S1B1 - Başlangıcın Sonu

205 32 151
                                    


     Ana caddede sirenler ve bağırışlar birbirini kovalıyordu. Silah sesleri çok geçmeden bu kovalamacaya eşlik etmişti. Normal seyrinde devam eden hayat belki de bu sonsuz döngünün başlangıcını oluşturmuştu. Sanki bir alarm kurulmuş ve vakti gelince seçilmiş kişiler canavarlaştırılmıştı. Günün sisli ve kasvetli havasının nedeni sanki buymuş gibi etkilenmişti insanlar. Bir de her şey alt üst olmuşken 10 metrekarelik bir sınıfta sıkışıp kalmış bir grup vardı...

Tüm olanlardan sonra 4 saat geçmişti. Duvardaki saate bakıldığında 16.30'u gösteriyordu. Özel bir eğitim kursunun hafta sonu dersinde olmuştu tüm bunlar. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki kaçıp gitmeye fırsat olmamıştı. Kaçmak ve evine gitmek isteyenler herkesin gözü önünde adeta yem olmuştu. O şeyler öylesine saldırgan bir tutum sergiliyorlardı ki birkaç avel haricinde kimsenin cesareti kalmamıştı. Kimse ne oldukları hakkında bir bilgiye sahip değildi. Son sınıf öğrencilerinin bulunduğu bu sınıf 7 kişilikti. 3 erkek ve 4 kız bulunuyordu. Sınıf kapısının önüne üst üste 2 tane masa koyarak kendilerini güvene almışlardı. Kimsenin telefonu çekmiyordu. Şebekeler kesilmişti. Böyle bir planı kim yaptıysa planı kusursuzdu resmen.

Bu belirsizliğe dayanamayan Fatih yüksek sesle konuştu.

"Artık kapana kısılmış gibi hissetmekten sıkıldım!"

Ayberk daha bıkkın ve kısık sesle lafa girdi.

"Eminim kimse memnun değildir bu durumdan. Yapacak bir şeyimiz yok."

Fatih devam etti.

"Ailelerimiz ve sevdiklerimiz... Ne durumdalar bilmiyoruz bile. Ortalıkta kan gövdeyi götürüyor. Kimseden haber alamıyoruz. Harekete geçmeliyiz."

Kızların hiçbiri konuşmuyordu. Sadece korkmuş şekilde pencereden dışarıyı izliyor ve birbirlerine bağlı duruyorlardı. Kerem çantasını kurcaladı ve içinden bir paket bisküvi çıkardı. Sonrasında konuştu.

"Bir paket bisküvi. Sizde neler var?"

Herkes çantasına bakındı. Beyza dershaneye yakın bir pastaneden aldığı 2 adet poğaçayı çıkardı ve konuştu.

"Bende de bundan başkası yok."

Diğer kişilerde yiyecek adına hiçbir şey yoktu. Su şişeleri bulunuyordu yalnızca.

Irmak çantasını bir köşeye koydu ve söze girdi.

"Belki de Fatih haklıdır. Burada durup yardım beklemektense bir şeyler yapmalıyız."

Ayberk biraz daha gür sesle konuştu.

"Şuan için bir şeyler yapmak bizi öldürür. Koridorda sayısını bilmediğimiz o şeyler dolanıyor. Onları tanımıyoruz bile."

Kerem: "Öyleyse tanıyalım!"

Ayberk: "Siktir lan! Nasıl tanıyacaksın? El mi sıkışacaksınız? Bulunduğumuz sınıf ön cepheye bakıyor. Daima pencerede durup bize yardım için gelecek ekipleri bekleyeceğiz."

Sude: "Ya hiç kimse gelmezse?"

Fatih, Sude'ye hak verircesine bir bakış attı ve sonrasında tekrar Ayberk'e döndü.

Fatih: "Ne bir erzak ne de başka bir şeyimiz var. Kör bir çakıdan başka bir şey yok bende."

Fatih kişilere teker teker bakındı. Silah olarak hiçbir şeye sahip değillerdi. Umutsuzluğa kapılmak istemiyordu kimse fakat bulundukları durum buydu. 

Pencereden dışarıya bakınan Nur bir şey gördü ve diğerlerine seslendi.

"Hey! Şuraya bakın bir helikopter!"

ATILGANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin