my next door neighbor in edinburgh.

96 24 57
                                    

**Bu kitap, ilk kitaba göre daha karanlık ve daha kasvetli bir havaya sahip..

Ev, eve gelmeme izin ver
Seninle olduğum her yer evim
Ah, ev, eve gelmeme izin ver
Seninle olduğum her yer evim..

Ev, eve gelmeme izin verSeninle olduğum her yer evimAh, ev, eve gelmeme izin verSeninle olduğum her yer evim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İKİ YIL SONRA// EDINBURGH.

"Birer bira içtikten sonra bu konuyu tartışabiliriz," Jasper atkısından sonunda çıkardığı ağzıyla havaya sıcak nefesini üfledi. Bölgeye özgü karanlık ve soğuk hava her zamanki gibi üzerimize bindiği için ne atkılarımızdan ne de yerleri süpüren kabanlarımızdan kurtulamamıştık. "Sizin bu evrenler arası kafa bulandıran bir takım teoriler konuşmanız ancak alkollüyken çekilebilir bir hal alıyor."

"Senin, bu akşam biraz ot içtim ve bir kadınla yattım, hikayelerinden daha az kafa açıcı olduğuna eminim." Octavia üzerinde oturduğu taş köprüden bir çırpıda indi ve beyaz çoraplarının su birikintileri içinde kirlenmesine aldırmadan yürümeye başladı.

İtalya'yı terk edeli tam tamına iki sene olmuştu. Daha dün gibi hatırladığım güneş ışıkları hala omzumdaki çillerin sebebiyken, tam da iki sene önce bugün bir anda o şehiri, insanları, ailemi terk edişimi yavaş yavaş unutmaya başlıyordum.

Körü körüne teslim olduğum bu ani değişim hayatımı bir anda alt üst etmişti fakat gidişatın daha az kalp kırıcı olduğunu söyleyebilirdim.

Evet, her sabah tatlı atışmalarıyla beni uyandıran babalarım, aptal suratıyla dahi beni sinir etmeyi başaran Theo yoktu ancak kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmiş bir Flavia vardı. Ve artık ayakları çıplak bir şekilde, güneşin ısıttığı çimenlere basamıyordu.

Aslında onun evinden hışımla ve gözyaşları içinde çıktığım o gün her şeyin benim için değişmeye başladığını anlamıştım. İtalya artık benim ikinci evim değildi, babalarımın yaşadığı eve dönmeye cesaret bulamamamın sebebi de kendimden on yaş büyük arkadaşlarına nasıl aşık olduğumu açıklayamayacağım içindi. Onlara, Jake'in altında yatarken nasıl zevkten gözlerimin döndüğünü ve kendimi sonu hüsranla bitecek bir aşka adadığımı anlatamazdım.

"Kitap dükkanın olduğu caddeden gidelim, olur mu? Edith birkaç kitap istedi, muhtemelen bunu birkaç gün önce istemişti tabii," Jasper düşünceli bir şekilde ellerini atkısına götürdü ve adımlarını köprünün hemen solunda kalan yola sürükledi.

Octavia bugün içtiği muhtemelen yirminci sigarasını dudaklarına götürdü, "Ne zamandır Edith ile ilgileniyorsun?"

"Partide beraber çimenlerin üzerinde uyuyakalıp ertesi gün olası bir bronşit ve zatüre ihtimaliyle süründüklerinden beri." Sonunda dilimin bağının çözüldüğünü hissettim. Soğuğa o kadar alışık değildim ki, dudaklarımı araladığım anda bile deli gibi üşüyordum.

Octavia kıkırdadı, saniyeler içerisinde ise sigara dumanıyla kaplı ciğeri bu kıkırdamayı dahi hoş görmeyip onun birkaç kere öksürmesine neden oldu.

"Çok konuşuyorsunuz! Edith'in ilgimi çektiği falan yok. Onunla bütün gün oturup kitap okuyacak değilim." Jasper sanki bize rehberlik ediyormuşçasına ilerlememiz gerektiği yerleri önceden parmağıyla işaret ediyordu.

Edinburgh tamamiyle kasvetli bir kasabaydı. Her an o yükselen süslü taşların arasından bir hayalet yükselecek ve yürünmesi zor taşların üzerinde beni kovalayacakmış gibi hissediyordum.

