4. BÖLÜM

92 7 20
                                    

Biz geldik!!💃 Şu zamana kadar bölüm sonunda yazıyordum ama şimdi bölüm başında yazmak istedim. Saat için 21.00 dedim ama baktım bölüm hazır, bekletmeyeyim dedim. 🧚

İyi okumalar, beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. 😘

*

"Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara."

İyi okumalar...

🪶

27 Mart, 2005

Sabah saatlerinde yüklenen kamyonla Amasya'dan Ankara'ya doğru yola çıkmışlardı. Güven'nin Ankara'ya çıkan tayini, ev halkını epey bir mutlu etmişti. Ankara, Amasya'ya yakındı hem de Güven'nin tayinin çıktığı okul, geldiği yere göre daha iyiydi.

Amasya'dan ayarlanan kamyonda,şoförle beraber altı kişiydiler. Şoförün yanında oturan Güven ve Ferit konuşmaya dalıp gitmişti. Arkada oturan Nesrin ve Feride de gittikleri ev hakkında konuşuyordu.

" Anne?" Diye sordu Feride. Başı, annesinin göğsündeyken koltukların arasından görebildiği kadarıyla yolu izliyordu. Nesrin'in eli kızın başını okşarken onu dinlediğine dair bir mırıltı çıktı ağzından.
Ne parmağını kaldıracak hâli ne de konuşacak hâli kalmamıştı. Üç çocukla topladığı evde, son anda bile unuttukları eşya çıkmıştı. Güven'nin dışar işlerini halletmeye gidiyorum deyip evden çıktığı zamanları düşündükçe önünde oturan adamın omzuna vurasıgeliyordu. " Bizim oradaki evde odamız olacak mı?" Heyecanla Nesrin'den gelecek yanıtı bekliyordu Feride.

Kardeşi Firuze altı yaşına girmişti ve geceleri korkuyorum bahanesiyle annesiyle babasının yanına gidiyordu. Üçünün kaldığı odada uyumak zor oluyordu onun için. Firuze, onu gece uykusundan uyandırıp tuvalete götürmesini istiyordu. Bazı zamanlar Feride'nin uykusu o kadar tatlı geliyordu ki kızı duymuyordu. Böyle olduğu gecelerde de Firuze sabah altı ıslak kalkıyordu yataktan.
Ferit ise bambaşka bir âlemdeydi o sıralar. Hem horluyor hem de uykusunda konuşuyordu.

" Üzgünüm Feridecim ama oradaki evimiz üç odalı. Yani kardeşlerinle yatmak zorundasın. " Nesrin, üzgün değildi aslında. Onun için oda sayısının artması, iş yükü ve daha fazla temizlik demekti. Ve üç küçük çocukla-ki bunlardan ikisinin afacan olması- hiçbir şeye yetişemiyordu. Herkes büyüsünler rahat edeceksin demişti ama çocuklar büyüdükçe dertleri de büyüyordu.

Feride, sadece oflamakla yetinip sessiz kaldı. Aynı sırada önde oturan Güven ve Ferit arasında ise bambaşka bir sohbet dönüyordu. " Baba?" Diye soran Ferit, Güven'den gelecek cevabı beklemeden yol boyu aklında olan isteğini söyledi.

" Baba, hani taşındığımızda balık alacaktık. Unutmadın değil mi?" Babasıyla bir örnek olan gözlerini belerte belerte bakmaya devam etti. Şoförle koyu bir muhabbetin ortasında olan Güven, Ferit'in ne dediğini duymayınca dizi dürtülmeye başladı.
"Babaa?" Dedi Ferit. " Duydun mu, baba?" Israr etmekte çekiniyordu, babası konuşurken araya girilmesinden hoşlanmazdı. " Efendim oğlum?" Dedi Güven, bakışlarından kızdığını anlamıştı Ferit ama aynı sorusunu tekrarladı yine de.
Akvaryumdaki balıkları düşündükçe heyecanlanıyordu.

" Bakarız." Diye gelen alışılmış cevapla yüzü düştü. Yanlarında tanımadığı biri olmasaydı daha da üstelerdi ama bu adam çok bilmişti Ferit'e göre.
Aniden bacağının çimdiklenmesiyle hızla bacağını kendine doğru çekti. Yan taraftaki koltuk boşluğundan uzanan küçük eli görünce bunun başının belası Firuze olduğunu anlamak zor değildi.
Firuze, rahat durmayıp eliyle nah işareti yaparken korkuyla Güven'e baktı Ferit. Güven'in konuşmaya devam ettiğini görünce kıza döndü yine. " Yapma diyorum şunu Firuze." Dedi dişlerinin arasından.
Okulda görmüştü bu hareketi Ferit. Bir gün Firuze'yle oynarken yapma gafletine düşmüştü ve Firuze bu hareketi olur olmadık yerlerde yapmaya başlamıştı.

GELMEMEYE GİDENLER Where stories live. Discover now