KAÇIŞ 1 GÜN DAHA || 1 BÖLÜM

254K 6.3K 2.4K
                                    

KAÇIŞ 1 – BİR GÜN DAHA

1994 21 EYLÜL..

Yağmur bardaktan boşalırcasına yağarken kadın kucağındaki bebeği daha sıkı sardı. Islanmasın diye üzerine yolda bulduğu bir poşeti germişti. En azından sarılı olduğu battaniye koruyacaktı onu. Göğsüne sıkı sıkı bastırdı bebeğini. Keşke doya doya içine çekebilseydi kuzusunun kokusunu ama zamanı yoktu ki ..

Oysa ne hayaller kurmuştu onun için. İlk " anne " deyişini duymak istiyordu. İlk adımını kendisine atsın istiyordu. Ama hepsi hayallerde kalmıştı şimdi. Kızıyla birlikte büyümek isterdi.

Afra'nın hayalleriydi bunlar. Kızı Nehir bir gün kendisi gibi olmayacaktı. İzin veremezdi buna. Eğer şimdi alırlarsa elinden sonu ondan daha kötü olacaktı. Biliyordu öldürmezlerdi ama ölmekten bin beter ederlerdi. Hele o adam ? Kızına dünyada Cehennem mi yaşatırdı.

Asla izin veremezdi buna. Biraz daha hızlandı . Neredeyse koşuyordu. Nefes alışları sıklaşmış göğüs kafesi acımaya başlamıştı. Sonunda istediği yere geldiğinde derin bir nefes adlı.

"Çocuk esirgeme kurumu " diye fısıldadı kendi kendisine. En azından belki bir yuvaya verirlerdi bebeğini. Onu seven koruyan bir anası babası olurdu. Kendisinden bu saatten sonra fayda olmazdı yavrusuna.

"Affet beni güzel kızım , affet nur yüzlüm. Biliyorum bana çok kızacaksın , affetmeyeceksin beni ama bırakmak zorundayım seni. Bir gün bulacağım seni bebeğim. O gün geldiğinde bizi ayıranlara da tek tek hesap sormuş olacağım. O güne kadar Allah'a emanetimsin "

2016 3 şubat..

Korkutucu bir sessizlik vardı etrafta.. Tek bir ses bile yükselmezken havaya verilen derin nefesler içten içten kaynayan ateşi körüklüyordu. Dikdörtgen bir masanın etrafında toplanmış kadınlı erkekli bir gurup gözleriyle birbirlerini tartarken bir el masanın üzerindeki suya uzandı. Hafif aralanan dudaklarına götürdü bardağı. Soğuk su boğazından aşağıya kayarken , içindeki korkuyu biraz olsun dindirmeye çalıştı.. Kalbi neredeyse boğazında atıyordu. Her kalp atışını kulaklarında hissediyordu. .Sadece kendisi değildi böyle hisseden biliyordu.. Masanın etrafındaki insanları gözlerindeki korkuyu görmemek için kör olmak gerekti. Buna rağmen sakin olmaya çalıştı genç adam. Belki bu mümkün değildi ama Şu an soğuk kanlı olmaktan başka bir şey gelmiyordu elinden. Gözleri son beş dakikadır kaydığı gibi tekrar duvara duvara yaslanmış antika saate kaydı. Zaman öylesine hızlı akıyordu ki , bir kez daha lanet etti aptallığına .. Fırsatını bulmuşken kaçıp gitmeliydi.

 Belki yakalanmış olmasaydı şimdi o gemide olacaktı. Yeni bir ülkede yeni bir hayat kuracaktı. Ama oda masanın etrafındaki diğerleri gibi hırsının ve aç gözlülüğünün kurbanı olmuştu. Her insan gibi nefsine yenilmiş daha fazlasını istemişti. Paranın sıcak yüzü doymayan nefislerini kendisine çekerken bir anda her şey alabora olmuştu. Şimdi buradaydılar işte. Korkuyla açılacak olan kapıya bakıp ne kadar zamanlarının kaldığının hesaplamakla geçiyordu son dakikaları.. Sahi ne kadar kalmıştı cehennem de yanmaya ?Ne kadar kalmıştı ettikleri ihanetin cezanı ödemeye..

Uzun iri yapılı adam hemen önünde yürüyen patronlarının sağına ve soluna geçmiş her an tetikte , rutubetli deponun içinde ilerlemeye devam ediyorlardı. Küf kokuyordu duçarlar bir insanın bir saatten fazla kalamayacağını kadar berbat bir yerdi. İki koruma birbirlerine kısa bir bakış atıp yürümeye devam ettiler. Hemen önlerinde yürüyen beden kendinden emin adımlarıyla ilerlerken bir süre sonra durdular. Yolun sonunda ki kapının önünde duran adamlar saygıyla selam verip kapıyı açtılar. Loştu içerisi ..Sönük lambaların altında masanın etrafında oturmuş insanlara kısa bir bakış atıp koltuğuna geçti. Onlara bakarken hiçbir şey hissetmiyordu. Hepsi leş bedenlerden daha fazlası değildi gözünde ama , hem kendi konumu için hem de göz dağı vermek için cezalarını çekmek zorundaydılar.

KAÇIŞ 1 GÜN Daha #Wattys 2017Where stories live. Discover now