2.7

3.5K 567 432
                                    

"Yirmi dakika oldu."

Chan bu lafla göz devirip Minho'ya bir yumruk salladığında Minho bağırarak kaçmıştı. "Yirmi dakikadır yan yana oturup kavga etmediler."

"Abi, mal mısın amına koyayım ya?" diyerek ayağa kalktı Changbin. Dersi olduğu için ayaklanırken Chan da kendi dersinin yaklaştığını fark etmiş, yere bıraktığı çantasını almıştı.

İçine cüzdanını atarken "Ablalar," dedi Felix. "Gitmeden bi' öpüşsenize. Teyit lazım, Fransız olsun."

Bu sefer yumruk sallayan taraf Changbin olduğunda Felix "Ne ya?" diyerek ayakta olduğu için hızla geriye kaçmış, onun gibi ayakta duran Seungmin'in arkasına saklanmıştı.

"Yavaş," dedi Seungmin direkt, Changbin yumruğunu onun omuzuna indirip çantasını aldığında Jisung gördüğü görüntü ile istemsizce söylenerek şakağını kaşıdı.

"He? Ne dedin?" dedi yanındaki Minho ona bakarak, hâlâ şakağını kaşırken "Hiç, sana değil," diye mırıldandı Jisung ve kahvesini yudumladı. "Öyle kendi kendime konuşuyordum."

"Ezikom, sende sıyırma belirtileri görüyorum."

Onlar kendi aralarında atışırken "Bir kerecik ya," diyen Felix ile Chan göz devirmiş, "Bıktım amına koyayım senden," dedikten sonra parmaklarını Changbin'in ensesine sarıp kendine çekerek dudaklarına kapanmıştı.

Sevgilisinin dudaklarına sert bir öpücük bırakıp çekildiğinde "Oha!" diye bağırdı Felix, hâlâ her riske karşı Hyunjin'in arkasında duruyor, ellerini omuzlarına koymuş parmak uçlarında yükselmiş bir vaziyette seyrediyordu.

Changbin kendini tutamadan sırıttı ve geri geri adımladı. "Dersten sonra yazarım. Rahat dur."

"Bakarız," dedi Chan çantasını omuzuna atarken. Yumruğunu uzattığında Changbin ile ikisi yumruk tokuşturmuşlar ardından koşar adımlarla merdivenlere yönelmişti Changbin.

Chan da arkasından kendi fakültesine gitmek için çıkarken Felix saklandığı yerden çıkmıştı. Tabletini kolunun altından çıkardı. "Ablalar, bana da müsaade. Ben de ders çalışmaya kaçar. Ağlayacağım, neden hemşirelik seçtim ki?"

Ona baktı Hyunjin. "Yardım edeyim sana."

"Yok, sağ ol. Gidiyore ben, ağlayacağım."

Jeongin'in kafaya patlatıp ortamdan kaçmış, onun ardından Hyunjin de ders çalışmak için gitmişti. Minho çantasını topladı. "O zaman eve kaçıyorum, sen de benimle geliyorsun. Uyuyacağız."

Jeongin esnedi. "Sabaha kadar oyun girmek isteyen sendin."

Onlara baktı Jisung. "Evimde uslu durun."

"Yav he." diyen Minho da onun kafasına patlatmış, belinden tuttuğu sevgilisini sürükleyerek çıkarmıştı. Masada yalnız kalan Jisung iç çekerek gözlüklerini çıkarmış, gözlerini ovuşturmuştu ki saniyeler sonra önüne bir kahve bırakıldı.

Anında bakışları Seungmin'e giderken neden ortadan kaybolduğunu anlamıştı. "Teşekkür ederim," dediğinde yanına oturdu Seungmin, göz kırptı. "Rica ederim, Minho'nun senin kahveni bitirdiğini gördüğümden beri aklımdaydı."

Duvar dibinde üçlü bir masada oturuyordı, sandalye çekerler de birkaçı ayakta kalmıştı. Jisung güldü. "O kalabalıkta bunu mu fark ettin?"

Hiç onu izliyor gibi durmuyordu, bu yüzden şaşırmıştı. Onun yanına kuruldu Seungmin ve kendisi için aldığı kahvesini yudumlayarak kafa salladı.

Jisung önüne dönüp keyifle kahvesinden yudumlamış, gözlüğünü kabına koyup kaldırmıştı. Ona döndü Seungmin fark ettiği şeyle.

"Felix ile beni görünce rahatsız mı oldun?"

yes, and? binchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin