Bölüm9. ÇOÇUKLUĞUM

42 3 2
                                    

Çoçukluk insanın en masum olduğu yıllardır. Saf sevgilerin saf duyguların olduğu yıllardır çoçukluk. İnsan büyüğünce o saf duygular, saf sevgilerde kirleniyor.

Ya da hiss etdiği her duygu sınanıb, sorgulanıyor.

Bir yerde okumuşdum ' Her duygu kendi içerisinde ters bir duyguyu barındırıyormuş'
Hani bazen nefret edersin ama sonra aşık olursun ya da çok gülersen sonunda ağlarsın ya da çok seversin ama sevgin bir gün nefrete döndüğünü görürsün.

Öyle işte.

Bazen kendime soruyorum biz her şeyi tek bedenmişiz gibi yaşıyorduk. Kısacası o benim her şeyim olmuşdu küçük yaşımda.

O, benim arkadaşım, çoçukluğum, aşkım, sevdam, kalb yaram, ilk heyecanım....

Peki şimdi o masumluğumuzdan eser varmıydı. Çünki biz artık bir- birimize yar değil yara olmuştuk. Oysa ne çok söz vermişdik yaralarımızı öperek iyileşdirecekdik.

Ama hayat işte yaralarımız sarıcaz diye söz verdiğimizde o yaraları açan olacağımızı bilemezdik.

12 yıl önce

"Anne bak çok güzel oldum dimi?" Berçem bunları söylerken kendi etrafında döndü. Havin hanım kızının bu sevincine bakarak gülümsedi. " Evet annecim çok güzel oldun".

Aslında Berçemin böyle mutlu olmasının tek sebebi vardı. Bügun babası onları çiftlik evine götürecekdi. Çok seviyordu çiftlik evini.

" Anne ne zaman gidicez?" Havin hanım oturduğu pufun üzerinden Berçeme dönerek" Baban gelsin gidicez güzel kızım."

Çok heyecanlanmışdı Berçem her zaman ki, gibi. Çoçuksu bir mutlulukdu onunkisi. Oysa hep böyle mutlu olub sonra dolabına saklanıb ağlardı.

Yine umut doluydu içi küçük Berçemin. Havin hanım içinden dualar okumaya başladı. " Allahım bu günü de kazasız belasız atlatalım". Kızının mutluluğunun kısa sürmesini istemiyordu Havin hanım.

Havin hanım Fehruz ağanın Berçeme olan bu tutumu hala çözmüş değildi. Diğer çoçuklarına daha şevkatli davranırken Berçeme hep sert davranıyordu.

Berçem 8 yaşına gelmişdi ama Fehruz ağa bir kere kucağına alıb sevmemiş başını okşamamışdı. Oysa hep gözlerinin içine bakardı Berçem.

Beni de sever, bana da sarılır diye beklerdi. Ama babası onu hep görmezden gelirdi. Sanki o hiç yokmuş, hiç olmamamış gibi.

Kaç kere konuşmuş Havin hanım. Ama aynı tas aynı hamamdı. Hiç değişmiyordu Fehruz ağa.

Havin hanımın gözleri bir anlık Berçemin yanağına takılı kaldı . Kırmızıydı küçük kızının yanağı. Dün gece Fehruz ağa tokat atmışdı. Sırf Berçem " Ben okuyub Elif abla gibi olucam". dediği için.

" Senin ne haddine okumak, git anandan ev işlerini öğren." demiş ve tokat atmışdı. Yüreği tekrar yandı o izi gördüğünde.

Bazen düşünüyordu Havin hanım ' neden böyle davranıyor' diye ama bir cevab bulamıyordu. Kendi doğurmasa derdi ki, ' kendi evladı olamadığı için böyle davranıyor'

Kızını kendi çekmiş kızarıklık olan yanağından kocaman öpmüşdü. Berçem kollarını annesinin boynuna dolamış o da annesini öpmüşdü.

İkisinin yüzünde de kocaman bir gülümseme vardı. En büyük şansıydı Berçemin annesi. Tam bu sırada kapı açıldı ve içeri Serhat girdi. O da gülümsedi.

Kız kardeşinin yanına gidib" Çok güzel olmuşsun baş belası." Berçem abisine nazlanarak " Teşekkür ederim abicim" demişdi.

Çoçuklarının bu hali hoşuna gidiyordu Havin hanımın. Çok tatlılardı. Serhat annesine dönüb " Sende harika görünüyorsun Sultanım." Havin hanım oğlunu öpmüş " Teşekkür ederim paşam." diyib saçlarını karıştırdı.

Kırmızı KardelenOnde histórias criam vida. Descubra agora