. Benden lenayı aldı ve karşıma oturdu.
"Çorba birazdan pişer. Yeriz sonra odada otururuz."
"Yemek yemek istemiyorum. Midem bulanıyor." Dedim karnımı tutarak.
"Efken beni endişelendiriyorsun."
"Sadece aç değilim."
Ayağa kalkıp lenayı sandalyeye oturttu ve içerden çorba alıp yanıma geldi. Ağzıma çorbayı tıkarken içimdeki kusma isteğini bastırmaya çalışıyordum. Ağzıma bir tane daha sokacak ken kafamı çevirdim.
"Hayır... Daha fazla olmaz."
"Pekala ama bu normal bişey değil..."
"Maalesef biliyorum."
Ayağa kalkıp odaya doğru yol almaya başladım. Akında derin nefes alıp lenayla peşimden gelmeye başladı.
Midem fazlasıyla bulanıyordu... Odaya geldiğimizde uğradığım ilk yer tuvalet oldu. Koşarak girdiğim tuvalete içimde ne varsa kusmaya başladım.
Akın
Efken koşarak tuvalete girince teleşlandım ve lenayı yatağa koyup yanına koştum.
"Efken! Bana bak iyi misin." Efken kusmaya devam ediyordu. Artık kan kusmaya başlayınca telaşla bağırmaya başladım.
"EFKEN! Tamam tamam bekle hemen geliyorum."
Koşarak kapının dışındaki muhafızlara buraya bir doktor göndermesini söyledim. Hemen efkenin yanına geri dönüp durumunu kontrol ettim. Hala kusuyordu.
"Efken... Efken lütfen bana bak nolur."
O sırada içeri doktor geldi. Lena ise ağlamaya başlamıştı.
"Efendim. Sakin olun lütfen ve dışarı çıkın." Ben güç bela lenanın yanına giderken doktorun Efkene iğne vurduğunu gördüm. Sonra yatağa yatırdı Efkeni muhafızlar. Ben sadece Lenaya sarılıp gözyaşı dökebiliyordum. Doktor yanıma gelip bana endişeli gözlerle bakmaya başladı.
"Efendim, iyi misiniz?"
"Evet, iyiyim..."
"Zehirden dolayı kan kusmuş. İsterseniz uyanana kadar bekleyebiliriz. Onun dışında önemli birşey yok. Sadece dinlensin biraz." Kafamı salladım. Lena göğsümde gözleri yarı açık bana bakıyordu. Lenayı göğsüme bastırıp doktora gitmesini söyledim. Efken bir yandan uyurken bende lenayla beraber koltuğa oturdum. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken savaş açıcağımı birkez daha kendime hatırlattım.

Sadece SenWhere stories live. Discover now