Asya, adamı Baykuş'a gösterince bir kez daha aradıkları adamın o olduğuna emin oldu. "Bir süre izleyelim." Dedi ve üçlüye baktı, Baykuş. "Tamamdır." Dedi ve arkasını döndü İskender. "Dikkat çekmeyin." Diye de ekledi.
Her biri bir tarafa dağılarak adamın incelediği eserleri tekrar incelediler. Hiç birinde herhangi bir gariplik göremeyince tüm odakları adama çevrildi.
"Çıkıyor!" Dedi Arda, hafif yüksek sesle. Asya, işaret parmağını dudağına bastırarak Arda'ya bağırmamasını ve susmasını söyledi. Arda kırdığı pot yüzünden mahcupça arkadaşlarına baktı. O sırada İskender ve Sinan adamın peşinden çıktılar. Aralarındaki mesafeyi koruyarak onu takip ederlerken diğerleri de onlara yetişti. Arda, İskender ve Sinan'ın yanına gitmişti. Kızlar ise erkeklerin arkasından gidiyordu.
Adam kalabalık arasında kaybolunca sinirle etrafına baktı Sinan. Adam takip edildiğini anlamış olmalıydı. "Kaçırdık işte!" Diyerek elini yumruk yapıp, sinirle soludu. "Sakin ol Sinan." Dedi ve odaklandı, İskender. Bütün çarşıyı gözleriyle tarayıp adamı bulmaya çalıştı. Başarılı olunca, gülümseyerek arkadaşlarına döndü. "Bu taraftan." Dedi ve en önden koşmaya başladı. Arkasından arkadaşlarının geldiğini biliyordu.
Etrafta çok kişi olmadığından hızlıca koşmuş, saniyeler içinde adam önüne çıkmıştı. Cebine gizlice sakladığı şeyin Asya'nın ona gösterdiği saat olduğunu bilmiyordu İskender. Arkadaşları nefes nefese yanına geldiğinde onlara doğru döndü. "Bir şey saklıyor." Dedi ve gergince baktı. "Saati buldu." Baykuş ellerini kısa saçlarına götürerek ofladı. "Ne saati? Ne oluyor?" Dedi Arda, anlamaz gözlerle ona bakarak.
"Bir cep saati. Bi nevi tarihi eser. Ama normal saatlerden çok farklı. Bu saat zamanı değiştirebiliyor." Dediğinde bütün çocuklar hep bir ağızdan, "Ne!" Diye bağırdılar. "Sakin olun. Bunu kendi başına yapamaz." Dedi ve sessizce ekledi. "En azından şimdilik." Kimse ne dediğini anlamamıştı ama çok önemsemiyorlardı. Asya gergince ona baktı. "Kendi başına yapamaz derken? Başka kişilere de mi ihtiyacı var?" Diye sordu, kafası oldukça karışmıştı. "Evet." Dedi Baykuş. Ve ekledi. "Hem kişilere hem de eşyalara ihtiyacı var." Telefonunu çıkarıp kısa bir işlem yaptı. Kimse ne yaptığını bilmediği için beklemekle yetindiler.
Kafasını telefonundan kaldırınca hepsine baktı, teker teker. "Şimdi, hep birlikte gidiyoruz ve güzel bir uyku çekiyoruz. Yarın çok önemli bir görevimiz var." Asya ve İskender birbirine baktı. O sırada Baykuş, "Beni takip edin." Deyip önden yürümeye başladı.
Asya kolunu Arda'nın omzuna atıp yürürken arkalarından da İskender ve Sinan ikilisi geliyordu.
Baykuş ve Turbo'nun ayarladığı lüks evin bahçesine geldiklerinde, Arda gözleri parlayarak bakıyordu. Asya da sevmişti ama aklı hala Salih Hoca'sındaydı. Baykuş evin kapısını açıp içeri girerken Asya'nın adımları yavaşladı. "Ya," dedi ve diğerlerine baktı. "bizim Salih Hoca'yı bulmamız, onu kurtarmamız gerekiyor! Ama biz ne yapıyoruz? Hiçbir şey!" Sinirlerine engel olamayarak ellerini saçlarına geçirdi. İskender, bu haline dayanamayıp yanına yaklaştı ve ellerini saçlarından kurtardı. "Asya," diyerek gözlerine baktığında, Asya da onun gözlerine baktı. Sakinleştiğini hissediyordu Asya.
İskender hem Asya'ya hem de diğerlerine bakarak konuşmaya başladı. "Haklısın Asya." Dediğinde Asya'nın dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. "Ama, biz kendi başımıza hiçbir şey yapamayız. Çünkü hiçbir şey bilmiyoruz." Diyerek arkadaşlarının onu anlamasını umdu. O sırada Baykuş, "Tozkoparanlar!" Diye bağırarak dışarıda konuşan dörtlüye baktı. "Hemen içeriye." Dedikten sonra elini havaya kaldırarak gelmelerini söyledi.
İskender, Asya'nın kolundan tutarak onunla beraber yürüdü, eve girdiler. En son giren Sinan ise kapıyı kapattı. "Bir süre birlikte kalmamız en iyisi." Diyerek konuşmaya başladı, Baykuş. "Hepinizin odaları yukarıda ve her şeyiniz hazır. Ok, yay ve kıyafetleriniz de dolaplarınızda." Bir yandan da üzerindeki ceketi çıkartıp kenara koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tozkoparan İskender: Sır
Fantasy•Zamanın Çocuğu İskender, yeni bir duygu ile karşı karşıya kalıyor.