8.Bölüm: Yaşamak İstiyorum

332 22 6
                                    



    Karşımda elinde tuttuğu kırbacı üzerime acımasızca vuran Arzu duruyordu. Ona defalarca durmasını söylemiştim lakin o her dur dediğimde daha sert vurmaya başlamıştı. En acısı ise beni Arzu'ya veren kişinin babam olmasıydı. Ayhan Bey artık benden ne kadar iğrendiyse...

      Acı dolu inlemelerime devam ederken dayanamadım "Dur! Yapma artık vurma yeter!" diye çığlık attım. Arzu kötü bir kahkaha atıp üzerime yaklaşırken sarsıldığımı hissettim. Biri beni sarsıyordu sanırım. "Ayza, Ayza sakin ol!" bu kimin sesiydi?

    Daha hızlı sarsıldığımı hissettim "Uyansana artık!" Hızla gözlerimi açtım. Karşımda Kayra mı vardı? Hızla ondan uzaklaştım. Sakinleştirmek için koluma uzanınca "Dokunma bana!" diye bağırdım. Onun da beni Arzu'ya vermeyeceğinin bir garantisi yoktu. Hıçkırarak ağlamaya başladım "Dokunmayın bana..." Kayra'nın bakışlarında anlamlandıramadığım bir his vardı "Dokunmayız sana" 

     Ağlamam iç çekişlere döndüğünde "Neden bana bunu yapıyorsunuz? Ben size ne yaptım, benim suçum ne? Benim tek istediğim her zaman ardımda duracak beni annemden koruyacak bir babaydı. O bile çok görülmüş bana. Söylesene Kayra sence benim Arzu'nun kızı olmam dışında başka bir suçum var mı? Ya sizin de anneniz o!" birinin beni anlaması gerekiyordu artık. Ben Arzu ile güzel bir hayat yaşamadım ki...

     Kayra derin bir nefes aldı "Bak Ayza senin o kadın gibi olmadığını kabullenmek bizim için çok zor olacak. Özellikle babam için... Sen bizim ne yaşadığımızı bilmiyorsun. Bana bu eve bir kadının girmesinin imkansız olduğu söylenmişti. Senin bu eve girmen bile aslında o kadın kadar kötü olmadığının göstergesi. Ama hem benden hemde abilerimden seni Araz gibi hemen kabullenmemizi bekleme." bakışları bana acır gibi bakıyordu. Umursamadım bakışlarını.

    Ellerimi boynuma götürdüm ve kıyafeti çekiştirdim "Sen benim nasıl bir ortamdan geldiğimi biliyor musun? Benim neler yaşadığımdan haberin var mı? Benim de size ön yargılı yaklaşmam gerekirdi ona bakarsak. Ama ben size bir şans verdim. Araz şansını kullandı siz ise... Siz, sen ve abilerin pişman olacak ve ben sizi asla affetmeyeceğim tamam mı? Size muhtaç olmasan iki dakika daha şurada durmam çeker giderdim." anlaması için sakin ve tane yane konuşmuştum.

    O sırada kapının oradan bir kahkaha sesi geldi "Senin bizi affetmene ihtiyacımız yok. Ağlayarak iç dökmek, mantıklıymış. Araz'dan sonra Kayra'yı da yanına çekeceksin değil mi? Onu da yanına çek bir şey olmaz. Senin de iki gün sonra çekip gideceğini biliyoruz." Sinirle ayağa kalktım, bacaağımı kullanabildiğimi bilmesi artık sıkıntı çıkarmazdı çünkü Kayra da Araz'da benim gitmemi istemezdi.

     Aramızda iki adım kalana kadar ona yaklaştım "Sizden kurtulmak için giderdim ama kimsem yok benim anlıyor musun? Kimsem yok! Buradan çıktığımda başımı sokacağım bir yuvam yok. Sizin gibi kardeşlerim yok benim. Ben bu yaşa kadar tek başıma geldim ama gücüm kalmadı artık. Dayanamıyorum artık. Kaçmak için verdiğim savaştan zaferle ayrıldım. Sizin iki sözünüze bu savaşı kaybetmeye niyetim yok!" Kayra abime bağıramazsın demek için araya girecekken elimi kaldırdım oonu susturmak için. Uraz'ın gözlerine baktım. Gözleri hala nefretle parlıyordu ama biraz düşünceliydi de.

    Onda biraz da olsa etki bırakmak yüzümde çarpık bir gülümsemeye neden odlu istemsizce. O kaşları çatık beni izlemeye devam ediyordu "Sen, sen bu yaşına kadar hiç tek başına mücadele ettin mi? Ben cevaplayayım hayır! Sen duygularından bile kaçan birisin! Senin her şeye güldüğünü gören biri sana umursamaz diyordur şüphesiz. Bende denedim, duygularımdan kaçmak için gülmeyi. Her güldüğümde benim gülüşümü söndürmek için uğraşanlar bir kere daha vurdu bana. Arzu'nun kızıyım diye bana güvenmiyorsunuz ya. Keşke keşke Arzu bana sizin düşündüğünüz gibi davransaydı. Sen Uraz, kendi duygularından bile kaçarken benim karşımda büyüklük taslamaya asla ama asla kalkışma. Size muhtaç olduğum gerçeği her dediğinize boyun eğeceğimi göstermiyor. Ben yaşamak istiyorum. Ben yaşamak istiyorum anlıyor musun? Ben yaşamak istiyorum! İyisiyle de yaşamak istiyorum kötüsüyle de. BEN ÖLMEK İSTEMİYORUM. BEN YAŞAMAK İSTİYORUM URAZ!" sonda bağırmıştım. Arzu beni öldürürdü çünkü.

    "Kim öldürmek istiyor seni?" Uraz'ın sesi mırıldanır gibi çıkmıştı. Sözlerim onun sarsılmasına sebep olmuştu. Sadece onun duyabileceği bir seste "Arzu... O beni yakalarsa öldürür Uraz. Anlasanıza artık ben aranızda en masum kişiyim." Kayra'ya döndüm "Biliyorum yarın bana bugün olmamış gibi davranacaksınız ama en azından sözleriniz ruhuma dokunmasa olmaz mı? Ben... ben bilmiyorum ne yapmam gerektiğini. Bu kadar kalabalık bir aile ortamında ne yapılması gerektiğini bilmiyorum mesela, veya kendimden büyük biriyle nasıl konuşmam gerek bilmiyorum. Matematik problemleri çözebilirim, yardıma ihtiyacı olan birine yardımcı olabilirim ama ben nasıl kardeş olunacağını bilmiyorum. Benden nefret etmeye devam edin ama en azından azıcık saygı duyar mısınız?" Kayra "Azra..." diyebildi sadece.

    Uraz'a döndüm gözleri, paramparçaydı. Gözleri hislerini temsil etseydi şuan gözleri paramparça olurdu. Kendini deponun duvarına yaslamıştı. Arkama döndüm ve yere oturdum geri. Onları görmezden gelerek kafamı kollarımın arasına koydum ve uyumaya çalıştım. Yarın bu söylediklerimden pişman olacağımı biliyordum bu yüzden huzurlu bir uyku uyumaya çalıştım.



Ayza Nil (Gerçek Ailem)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon