~25~

7 1 0
                                    

Selamlar çok sevgili paşalarım!

Accaaaaaayip sıkılıyorum bu aralar, bir tek ben mi böyleyim?

Hadi başlayınnn ꒰⁠⑅⁠ᵕ⁠×ᵕ⁠꒱⁠˖⁠♡

•••

Sıramda oturmuş önümdeki kağıdı karalarken düşünüyordum. Bu Erdem neden fen lisesinden buraya gelmişti ki? Yani bu lise ortalamayla alıyordu ve fen lisesinden gelen birini tabiki kabul ederlerdi. Ama buradan fen lisesine geri dönemezdi. Bu riski sırf benim son senemi mahvetmek için almazdı herhalde.

Adımın seslenilmesi ile başımı kaldırdım. Sınıf bomboştu. Yanlış duyduğumu düşünüp karalama yapmaya devam ettim.

"Pera..." Yine adımın seslenildiğini duyunca başımı kapıya doğru çevirdim. Kapının pevazında bir öğrenci forması gördüğümde anladım. Bulut şaka yapıyor olmalıydı.

Ayağa kalkıp gülümseyerek ve sessizce kapıya doğru ilerledim. Bulut bana seslenmek için tekrar başını kaldırdığında beni gördü. Ama ben Bulut'u göremedim. Karşımda bu hayatta kin beslediğim tek insan, yani Erdem duruyordu.

Gülüşüm ağzımda donarken çekik ela gözlerindeki alay dolu ifadeyi farkettim. Kendimi düzelterek "Ne yapıyorsun burada? Senin sınıfın koridorun öbür ucunda." dedim sessiz ama güçlü bir sesle. Hadi Pera bunları aşmıştık! Yapabilirsin kızım!

"Sakin ol orman gözlü-"

"Bana bir daha öyle seslenirsen dilini keserim, anladın mı beni?" diye bağırdım bu sefer.

Ela gözlerinde bir garipseme gördüm. Sanki, artık ortaokuldaki o ezik kız olmadığımı anlamıştı. Sonunda!

"Tamam prenses istediğin gibi olsun. Ama ben sana çok önemli bir şey söylemeye gelmiştim de neyse, sevdiceğine ortaokul anılarımızı anlatmaya gidiyorum ben. Daha zilin çalmasına yirmi beş dakika var. Öğle teneffüsünü değerlendirelim." diyerek sınıftan çıkıyordu ki kolunu tuttum.

"Erdem sakın böyle bir şey yapayım deme! Ne söyleyeceksen bana söyle ve git!" Bu sefer sesim daha yüksek çıkmıştı.

"Aslında bir şey isteyeceğim." Başımı sallayıp devam etmesini istedim. Bana bir adım yaklaşıp kulağım doğru eğilerek "Ben bu okulda olduğum sürece istediğim her şeyi yapacaksın. Yoksa arkadaşlarına ve sevgiline ortaokuldaki rezilliklerini anlatırım." diye fısıldadı. Dondum, sadece dondum. Benden böyle bir şeyi nasıl isteyebilirdi. Ortaokulumu mahvetmişti, bari lise de salsaydı beni. Ortaokulu düşündüm. Ezik, silik bir tiptim tek arkadaşım Beren'di ama onunla da farklı katlardaydık. Gidip gelene kadar teneffüs bitiyordu. Yani yalnızdım. Erdem'in bana yaptığı ve yaptırdığı zorbalıkları düşündüm. Hepsi birbirinden beterdi ve evet yaptırdığı. Yani Erdem olmasaydı yine yalnız olacaktım ama zorbalığa uğramayacaktım.

"Hey! Daldın gittin. Yoksa harika anılarımızı mı canlandırdın gözünde?" dedi Erdem elini gözümün önünde sallayarak. Gözümün dolduğunu o sırada fark ettim. Başımı salladığımda o kandığım gülümsemesini bana bahşetti.

"Tamam o zaman. Bir sonraki teneffüs bir kahve bir sıcak çikolata kapıp terasa gel." dedi ve arkasını dönüp gitti.

O gider gitmez sınıftan koşarak çıktım. Gözlerim dolu olduğu için önümü zor görüyordum. Hemen arka bahçeye çıktım. Pek insan yoktu. Zor da olsa gözlerim bankta oturup telefona bakan Araf'ı buldu. O da beni gördüğünde gülümsemişti, ancak halimi gorunce endişe ile ayağa kalktı. Ben koşarak kollarımı beline sardım. Hiç bir şey sormadan beni banka oturttu ve saçlarımı okşamaya başladı.

Beş dakikadır sadece susuyorduk. Birlikte sessizliği paylaşıyorduk. Tek ses benim derin nefeslerimdi.

Sonunda Araf konuşmaya karar vermiş olacak ki "Anlatmak ister misin güzelim?" diye sordu sakinleştirici bir tınıyla. Sadece başımı iki yana salladım. "Peki, sonra anlatmak ister misin?" diye sordu. Yine başımı iki yana salladım. "Tamam o zaman anlatma ama seni her ne ya da kim üzdüyse değmez. Bu hayatta herkes, her şey gidecek. Bu gerçeği değiştiremeyiz. Ve en sonunda seninle yine sen kalacaksın. O yüzden hiçbir şeyin seni üzmesine izin verme. O gözyaşlarına değmez. Tamam mı?" dedi. Bu sefer başımı aşağı yukarı salladım. Ve ondan ayrılarak yüzüne baktım. Yüzümü yüzüne yaklaştırıp yanağına bir öpücük bıraktım. "Teşekkür ederim Araf. İyi ki direk sana gelmişim."

Gülümseyerek o da alnıma bir öpücük bıraktı ve "Ben senin her zaman sığınabileceğin limanınım Pera." dedi mırıldanarak. Bakışları dudaklarıma kaydığında hızla geri çekildim. "Eee... Ben telefonumu sınıfta unuttum. Ya çalarlarsa?" diyerek ayağa kalktım. Araf benim bu halime gülerken sınıfa doğru adımlamaya başladım. O da arkamdan gelirken yüzümde bir sırıtış oluştu.

Doğru kişiyi seçmek buydu işte. Ağladığınızda birlikte susabileceğiniz ve her zaman sizi güldürmeyi başaran kişilerin yanınızda olmasına izin verin. İşte o kişiler doğru kişilerdir. Birbirinize zarar vermezsiniz.

•••

Ve karşınızda Erdem Aksoy!!!

Ve karşınızda Erdem Aksoy!!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(

Alex Schlab)

Sevmediyseniz aklınızdaki model ile devam edebilirsiniz.

Sondaki mesaj sizeydi paşalarım. Kimse için kendinizi üzmeyin, çünkü sizi sevenler siz üzülünce kahroluyor.

Seviliyorsunuzzz <333

Bal | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin