10.Bölüm: Psikolog

62 13 6
                                    


Jisung, Changbin'i kapının dışında bırakıp içeri girerken bakışları doktor masasındaki adamla kesişti. Beklediğinden genç duran bu adamı nasıl kandıracağını bilmiyordu. Belki sadece zihnindekileri söylemeliydi, bunun sonucunda adam deli olduğuna karar verir ve hastaneye yatırırdı.

Bu düşünceler zihninde mantıklı gelmeye başladığında adam ayaklandı. "Hoşgeldiniz, Han Jisung Bey. Buyurun oturun lütfen." Eliyle önündeki koltuğu işaret eden adamın dediğini yapıp koltuğa yerleşti.

Gerginlikten dili damağı kurumuştu. "Su alabilir miyim?" Doktor başını sallayıp masasının yanında duran sehpadan bir bardak doldurdu ve Jisung'a uzattı.

Jisung suyunu içerken adam ellerini kavuşturmuş, "Çoklu kişilik bozukluğunuz olduğunu belirtmişsiniz, lakin kayıtlarınızda öyle bir bilgi bulunmuyor." demişti. Jisung boğazına kaçan suyla öksürüp gözlerini doktordan kaçırdı. Bu ihtimali daha önce düşünmeyen kafasından nefret ediyordu, bir de kendine zeki derdi.

"Bu tanıya nereden vardığınızı öğrenebilir miyim?"

"Bir psikologla görüştüğümde bana bundan şüphelendiğini söyledi. Sanırım tanı koyma süreci uzun sürüyormuş, bu nedenle kayıtlara geçmemiş olabilir." Jisung, doktor annesinin kitaplarını okumayı severdi, hastalıklar hakkında bir şeyler bildiğinden bu konuda yalan söylemeyi seçmişti. Altını dolduramayacağı bir yalanı söyleme riskini almazdı.

"Öyleyse ben de dinleyeyim sizi." Adamın yüzünde güvenilir olmayan bir gülümseme belirdi. Jisung kaşlarını çatmış ona bakarken içinin ürperdiğini hissetmişti. Bu adam bir şeyleri biliyordu, Jisung'un içine öyle bir his düşmüştü.

"Siz kimsiniz?" Psikolog onun konuşmayacağını anlayıp soru yönelterek konuşturma kararı aldı.

"Jisung'um."

"Peki Jisung, kişiliğini nasıl tanımlarsın?" diye sordu bu sefer.

"Ailesine bağlı, zeki, mükemmelleyetçi." aklına ilk gelenleri söyledi.

"Ailene bağlı bir insan mısın?" Psikoloğun takıldığı tek nokta bu olmuştu. Bu çocuğun bir ailesi yoktu.

"Evet." Jisung bu evrende ailesinin olmadığını bilse de bu özelliğini karşı tarafa söylemişti. Gerçeklikten uzak bir kişiliği olduğuna inanması gerekiyordu.

"Peki aileni bana tanıtır mısın? Nasıl insanlar, kaç kardeşin var?"

"2 kardeşiz, bir ablam var. Annem, ben ablam ve babam beraber yaşıyoruz. Yani yaşıyorduk, ben artık arkadaşım Hyunjin ile kalıyorum." Jisung doktorun onun yalanına inanmaya başladığını fark ederek konuşmaya devam etti.

"Babam çok zengindir, başarılı bir iş adamı, fazlasıyla otoriter ve mükemmelleyitçi birisi. Bu huyumu babamdan almışım, annem de sizin meslektaşınız. Kendisi başarılı bir doktordur, bana karşı hep güler yüzlü olmuştur ama annem sinsidir. İnsanın kanına kendini ilmek ilmek işler, sen onu fark edemeden zehirlenmiş bir şekilde ipleri onun eline bırakırsın. Babamı da kendine böyle aşık etmiş, hasta yatağındaki karısından boşattırıp kendiyle evlendirmiş." Jisung karşısında ifadesiz durmaya çalışan adama bir bakış attı, bu aile sırrını anlattığı sayılı kişilerden biriydi. Bunun için kendini şanslı görebilirdi.

"Bir de ablam Jane var. Kendisi benim üvey ablam olur, annemle babam evlendiğinde daha 3 yaşında olduğundan bu duruma karşı çıkamamış ve annemi annesi kabul etmiş. Tanısanız kendisi çok iyi niyetli birisidir ve fazlasıyla zekidir. O da annem gibi doktor olmak istediğinden tıp okuyor yani 3 ay öncesine kadar okuyordu en azından. Toksik bir ilişki yüzünden şu an tüm dengeleri şaştı, sadece içip eğleniyor geceleri de yanıma gelip ağlıyor. Şimdi ben yanında yokum, onun hakkında endişeleniyorum." Jisung gözleri dolarken ablasını düşünmeye devam etti. Minho yüzünden ablasının yaşadığı şeyleri düşündükçe sinir seviyesi yükseliyordu.

