Bölüm 3

184 80 17
                                    

Tam bıçağı saplayacakken, kadının ani bağırışıyla irkildim.

Adamın arkasına dönüp kaçmaya başladığımda kalbim deli gibi atmaya başladı. Adım adım yaklaşan tehlikeyi hissediyordum ve içimdeki gerilim giderek artıyordu. Koşarken nefesim kesiliyor, panikle çevreyi süzüyordum. Evlerin arasında koşarken, sokakların daralmasıyla birlikte gerilimim doruk noktaya ulaştı. Bir an için nefesimi tuttum, iki yüksek binanın arasına sıkışıp kaldım. Arkamdan gelen adım sesleriyle birlikte gerilimim daha da arttı. Bir çıkmaz sokakta sıkışıp kalmıştım ve kalbim göğsümde çırpınırken, adrenalin bedenimi sarıp sarmalıyordu. Adamın zafer dolu kahkahaları kulaklarımda yankılanıyordu.

Gözlerim etrafa telaşla kayıyordu, kaçacak bir yer ararken umutsuzluğa kapıldım. Adım adım yaklaşan adamın nefesi enselerimdeydi. Derin bir nefes aldıktan sonra yanıma geldi ve ellerimi sertçe tutarak, "Annen baban sana başkalarının özel hayatına burnunu sokmamayı öğretmediler mi?" diye sordu. Aynı anda eklediği bu sözler, sertliğiyle beni derinden etkiledi. Heyecanla titreyen sesiyle sözlerini savururken, içimdeki çaresizlik ve korku birleşerek adrenalinimi doruk noktaya çıkardı. Gözlerim titrerken, panikle adamın yüzüne bakarken kalbim hızla çarpıyordu.

Ona sert bir bakış atarak, "Sikerim özel hayatını!" dedim. Adam daha da sinirlendi ve cebinden bir bıçak çıkardı. Karnına sert bir tekme attım ve acı içinde yere düştü. Ancak kararlılığımı kaybetmedim, kaçmak yoktu. Bıçağımı çıkardım ve adama doğru yaklaştım. Tam saplayacakken, aniden yerden kalkıp elimi tuttu. "Nerden çıktın sen?" diye homurdandı. Ancak kararlı duruşum ve gözlerimdeki hırsı hissedince bir an tereddüt etti. Sonunda elimdeki bıçağı aldı, ama kararlılığım hala kırılmamıştı.

Ellerimi güçlü bir şekilde tuttuğunda içimde bir panik ve çaresizlik hissi uyanmıştı. Birdenbire bıçağı karın boşluğuma sapladı ve acıyla kıvranırken, canımın en çok yakan şeyin arayacak kimsemin olmaması olduğunu fark ettim. Gözlerimdeki hırs yerini bir anlık çaresizliğe bıraktı, ancak hala mücadele ruhumu kaybetmemiştim. Acı dolu çığlıklarım sokaklara yankılanırken, nefes almak bile zor geliyordu.

Adam beni bıçakladıktan sonra hemen kaçmıştı, acı içinde yerde kıvranırken. Sürünerek çantama doğru ilerlemeye başladım, her adımda daha fazla kan kaybediyordum. Çantamı aldığımda titreyen ellerimle telefonu çıkardım, gözlerim acı ve çaresizlikle doluydu. Hızla yardım istemem gerekiyordu. Ancak telefona baktığımda şok oldum. "Kahretsin! Şarjım bitmiş!" diyerek haykırdım. İçimdeki umutsuzluk ve çaresizlik artarken, saniyelerin bile önemli olduğunu biliyordum.

Acı içinde yerde yatarken, çantamdaki kıyafetleri çıkardım ve yaranın üzerine sararak kanamayı durdurmaya çalıştım. Güçlükle ayaklanıp etrafa bakmaya başladım, gözlerim umutsuzca yardım arıyordu. O sırada sigara içen bir genç gördüm. Titreyen sesimle "Yardım et!" diyerek ona doğru yürümeye çalıştım, ancak bir anda dengemi kaybedip yere düştüm.

***********************

Gözlerimi hastane odasındaki loş ışık altında açtığımda, yanı başımda uyuyakalmış bir genç vardı. Siyah saçları dağınık ve yüzünde hafif bir rahatlık ifadesi vardı. Dudaklarının üzerinde küçük bir ben vardı, bu beni biraz şaşırttı. Derin bir nefes aldım ve ona dikkatlice baktım.

Sanırım yolda sigara içken kişi buydu. çok geçmeden uyandı ve "sonunda uyandın" dedi.

Tebessüm ederek, "Sen olmasaydın belki de ölecektim," dedim, içten bir şekilde minnetle dolu. Genç koltuktan kalktı ve bedenindeki ağrıları dile getirdi. O sırada, oldukça farklı ve gizemli bir çocuktu. Ona bakarak, "Adınız nedir?" diye sordum. Cevabı beni biraz şaşırttı: "Şu 'siz' diyen insanlardan nefret ediyorum. Ben Cenan ve bana 'siz' demeyi bırak sevmiyorum," dedi, sesinde biraz hırçınlık vardı.

Kışlam// Texting Where stories live. Discover now