(10) Kılıçlar çekilsin

82 8 5
                                    

Merhabalar ben geldim yıldıza basmayı unutmayın .

Keyifli okumalar..






Geceyi ne zamandan beri bana ait hissediyordum da bu kadar öfke duyuyordum ? Beynimde dönen bu soru beni çok geriyordu. O benim misafirimdi bu bile öfke dolmam için yeterli bir sebepti ve kesinlikle ilgi falan duymamdan dolayı değildi. Bir söz vermiştim ve bu sözü tutamazsam bu benim özgüvenimi sarsardı.

Benden birşey almaya cüret eden herkes bende bir karşılığını bulurdu. Yoksa beni şimdiye kadar kimler yok ederdi .Yer altı Dünyasının üyelerine masada toplanmak için haber gönderdim gece yarısı toplanacaktık. Acil bir durum olmadığı sürece toplantı gerçekleşmez kimse tehlikeye atılmadı. Fakat ben çağırdığım için hepsi kabul etmiş benden bu acil durumun ne olduğunu öğrenmek için sabırsızlandıklarına emindim.

Toplantının yapılacağı yeri özenle seçmiştim ama bugün öldüreceğim kişileri özellikle öldürmeyecektim . İlyas itinin güvendiği birileri vardı yoksa bana yaptığının alenen savaş olduğunu bilmeyecek kadar aptal değil. Birilerinin sözüyle bana yanlış yapması evet büyük bir aptallıktı.

Masanın kuralları vardı ihanet etmeyen masa üyesini öldürmezsin ama süründürebilirsin. Şimdiye kadar ufak tefek yoluna taş koymuştum İlyas 'ın fakat o da karşılığını vermişti fakat rotam değişiyordu. Benim asıl uğraşmam gereken kişi İlyası yöneten kişiydi.

Yani gemilerini patlatmak onun için büyük bir ceza olsa da benim için küçücük bir bedel ödetmeydi. İlyasa hayatı boyunca unutmayacağı bir ders verecektim ama diğer düşmanımla tanışıp ona da hakettiği bir hediye vermeliydim.

Ben bu durumdan çok sıkılmıştım artık ve buna son vermem gerekiyordu. Şimdiye kadar düşmanım eksik olmamıştı ki ben alışıktım onlarla istedikleri gibi de oynardım ama kural ihlali yaparak oyun dışına çıkmış ve yanımda ki kadınla beni vurmaya çalışmışlardı.

Eve geçip kısa bir duşun ardından Siyah takımımı giyindim. Gür saçlarımı kurutup arkaya doğru yatırdım. Saatlerimin bulunduğu çekmeceden de gözüme ilişen gümüş renkli servet değerindeki saatimi de bileğime geçirdim. En büyük otellerimden biri olan BLACK otelde yapacağımız görüşme için yola çıktım.

Arada bir kalbim sıkışıyor birileri kalbimi sıkıyor gibi nefes almakta zorlanıyordum ama fazla kafama takmadım. Benim gibi işkenceler görmüş böyle bir dünyada büyümüş biri olarak kalp sıkışması pekte önem taşımıyordu.

Otele yaklaşırken telefonum çaldı arayan numara kayıtlı değildi kayıtlı olmayan numaralara cevap vermek huyum değildi ama o Piç ararsa diye açtım.

"Masayı toplamışsın ne düşünüyorsun tahmin etmek kolay değil ama beni hafife alman hoşuma gitmedi o yüzden oyunda biraz değişiklik yapacağız kızı sana vereceğim adresini göndereceğim gittiğin yerde araman gerekecek herşeye kolayca erişemezsin "

"Noldu tutuşmuş gibi bir haller var sende yoksa Korktun mu itboğan" ona kurt boğan demek bile bir saygı göstergesiydi sonuçta ve masanın toplandığını bildiğine göre hain vardı masada ve onun arkasında ki adam masamda demekti.

"Korkmak demeyelim de sonradan pişman olacağın olaylara engel oluyorum diyelim değerimi bil böyle düşman dost başına şimdi ya kızı kurtar ya toplantıyı yap"diyip kahkaha attı pezevenk beni böyle engellemeye çalışması daha da kamçıladı nefretimi

"Ben pişmanlık duymam, babasının ölümünden bile pişmanlık duymayan bir adama bunu söylemek ne kadar ironi " katılaşmış kalbimde pişmanlık son sırada bile yer almaz.

AVUKAT HATUNWhere stories live. Discover now