Teşekkür ederim

60 8 15
                                    

---------------
9 yıl sonra
----------------

Mina çoktandır gelmeyi düşündüğü yere gelmişti sonunda. Uzun zamandır buraya uğramamıştı ve bir anda kendisini kötü hissetmişti. O haberi aldığı an dünyası başına yıkılmıştı. Her şey bir film şeridi gibi aklından geçip gitmişti. Zaman durmuştu, tüm dış bağlantıları kopmuştu. O anları tekrardan hatırlayınca gözleri doldu ve ağlamaya başlamadan yapmak istediği şeyi yapmak için hareketlendi.

Büyük, etrafı beyaz mermerlerle kaplı ve çiçeklerle donatılmış alana doğru ilerledi ve soğuk mermere oturdu. Elindeki çiçekleri başucuna koydu ve ismin yazılı olduğu büyük taşı okşadı. Derin bir nefes alıp kendisine geldi ve sessiz ortamı kendi sesiyle donattı.

"Uzun zaman oldu... çok uzun zaman. Seni ziyaret etmediğim için umarım üzülmemişsindir çünkü gerçekten gelmek istedim yanına ama buralarda değildim. Hayatımı yönlendirmeye çalışıyordum, bir şekilde yaşamam gerekiyordu. Arkandan o kadar çok üzüldüm ki anlatamam sana, kelimelere dökemem yaşadığım acıyı. Yanımda o olmasaydı belki de çoktandır bazı geceler aklımı kurcalayan o olaya başvururdum. Ama yapamadım, yapamazdım onu tek başına bırakamazdım. Biliyor musun seni onunla tanıştırmayı çok istemiştim ama maalesef yapmadım. O da seninle tanışmayı çok istiyordu. Her zaman senin nasıl iyi bir baba olduğundan bahsettim ona, sıkılmadan dinledi hep."

Mina gözünden akan damlaları elinin tersiyle sildi ve konuşmasına devam etti.

"Seni çok özledim baba. Senin yanında olduğum günlerin değerini o zamanlar anlamıyordum ama sen gittikten sonra anlamaya başladım. Bana her zaman büyüdükçe gerçek hayatla yüzleşmeye başlayacağımı söylerdin, bende gene mi aynı şeyler diye çekip giderdim yanından. Ergendim işte bilmiyordum dediklerinin doğruluğunu. Yaşadıkça öğrendim bu hayatı, ne kadar zor olduğunu. Yanımda beni desteklecek birisi olmasaydı ne yapardım bilmiyorum gerçekten. Senin tek başına nasıl yaşadığını merak ediyorum, orada her şey yolunda mı? Umarım düzgünce dinlenebiliyorsundur. Buradayken kendini hırpalayıp durdun sürekli. Belki de Tanrı sen dinlen diye seni yanına almıştır? Kim bilir. Neyse çok konuştum her zamanki gibi. Artık gitmeliyim ama gitmeden önce seni çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Buradayken diyemediğim o kelimeleri şimdi dememin sana bir faydası var mı bilmiyorum ama seni çok sevdiğimi bil baba. Umarım sende beni çok seviyorsundur orada."

"Elbette o da seni çok seviyor. Sen onun biricik kızısın Mina. Babalar kız çocuklarını gizliden gizliye çok sever. Belki o da sana gösteremedi sevgisini ama içinden seni sevdiğine eminim güzelim."

Mina arkasında hissettiği vücutla ilk başta korktu ama beraberinde gelen sesle rahatlayarak kendisini vücudunu saran sıcak bedene yasladı. Chaeyoung'un elleri hızlıca Mina'nın belindeki yerini aldı ve kafasını omzunun üstüne yasladı.

Mina'yı evde bulamayınca nereye gidebileceğini düşünmüştü ve ilk aklına gelen yere gelmişti, tahminide doğru tutmuştu. Bugün ikilinin evlerine dönme günüydü ve Mina'da babasına veda etmek istemişti.

Dokuz yıl önceki olaydan sonra birbirlerine bir daha kötü bir şey yaşamayacaklarına dair söz vermişlerdi ve bu şehirde yaşadıkları tüm kötü olayları unutmak için farklı bir ülkeye taşınmaya karar vermişlerdi. Yeni evlerinde mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamlarına devam etmişlerdi. Ama bir gün Kore'den gelen telefonla Mina'nın hayatı karanlığa tekrardan sürüklenmişti. Chaeyoung sayesinde karanlığın onu çekmesine izin vermemişti ve ikiside birbirlerinden güç alarak o dönemi de atlatabilmeyi başarmışlardı.

"Artık kalkalım mı güzelim? Uçağımıza az bir zaman kaldı."

Mina kafasını sallayarak onayladı ve ikili oturdukları yerden kalktı. Mina babasına son kez veda ettikten sonra yürümeye başladılar. Buraya bir daha ne zaman geleceğinden emin değildi ama kalbi her zaman burada olacaktı.

"Evimize gitmeye heyecanlı mısın?"

Mina sessizce kafasını salladı.

"İyi misin bebeğim?"

Chaeyoung, Mina'nın onunla konuşmaması üzerine endişelenmişti.

"Evet hayatım, bir sorun yok. Sadece biliyorsun buraya gelince pek bir şey düşünemiyorum."

Chaeyoung destek olmak istermişçesine kenetli olan ellerini sıktı ve durdu.

"Biliyorum ama seninle o kadar çok gurur duyuyorum ki anlatamam. Yaşadığın şeyler kolay değildi ama sen bunun üstesinden gelmeyi başardın çok güzel bir şekilde. O kadar güçlü oldun ki her zaman, senin gücün bana da geçti. Birlikte çok şey yaşadık ama her zaman ayağa kalkmayı bildik değil mi? Artık geçmişi tamamen unutmamız lazım Mina. Artık sadece geleceğimize odaklanmalıyız, yapabiliriz bunu değil mi?"

"Her zaman yaptığımız gibi üstesinden geleceğiz."

Mina kelimelerini bitirdikten sonra Chaeyoung'un soğuktan buruşmuş dudaklarına atıldı. Birbirleriyle buluşunca sıcaklık her yere dağıldı ve öpüşme derinleşti. Mina'nın elleri ezbere bildiği yolu izleyerek Chaeyoung'un boynuna doğru ilerledi. Chaeyoung'ta aynı şekilde ellerini karşısındaki kızın beline konumlandırdı.

Sıcak ve tatlı öpüşmeleri son bulduğunda Mina nefeslenmek için alınlarını birbirine dayadı.

"Teşekkür ederim Chaeyoung, bunca zamandır benimle kaldığın için, beni bulduğun için ve benden pes etmediğin için."

"Asıl ben teşekkür ederim, beni o karanlıktan kurtardığın için."

"Seni çok seviyorum sevgilim."

"İnan... inan ben seni daha çok seviyorum."

-
-
-
-
-

Son


Buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Başka hikayelerde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın🫶🫶🫶

Gereksiz hüzün, melankoli | michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin