4

52 8 2
                                    

"Miya, lütfen şu koca kıçını önümden çek." Bu flört değildi.

"Aşırı sap değil misin ya, korkunç olmalı." Bu da flört değildi.

"Lisede saç rengin çok mide bulandırıcıydı." Bu baştan aşağı hakaretti.

Atsumu bunların hiçbirine Kiyoomi'nin istediği şekilde cevap vermedi, ama Kiyoomi ona bir sonraki su molasında en masum niyetle topladığı kelimeleriyle yaklaşmaya çalıştığında Atsumu daha o ağzını açamadan onu durdurdu.

"Duymak istemiyorum, Omi-kun."

Kiyoomi kafası karışık bir şekilde gözlerini kırpıştırdı. Atsumu flört edilmeyi seviyordu, Kiyoomi buan emindi. Kariyer anılarının çoğu Atsumu'yu gülümsetmeyi başaran fanlarını öldürmemeye uğraşmaktan ibaretti. O zaman neden Kiyoomi yaptığında hoşuna gitmiyordu? "Niye? Ama- ama senin kişiliğin-"

"İstemiyorum işte, Omi-kun." Atsumu'nun kaşı titredi. "Benden açık açık nefret etmeyi bırakır mısın artık? Her on dakikada bir aşağılanmak istemiyorum, performansımı etkileyebilir, tamam? Şişman ve sonsuza dek yalnız olduğumu ve saçımın kötü olduğunu duymaktan bıktım artık."

Kiyoomi'nin ağzı açık kaldı, Atsumu nasıl her yaptığını böyle algılıyordu? "Seni aşağılamıyorum gerizekalı?!"

"A sağol o zaman," diye zoraki, öfkeli bir kıkırtı çıkarıp koşma sayılmayan maksimum yürüme hızıyla ondan uzaklaştı Atsumu. Kiyoomi'nin gözleri bir süre bir yere odaklanamadı.

Problem o muydu Atsumu mu?

[Üçüncü kalpkırıklığı: bu neydi böyle.] 

*

Morali, haysiyeti, duyguları ve umudu yerleri süpürecek kadar düşük olan Kiyoomi antrenmanın sonuna kadar odaklanamayacağını fark etti.

Ayak bileğini olabilecek en aptalca şekilde burkmuş gibi davrandı, böylece saha yerine soyunma odasında kaytarmaya devam edebilirdi.

Canı acıyormuş gibi davrandığı için Bokuto'nun ona soyunma odasına kadar eşlik etmesine izin verdi, birkaç dakika dinlendikten sonra revire kadar kendisinin yürüyebileceğini söyledi. Ve yalnız kaldığında... 

Kiyoomi // 12.28

<< Batırıp duruyorum.

<< Dünden beri deniyorum? Bana görüldü attı, kaş çattı ve şimdi de bağırdı

<< Benden nefret ediyor. Sen kazandın.

Tabi ki Motoya antrenmandaydı. Eğer Kiyoomi'nin sefaletine gülmek için iki dakika içinde girmiyorsa başka bir seçenek yoktu.

Kiyoomi vazgeçip Motoya'nın Atsumu'ya birini ayarlamasına izin vermeyi düşündü, ama düşüncesi bile kabus gibiydi. Atsumu, biri onu antrenmana bırakıyordu ve öpüşerek vedalaşıyorlardı.

Ve Kiyoomi'nin yanından geçtiğinde ona o kadar bok gibi bakıyordu ki Kiyoomi kendini diri diri gömüyordu çünkü bok gibi birisiydi. Ya da Kiyoomi'yi tamamen görmezden geliyordu, böylece Kiyoomi kendini diri diri gömüyordu çünkü Atsumu onu takmayacaksa varolmanın anlamı neydi ki? 

Kiyoomi'nin düşünceleri daha da kararmadan Motoya sonunda mesaj attı.

Motoya // 12.36

>> Kiyo bu kadar dramatik ve zavallı olmayı bırak hiç sana göre değil

>> Ben antrenmandayım, sen değil misin?

>> Bak, sonraki mesajımı kopyalayıp ona gönder, tamam mı

>> Bugün sana öyle hissettirdiğim için özür dilerim. Birine aşırı derecede aşık olmadığımda kesinlikle daha az hayvan oluyorum. Lütfen bana bir şans verir misin?