Doğrusu, Jake'in hayaleti zaten peşimdeydi.

O aklıma gelince istemeden duraksadım. Octavia ve Jasper çoktan kitap dükkanının olduğu sokağa girmişti fakat ne kadar istersem isteyeyim hareket edemiyor gibiydim. Zihnimde yıllar sonra beliren isim beni yerime çivilemekle kalmamış, zaten soğuk nedeniyle zar zor aldığım nefesimi bir anda kesmişti. Şimdi sadece yüzümü yalayıp geçen Piero rüzgarlarını hissediyordum. Önce beyaz elbisemden içeri doluyor, vücudumda oluşan yanıkları gıdıklıyor ve gözlerimi yumduğum an saçlarımın arasından zihnime doluyordu.

Piero yazını gerçekten unutmuş muydum?

"Gelmeyi düşünmüyor musun Elery? Kitapların birkaçı depoda olduğu için işimiz uzun sürecek, en azından gir ve biraz ısın." Sıcak rüzgarları kesen Jasper'ın sesi, dükkan kapısından sarkıttığı bedeninden tüm sokağa yayıldı.

Gözlerime dolan yaşları önemsemeden yeniden yürüyebilecek cesareti topladım ve hiç beklemeden adımlarımı üzerinde "Edinburgh Kitap Dükkanı" yazan yere doğru sürükledim.

Daha girer girmez yeni demlenen kahve kokusu beni esiri altına almıştı. "Kahveniz var değil mi?" gözyaşlarımı görmemeleri adına koluma silerken sordum.

Kitaplığın önünde dikilen iri yapılı, gülüşü çarpık ama samimi adam, burnunun üstünde yamuk bir şekilde duran gözlükleriyle beni süzdü. Ardından başını onaylar bir şekilde salladı ve kırmızı perdeyle dükkandan ayırdıkları mutfağa adımladı.

Octavia yine sigara yakmıştı. "Gerçekten anlamıyorum, Edith hemen birkaç bina ötede yaşıyor ve kitaplarını sana aldırıyor. Açıkça seninle flörtleşme derdinde Jasper."

"Jasper da bu isteğe olumlu bir yanıt verdiğine göre, flörtleşme derdinden de öteye geçiyor bu durum. Açıkça flörtleşiyorlar." dedim, raflara göz atarken. "Yoksa kimse Jasper gibi bir adamı kitap dükkanına sokamazdı."

Jasper sinirle ayağını yere vurdu, "Nasıl bir adammışım? Ben de canım sıkılınca kitap okuyorum Elery! Hatta," raflardan birine uzanıp parmaklarıyla git gel yaptı ve rastgele ilgisini çeken bir kitabı çekerek havaya kaldırdı. "Bunu alacağım ve Edith ile planladığımız piknik buluşmasında okuyacağım."

Nefesim yeniden kesilmişti.
Birinin eliyle dahi birleştiremeyeceği zayıflıktaki bacaklarım şimdi titreyerek birbirlerine çarpıyor, az önce soğuktan mosmor olan gövdem sıcak bir alevle ayak parmaklarımdan el parmaklarıma kadar yanıyordu. Bayılmak üzereydim, kitabın üzerinde gittikçe belirginleşen harfler adeta dudaklarımdan içeri girip nefes boruma tıkanıyordu.

Doğru görüp görmediğimi anlamak adına gözlerimi birkaç kere kırpıştırdıysam da her şey hiç olamayacağı kadar gerçek ve canlıydı.

Bembeyaz bir kumaşla kaplı kitabın üzerinde "İtlaya'daki kapı komşum." ve hemen altında, rüyalarımın şeytanı, kabuslarımın kahramanının adı yazıyordu.

Jake. Jake Gyllenhaal.

𝗆𝗒 𝗇𝖾𝗑𝗍 𝖽𝗈𝗈𝗋 𝗇𝖾𝗂𝗀𝗁𝖻𝗈𝗋 𝗂𝗇 𝖾𝖽𝗂𝗇𝖻𝗎𝗋𝗀𝗁. // gyllenhaal. Where stories live. Discover now