Bu konuşmanın üstüne doktor birkaç soru daha sormuş, Jisung da tüm soruları profesyonel yalancı gibi cevaplamıştı. Seansın bitiminde içeriye Changbin girmiş doktorla bir 15 dakika konuşup Jisung'un yanına dönmüştü.

Doktorun söylediğine göre bu çocukta çoklu kişilik bozukluğu olma ihtimali yüksekti ama bu kadar erken tanı konulamazdı, belirtileri diğer psikolojik rahatsızlıklarla benzer olduğundan tanı koyulamıyordu. 1 ay gelişimini takip edip yine gelmelerini istemişti. Changbin de ona teşekkür etmiş, 1 ay sonra kesinlikle geleceklerini söylemişti.

"Ne yiyelim?" diye sordu, Jisung'un omzuna elini atarken. Jisung ona soru soran çocuğa gülümsemiş "Sen ne istersen." demişti.

"O zaman, yol üstünden tteokbokki alıp Hyunjin'e gidelim." Jisung ona başıyla onay verdi, omzundaki kolun baskısını hissetmek iyi gelmişti. Bu adam güvenilirdi, kendisine ona yakın hissediyordu. Hyunjin içinde aynı şeyleri düşünüyordu. Bu 2 kişi, bu evrenin Jisung'unun şansı olmuştu, belki ailesi yoktu ama Hyunjin ve Changbin ona yetmiş gibi duruyordu.

❄️

Minho karşısındaki çocuğu baştan aşağı süzüp üzerine doğru bir adım attı. "Sen Jisung'u bıçakladığına emin misin?" Karşısında korkudan titreyen çocuk kafasıyla onay verdi.

"Minho, gerçekten bilerek yapmadım. O an kavga ederken kendimi korumak için bıçağı çıkarmıştım. Ona saplamak istemiyordum, çok kan görünce de korkup kaçtım zaten. Sadece sana anlattım bunu da." Korkudan bazı kelimeleri yutarak konuşmuştu, bakışları Minho'nun gözleri hariç her yeri gezerken Minho bu çocuğun doğru konuştuğunu fark etmişti.

"Lan o zaman bu çocuk nasıl ayaklandı? Amına koyayım, yoksa..." cümlesini dışarıdan devam ettirememişti, dili varmıyordu. Ne düşünürse düşünürsün sonucunda mantıklı bir noktaya gelemiyordu.

"Abi inan bilmiyorum, lütfen bırak gideyim. Geçen gün dövdün beni zaten, her yerim ağrıyor." Minho yüzü şişmiş ve yer yer morarmış çocuğun suratına bir bakış atıp kafasıyla çıkışı gösterdi. Ondan öğreneceğini öğrenmişti. Şimdi kendi başına düşünmesi gerekiyordu.

Önündeki sandalyeye çöküp bacaklarını açarak oturup kafasını arkaya yatırmış yüksek sesle bağırmıştı. Boş depoda sesi yankılandı. Zihninde yaşadığı şeyler listelenerek gözünde belirirken aradan bir cümle ışıl ışıl parlıyordu. Minho'nun kaşları çatıldı.

"Başka bir evrenden gelecek hali yok ya!"

Doğru başka bir evrenden gelecek hali yoktu, var mıydı? Minho bu tarz konularda araştırma yapmayı severdi, paralel evrenlerin varlığını reddetmezdi ama paralel evrenler arasında seyahat etmek... Buna başka bir zamanda olsa götüyle güler, çok fazla Carvel izleme diye konuyu kapatırdı.

Ama Jisung'un yaralı olmaması, Felix'i gördüğünde ona sarılması, kendisine Minho hyung diye hitap etmesi, Chan'ı tanımaması, değişen hal ve hareketleri, geçen gün ona Jisung'un öldüğünü ima ettiğinde verdiği tepki...

"Siktir!" diyip doğruldu Minho. Bu adam kesinlikle Jisung değildi, nereden geldiğini bilmiyordu ama bu evrene ait olmadığına emin olmuştu.

👥

Bu bölüm kısa oldu biraz. Öptüm 😽

AnotherOnde histórias criam vida. Descubra agora