is it just me?

85 23 48
                                    



Yalnız oturuyorum, parmaklarım kanepeyi parçalıyor
Seni özlediğim gerçeğinden uzaklaşmaya çalışıyorum

Biliyorum zalimce
Ama umarım sen de işkence çekiyorsundur

Suskun, içimden çığlık atıyorum

Suskun, içimden çığlık atıyorum

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

❆ ❆ ❆ ❆ ❆ ❆

"O,"

"O, burada mı?"

Avena'da en az benim kadar şaşkınlığını gizleyememişti çünkü bu gerçekleşen şeyin tesadüf olması neredeyse imkansız gibi gözüküyordu. Piero defteri kapanmış, herkes kendi yoluna doğru ayrılmıştı fakat bu koşuşturmanın içinde, Gyllenhaal ailesinin Edinburgh'te ikamet ettiği gerçeğini hafızamdan tamamiyle silmek gibi bir hata yapmıştım.

"Burada yaşadığını bilmiyor muydun?" Avena'ın gülümsemesi tüm samimiyetsizliğiyle yeniden belirdi. Açıkça, benim takıntılı biri olduğumu düşünüyordu. "Sanırım henüz karşılaşmadınız, elbette iki sene de bu karşılaşmanın olmaması çok normal. Jake İtalya'dan dün döndü."

Ellerimi hızla çekip, onun ince ve yaşını belli eden ellerinin bir süreliğine havada sallanmasına neden oldum. Zihnim Piero'nun altın sarısı anıları arasında onun nasıl da gümüşi bir tehlikeyle parladığını hatırladığım zamana geri dönmüştü. Acılarımın bir anda ana sebebi haline gelmişti evet fakat Jake'in benim aşkımdan bu denli kaçışını, Avena'ın varlığına bağlayamazdım.

O beni sevmek istememişti.

"Hayır, karşılaşmış olsaydık eminim burada yaşamazdım."

Kızıyla beraber geriye doğru birkaç adım attı, aramızdaki mesafe gittikçe artıyordu. "O zaman karşılaşmamanız en iyisi, Flavia. Zaten Jake birkaç hafta sonra yeniden İtalya'ya dönecek. Eminim o zamana dek, kendini dizginlemeye özen gösterirsin."

❆ ❆ ❆ ❆ ❆ ❆

"Duydun değil mi?" Salonun içerisinde muhtemelen yüzüncü olan voltalarımdan birini daha attım ve durmadan hemen önce Jasper'ın beni rahatlıkla duyabileceği bir mesafede olduğuna emin oldum. "Ondan uzak durmam gerekiyormuş! Dışarıdan aptala veya canını bile isteye yakacak birine benziyorum sanırım."

"Bunu gerçekten bana soruyorsan, evet benziyorsun." Jasper, beyaz tabağa avucunda kalan son tost parçalarını sirkelerken mutfaktan salona adımladı, "Adam zaten birkaç hafta sonra buradan gidecekmiş, sen de yıllık izindesin. Ondan uzak kalabilmek için o bir haftanı civar kasabaları gezerek değerlendirebilirsin, Elery." dedi, sonunda tabağı diğerlerinin yığın olduğu ahşap masanın üzerine bırakırken. "Tabii kendine acı çektirmek istemiyorsan."

Kaşlarımı çattım. "Elbette istemiyorum." Sesim fısıltı halinde çıktı. Kendimi kandırdığım gerçeğini göz ardı etmekten başka çarem yoktu. "Yine de eski karısı 'ondan uzak dur' dedi diye yaşadığım yeri terk edecek değilim. Buraya onun için gelmedim, kendime yeni bir hayat kurmak için geldim ve bir aylık yaz kaçamağımın bu düzeni bozmasına izin vermeyeceğim."

Jasper kollarını bağlamıştı - bu düşündüğü anlamına gelen birkaç andan biriydi- Omzunu mutfakla salonu ayıran kirişe yasladı, dudağında kalan yemek kırıntılarını yaladı ve gülümsedi. Benimle alay ediyordu. Aynı Theo'nun yapacağı gibi.

Theo'yu en son ne zaman aramıştım?

"Çıkacağım," siyah geceliğimin fazlasıyla açılan yakasını düzelttim, ayaklarıma ev terliklerimi geçirdim ve bana alayla gülümseyen çocuğu arkamda bırakarak merdivenlere ilerledim. "Kendime yeni bir ev bakacağım, biraz gezeceğim, yeni bir kitap alacağım ve aynı kitap kadar yeni hayatımın tadını çıkaracağım."

