Teşebbüs

72 32 51
                                    

Şu hayatta hiçbir zaman anlaşılmak gibi bir gayem olmadı. Anlattım, anlamadılar ama merak etmeyin bu masalın sonu mutlu bitiyor.

Gözlerim titreyerek açıldığında hareket edemedim. Güçsüz elimle etrafta telefonumu aradım. Hemşirenin berrak sesi kulaklarımı doldurdu.

"Kendinizi rahat bırakın. Şu an ambulanstayız. Ben hemşireyim. Bir intihar girişiminde bulundunuz. Nasıl yaptığınızı hatırlıyor musunuz?"

Cevap vermeden yan dönüp bacaklarımı kendime çektim. İki büklüm oturdum.

"Uzanın lütfen. Ambulans sarsılırsa düşebilirsiniz."

İnat etmeden dediğini yaptım. Tabi ki nasıl yaptığımı hatırlıyordum ama tek kelime etmek istemedim. Telefonum titreşince ekranı açtım. En yakın arkadaşım Zişan'dan tonla sitem dolu mesaj vardı.

"Ambulanstayım." yazıp ekranı kapattım. Neler yazdığını tahmin edebiliyordum ama okumadım bile.

Ambulanstaki hemşirelerle birlikte sarı alana girdik. İlk teşebbüsümde benimle ilgilenen nöbetçi doktora yine denk gelmiştim. Ambulans görevlileri doktorla konuşurken utançla yerimde kıpırdandım. Başarısızlığımın utancıydı aslında bu. Sürekli şımarık bir kız çocuğu gibi doktorları uğraştırmaktan başka bir şey yapmıyordum. İki adım uzağımda annem sessizce gözyaşları döküyordu.

"Anne ağlamasana." diye mırıldandım.

Etrafımdaki sesleri zaten uğultulu duyuyordum. Bu sefer bir öncekinden farklıydı. Ölmek üzere olduğumu hissedip gülümsüyordum. Ne olduğunu anlamadan kendimi kırmızı alanda buldum. Yanımda annem yoktu. Ambulanstaki görevliler de çoktan gitmişti. Farklı bir doktor uzunca bir boruyu sedyeme koyunca huysuzca yerimde kıpırdandım. "Midemi mi yıkayacaksınız?"

Başını salladı. Midem yıkanırken üzerime kustum. Kıyafetim kirlenmişti bir de çok acı çektiğimi hatırlıyorum. Doktor yanımdan uzaklaşırken sedyede peçete bulup burnuma götürdüm. Kan geliyordu. Umursamadan elimi telefonuma götürdüm. Dershaneden arkadaşım Emir'e mesaj attım.

"Tekrar intihara teşebbüs ettim, olmadı. Kırmızı alandayım."

O da Zişan gibi bana bir sürü sitem dolu mesajlar yazmaya başlayınca ekranı kapattım. Sonra sanırım uykuya daldım. Tatlı bir uykuydu. Uyandığımda makine seslerinden ve göğsüme bağlanan bir ton kablodan yoğun bakımda olduğumu anladım.

Kendimdeydim. Bir önceki denememdeki gibi komaya girmemiştim. Belki de girmiştim. Şimdi bunları düşünmek istemiyordum.

Hemşire başucumda üç damaryolumun birinden kan alıyordu. "Sigara içmek istiyorum." diye fısıldadım güçsüzce. Başını iki yana salladı. "Yoğun bakımda imkansız malesef."

Üçüncü günün sonuna doğru temiz giyimli bir hanımefendi odamın ortasına kadar gelip benimle konuşmaya çalıştı.

"Sena hanım intihar girişiminde bulundunuz. Nasıl oldu, hatırlıyor musunuz?"

Başımı salladım.

"18 seroquel aldım. Kalanı misol ve abizoldü. Toplam 43 tane."

Bu sefer o başını salladı.

"Psikiyatri servisinde yatışınız olabilir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?"

Yüzümü buruşturdum. "Bakırköy'e gitmek istemiyorum."

"Merak etmeyin. Bizim hastanemizde yatacaksınız. "

Daha fazla itiraz etmedim. Birkaç gün sürer hiçbir şey değişmez ve ben çıkınca tekrar intihar edebilirim diye düşünüyordum. Sedyeyle psikiyatri servisinin kapısına kadar götürüldüm. Girişte boş bir odaya alındım. Tamamen çırılçıplak kalana kadar soyunmamı istediler. Kusmuklu üstümü çıkarırken hiç istemiyor gibi değildim. Hemşire arkamı dönmemi isteyince gülerek döndüm. "Kalçamdaki dövme nasıl?"
Hemşire de güvenlik de güldü. "Güzel." dedi sadece.

Biraz sonra ortak alana girerken hemşire hastane kurallarını anlatıyordu. Dinlemiyordum, bir ara sözünü kestim. "Sigara ne zaman içebilirim?"

"Saat başı."

Hevesle sordum. "Saat kaç?"

"On yedi, kırk beş."

Usulca gidip en köşedeki koltuğa oturdum. Akli dengesi yerinde olmadığı buradan bakınca belli olan birkaç kişi vardı etrafımda. Yanımdan biri kalkınca birkaç adım uzakta kolları sargılı duran kısa saçlarıyla erkek çocuğuna benzeyen kıza gözlerimi çağırırcasına diktim. Tek o aklı yerinde duruyordu.

Yanıma oturup sağ elini bana uzattı.
"Maria ben."

Zorlukla gülümsedim.
"Alya. Kaç yaşındasın?"

"18, sen?"

Soluk bir heyecanla tamamen ona döndüm.
"Aa ben de."

Bir ara yanımdan gidip bana terlik getirdi.
"Neden geldin?"

"İntihar, sen?"

"Aynı." diye mırıldanarak yarısı görünen kollarını açıp sargılarını gösterdi.

"Ben ilaçla." dedim.

Sonra peltek konuşan kilolu büyükçe birisi geldi. "Neden intihar ettin?" diyerek yanımıza sokuldu.

Maria'ya çevirdim tekrar gözlerimi. İncilerim ben durduramadan dökülüyordu. Maria elimi tuttu. "Sonra anlatırsın." diyerek beni rahatlattı.

"Sigara içmek istiyorum." dedim alakasız yerde.

"Bende var. Normalde paylaşmak yasak ama sen al." diyerek gülümsedi, paketini uzattı. İçinden bir dal aldım.

Tam o sırada hemşire bankosundan bir ses yükseldi. "Hanımlar sigara saati!"

Koca serviste tek ikimiz çakmak için hemşire bankosuna yaklaştık. Sigara içerken ona neden intihar ettiğimi anlattım. Tam sekiz ay öncesine dönüp tüm hayatımı döktüm. Şimdi size de dökmeliyim.

Servis 5Where stories live. Discover now