3.6

49 9 2
                                    

Bölümün şarkısı:

Çağan Şengül & Emre Aydın
-Yansın-

🌧️🌧️🌧️

Dakikalardır kapıya yaslanmış bir şekilde onu izliyordum, yüzünün her bir zerresini ezberlemiştim. Ve biliyordum, o yüzü ömrüm boyunca bir daha asla unutamayacaktım.

Prens uyuyan güzeli öper ve uyuyan güzel gözlerini açar, masallarda böyleydi. Ama biz masallarda değildik. Ne ben onu öpebiliyordum ne de o uyanabiliyordu. Ve benim elimden onu uzaktan izleyerek uyanmasını beklemekten başka hiçbir şey gelmiyordu.

Yanına yaklaşamıyordum. Gözlerinin içine bakamıyordum.

Kalbi kavuran mesafeler.
Yanıyordum.
Cehennem kapılarından içeriye atılmış günahkar gibi.
Alev alev.

Ona zarar vermeyeceğimi bilsem yemin ediyorum ki aramızdaki tüm mesafeleri aşarak onun boynuna gömerdim kendimi.

Saatlerdir ayakta durmamdan dolayı güçsüz düşen bacaklarım beni daha fazla taşıyamadığında yere eğilerek başımı ellerimin arasına aldım.

Aynı odadaydık, aynı havayı soluyorduk ama ben ona gidemiyordum. Aylarca her yerde onu aramıştım şimdi ise bulmuş olmama rağmen dokunamıyordum ona. Sağ omzuma çöken bu yükün enkazının altında eziliyordum, aldığım her bir nefes haram gibi geliyordu. Düşüncelerimde boğuluyorken başımı kapıya yasladım.

"Buradayım, yanındayım. Bu zamana kadar hiç yanında olamadım ama bu sefer yanındayım. Seni bir daha yalnızlığa bırakmayacağım, söz veriyorum."

Bilinci açık değildi ama beni duyduğunu hissediyordum. O beni hep duyardı. Ben ise onu hep hissederdim.

"Bugüne kadar sana karşı verdiğim hiçbir sözü tutamadım, biliyorum. Ben.." Hayatım boyunca kendimden en nefret ettiğim an tam olarak bu andı. Her şeyin suçlusu ben olmama rağmen buna hakkım yokken ona kendimi açıklamaya çalışıyordum.

"Ben iğrenç birisiyim. Pisliğin tekiyim. Seni hak etmiyorum bile. Sayılamayacak kadar çok hatam var. Her şeyi berbat ettim. Her şey için senden çok özür dilerim."

Bir süre susarak onu seyrettim. Dinlendirici bir etki yaratıyordu. Bir çocuk kadar tertemiz görünüyordu, ona baktığım anda gözlerim doluyordu.

"Bana bir masal anlatıldı çocukken. Bir değil bir çok masal anlatıldı bana ama hiçbiri o bildiğimiz mutlu sonlu masallardan değildi. Kabus gibiydi hepsi ve ben hala o masalların gölgesi altında yaşıyorum."

Derin bir nefes aldım.

"Beş yaşımaydım. Babam annemle bizi terkedip başka bir kadını tercih ederek bana değil o kadının çocuğuna babalık yapmayı seçtiğinde sadece beş yaşındaydım. Ben nereden bileyim aşkı, sevgiyi, gerçekten sevmeyi. Sana en başında inanmadım. Ben aşka bile inanmayan bir adamdım sana nasıl inanacaktım ki?"

Bir anlığına beyaz örtünün üzerindeki parmağının çok küçük de olsa hareket ettiğini gördüm.

"Aşk nedir bilmezdim ben. Ta ki seninle tanışıncaya dek. Ömrüm boyunca tatmadığım bir şeyi yaşattın sen bana. Seni seviyorum, tut elimden dedin ve ben tutamadım. Ve emin ol bunun pişmanlığını yaşadığım sürece her gün çekeceğim."

Tek bir an bile unutmayacaktım.

"Senin katilin benim. Ben seni iyileştirmek isterken katilin olmuşum. Ölümle burun buruna yaşamanın sebebi de benim. Sen ölürsen ben yaşayamam. Sen yoksan bende yokum."

Her şey için çok geç değildi, olmamalıydı.

"O yüzden yaşa. Benim için, bizim için yaşa ki beraber yaşanması gereken o günlerimizi yaşayalım. Yalvarıyorum beni bırakma. İkinci kez yeniden beni bırakma. Bu sefer sensizliğe dayanamam. Beni yokluğunla sınama."

Soğuk dört duvar arasında kapının önüne çökmüş beni bırakmaması için ona yalvarıyordum. Hayatım boyunca hiç korkmadığım kadar onun beni bırakmasından korkuyordum. İçimdeki denizin dalgaları beni aştığında gözlerimden yaş olarak aktı.

Çaresizliğimden ne yapacağımı bilemeyerek dakikalarca ağlayarak buz gibi betonun üzerinde oturdum.

Kelimeleri zar zor toparlayarak konuşmaya devam ettim. "Uyanana kadar seni bekleyeceğim. Bundan sonra nefes aldığım sürece her bir saniye seni bekleyeceğim. Ve ne yaşarsak yaşayalım senden, bizden asla vazgeçmeyeceğim."

"Sen ve ben, biz tüm bu aramızdaki engellere rağmen çok mutlu olacağız." Ayağa kalkarak sırtımı kapıya yasladım.

"Ve bir gün söz veriyorum, sana sarılacağım."

Konuşulacak çok şey vardı bir o kadar da susulması gereken.

Yaslandığım kapı aralandığında dakikalardır onda olan gözlerimi hemşireye çevirdim. "Bu kadar yeterli. Çıkmanız gerekiyor artık." Gözlerimi kapatarak sustum. "Bir dakika daha müsaade edin." Hemşire bir kaç saniye düşündükten sonra başıyla onaylayarak aralık olan kapıyı kapattı ve çıktı.

"Hani bana yazmıştın ya seni sevmek demek gökkuşağının maviliklerinde boğularak dünyanın en güzel şarkısını dinlemek diye.

Gökkuşağının mavilikleri senin gözlerin.

Dünyanın en güzel şarkısı senin sesin."

Son kez baktım kapalı gözlerine.

"Ayrılıklar yeniden kavuşmak uğruna yapılan fedakarlıklardır. Yeniden geleceğim.."

"Sevgilim."

🌧️🌧️🌧️

BEN SANA VEDA EDEMEMWhere stories live. Discover now