Şaka yapıyor olmalıydı.

Ama Kiyoomi'ye bir fikir vermişti.

Bir depo odasına gizlice girmek için soyunma odasından dışarı sızdı, bir parça kağıt ve kalem bulmayı başardı. Atsumu'yla yüz yüze konuşurken mantıklı bir şeyler söylemek zordu, bunları yazmak daha kolay olmalıydı, öyle değil mi? Buna güveniyordu.

Ama değildi.

Atsumu'nun bunu okuyacağını bilmek de yardımcı olmuyordu, antrenman bitmeden önce on beş dakikasının kaldığını bilmek de.

Birkaç kelime karalamayı başardı, daha önce hiç hissetmediği kadar gergindi. Sonuçta bütün geleceği yazdığı bu birkaç kelimeye dayanacaktı.

Saat 5'te benimle Satsukioka Park'ta buluş. Yalnız gel.

İyiydi, değil mi? İsim ya da imza eklemeli miydi? Öpücük emojisi falan?

Kağıdın fotoğrafını çekip Motoya'ya gönderdikten sonra tehlikeli, ani bir irade gücüyle, fazla düşünmeden kağıdı Atsumu'nun dolabına bırakıverdi. Motoya cesaretinden ötürü çok gurur duyacaktı, değil mi?! Ne cesurdu, Atsumu'ya randevu teklif etmeyi başarmıştı, eh, yıpranmış bir kağıt ve titrek bir el yazısıyla, ama kimin umurundaydı? Muhteşem biriydi.

Motoya // 12.48

>> Sen onu kavgaya mı çağırdın? "yalnız gel" ???????

>> salak gerizekalı

>> Çabuk değiştir

Belki de muhteşem değildi.

Saat 12.53'tü ve takım çoktan antrenmanı sonlandırmak için esneme hareketleri yapıyordu, yakında burada olacaklardı, Atsumu da burada olacaktı, ve dolabını açacaktı, ve sonra-

Kiyoomi'den daha da nefret edecekti.

Sonraki beş dakika boyunca Kiyoomi, Atsumu'nun dolabının kilidini kırmak için kıçını yırttı, bunun yerine tırnaklarını kırdı ve biraz kanattı, sonunda odadan çıkıp yakın bir yerde saklanmak dışında hiçbir şey yapamadı. Girdiği yer kağıt arayışıyla girdiği depo oldu.

Ve şimdi buradaydı, küçük anksiyete krizini geçirdiği bu depo odasında, tam da Atsumu'nun dolabını açıp bıraktığı notu bulduğu sırada. Onun Kiyoomi'den olduğunu anlayacak mıydı? El yazısı çok titrekti, kesinlikle tanımayacaktı.

Böyle korkakça yazılmış bir kavga davetini de ciddiye almazdı ayrıca, değil mi?



"Bunu okuduğunda ne anlıyorsun?" Atsumu dolabında bulduğu kağıdı en az on kez okuduktan sonra Bokuto'ya uzattı. Bokuto bir kez okudu, dudak büktü, çoktan konuşan bakışlarını Atsumu'ya çevirdi. "Ölüm tehdidi."

"...ne?"

"Güven bana lisede en az bir milyon kez aldım bunlardan. Popüler çocuk olmanın dezavantajları vardı işte böyle." Bokuto sanki Atsumu'yu neredeyse altına işeyecek kadar korkutmamış gibi yanından geçip gitti.

Yani Kiyoomi onu öldürmek istiyordu? Atsumu'dan o kadar mı nefret ediyordu? Belki de ölüm tehdidi Kiyoomi'den değildi. Belki de kendini bildi bileli hoşlandığı kişiden başka birisiydi onu öldürmek isteyen.

"Gitmeli miyim?" diyerek Bokuto'yu yakaladı, o ne derse desin yapacağı şey şimdiden belliydi. İnatçı şerefsizin tekiydi sonuçta, Kiyoomi'nin onu en çok aşağıladığı şeylerden biri de bu yanıydı.

"Ölmek mi istiyorsun, kanka?" diye sordu Bokuto aşırı gevşek bir şekilde. "Ya da zırhla falan git, ha? Keşke gelebilseydim, ama, randevum var, bilirsin~ bol şans, hayatta kalırsan mesaj at bana."

dare you to date me /SakuAtsu/Where stories live. Discover now