"Burada istediğin kadar kalabilirsin! Böylece seni o adamdan uzak tutabilirim, Elery."

Gözyaşlarımla odama girmeden önce son duyduğum buydu.

❆ ❆ ❆ ❆ ❆ ❆

Neredeyse eski evimin üç katı büyüklüğündeki bahçe tamamiyle gözümün önündeydi. Bahçenin girişinde büyüyen iki büyük ağacın uzun yeşil dalları, yağmur damlalarıyla bezeli çiçeklerin arasında dar şerit şeklindeki patikanın üzerine düşüyordu. Uzakta, sadece kendini ve çevresindeki ufak şeyleri aydınlatan fener ışığının altında iki kuş dansa çıkmıştı; kahverengi tül misali kuyruğu olan havada süzülüp kendisine yaklaşan diğerinden kaçarak paslı fenerin üzerine kondu.

"Sanırım evi beğendiniz, Bayan Amante." Emlakçı olması gerekenden fazla uzun süren bu ev gezme olayından sıkılmış gibi arkamda dururken, yarım ağız söylendi.

Bir an için yeniden bahçeye dönmeyi ve kuşlarla birlikte kışın en güzel dansına çıkmayı düşlediysemde, sadece kafamı cama biraz daha yasladım ve asıl manzarayı görebilmek adına gözlerimi olabildiğince açtım.

İşte orada duruyordu. Camı esir alan damlalara rağmen, gözlerinde gezinen sinsi ve korkunç adamları görebiliyordum. Yüzü tüm kutsal kitaplardaki yasaklı günahlar gibiydi. Asla yapmamam, özenmemem gereken. Çene hatları bir mermer ustasının ellerinden çıkmışçasına keskindi. Yağmura meydan okuyan kafasını, mavi gömleğinin sırılsıklam bir şekilde vücuduna yapışmasını önemsemeden de kollarını gökyüzüne doğru kaldırmıştı.

"Evet," dedim sonunda. "Evet burayı hemen şu an tutuyorum."

"Bu kadar aceleniz olduğunu bilmiyordum. Eşyaları olmayan bir evde ne yapacaksınız? En azından sizin için bir nakliye-"

Adamın gittikçe iğneleşen ve kulaklarımı tırmalayan sesini böldüm. "Hiçbir şeye ihtiyacım yok, Bay Folcas. Bu gece, ihtiyacım olan her şeye sahibim."

Adam, muhtemel bir deliyle karşı karşıya kaldığını anladığı an sivri uçlu ayakkabılarını gerisin geri çevirdi, odanın içinde tek başına duran masanın üzerine girer girmez koyduğum kaporayı sessizce aldı ve sessizliğimi bölmemeye çalışarak kendini Edinburgh'ün şiddetli yağmurunun ellerine bıraktı.

Artık yalnızdık.

O ve ben.

Yeniden.

Hışırtılı ağaçlar bedeninin üzerine gölgelerini düşürüyorlardı, hareketsiz ve zemine çivilenmişti. Gözlerinde gördüğüm ışıldama ise dalgalardan daha hırçın bir kuvvetle çarpan, ilk karşılaşmamızdaki o kısacık andaki gibiydi. Arkasına dek dolanan rüzgar sırtında durup, saçlarını gökyüzüne havalandırdı. Kendime ona varlığımı hissettirmeyeceğim, karşısına çıkmayacağıma dair bir söz verdim. Sadece rüzgarların ve benim aramızda bir sır olarak kalacaktı.

O şehire gidene dek burada olacaktım, döndüğünde yine yan komşusuyla tanışamadan taşındığını öğrenecek, o umursamaz tavrıyla omzunu silkecek ve bensiz kurduğu yaşantısına devam edecekti.

Fakat o gidene dek, varlığına muhtaç olan bedenimin iki senedir çektiği acıyı sonlandıracaktım.

Ai ajuns la finalul capitolelor publicate.

⏰ Ultima actualizare: Feb 18 ⏰

Adaugă această povestire la Biblioteca ta pentru a primi notificări despre capitolele noi!

𝗆𝗒 𝗇𝖾𝗑𝗍 𝖽𝗈𝗈𝗋 𝗇𝖾𝗂𝗀𝗁𝖻𝗈𝗋 𝗂𝗇 𝖾𝖽𝗂𝗇𝖻𝗎𝗋𝗀𝗁. // gyllenhaal. Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum