~28~

6 1 0
                                    

Multimedyada çocuklarım varrr!!!

İyi okumalarrr <333

•••

İki katlı modern bir evin önünde durunca taksiciye parayı ödeyip arabadan indim. Sinanların evi de ev değil, maşallah saraydı. Modern saray. Genellikle siyah ve beyaz renkler kullanılmıştı, bahçesi küçük ve sadeydi. Saat akşam beş beş civarı olduğu için güneşin turuncu ışığı evi olduğundan daha güzel gösteriyordu.

Bahçede küçük bir kulübe gördüğümde aklıma Sinan'ın bir ara anlattığı köpeği Hera aklıma geldi. Fotoğrafını göstermemişti ama büyük bir köpek olduğundan bahsetmişi. Sanırım Beren'in yarısına geliyordu, ama cinsini hatırlamıyorum.

Dış kapinin önüne gelip zile bastım. Dört saniye sonra bana kapıyı Mine açtı. "Selam!"

"Selam Minnie!" diyerek onunla dalga geçtim. Böyle söyleyince kızıyordu ama onunda sevdiğini biliyordum. "Aaaa ben Minnie değilim, o çok aşko!" dedi ve arkasını dönerek içeriye girdi. Bende içeri girip kapıyı kapattım. Girer girmez sol tarafımda modern bir mutfak ve ada masalardan vardı. Biraz ilerleyince salona geçtim, koridor yoktu ve direk geniş bir salona çıkıyordu. Salonun kenarında balkon kapısı vardı. Duvar tarafında sarmal merdiven vardı ve üst kata çıkıyordu. Ev gerçekten her köşesi ile çok moderndi. Ama çok da sadeydi. Kaç defa moder ve sade kelimesini kullandım?

Herkes salonda farklı koltuklarda oturuyordu. Bir tek Araf gelmemişti. Sahi sabahtan beri yalnızca okulda görüşmüştük, çıkıştada bana bir kez sarılıp aceleyle sınıftan çıkmıştı. Kesin bir şey oldu ve bana anlatmıyor!

"Naber gençlik!" diyerek dikkatlerini üzerime topladım. "İyi bal kız, senden?" dedi Bulut. "Bende iyi, yaşıyoruz işte." diyerek rasgele bir yere oturdum.

Kapı çaldığında direk fırlayıp "Ben bakarım!" dedim ve kapıya koştum. Kim olduğunu sormadan kapıyı açtım ama açmaz olaydım. Kurye gelmişti!

"Dört kutu büyük boy pizza ve iki kola?" dedi genç adam soru sorarcasına. Arkamda Sinan'ın sesini duydum "Evet abi, kapıyı açan kıza verebilirsin. Pera, para kapının yanındaki küçük sehpada." dedi ve Beren'e sırnaşmaya devam etti. Kedi mübarek.

Kapının yanındaki bahsettiği sehpadaki parayı aldım ve adama uzattım. Adamda pizzaları ve kolaları bana verdi. Afiyetler dileyip gitti. Ayağımla kapıyı kapatıp pizzaları masanın üzerine bıraktım.

İçeriye doğru kafamı uzatıp "Şimdi mi yiyelim, Araf'ı mı bekleyelim?" diye sordum. Mine'm "Araf'ı bekleyelim bence, saat kaç oldu işi bitmek üzeredir." dediğinde bende salona geldim.

Bir yarım saat falan sohbet muhabbet ettik. Sonunda kapı çaldığında kimseye fırsat vermeden ayağa kalktım ve koşarak kapıyı açtım. Çok şükür bu sefer karşımda Araf vardı. Beni gören adamın gözlerindeki yorgunluk yerini çocukça bir sevince bırakıp gülümsediğınde direkt boynuna sarıldım. O da çok beklemeden kollarını belime doladığında kulağına doğru "Neredeydin sen salak kedi, bir daha kendini özletirsen sen yerim! Duydun mu beni?" dedim mırıldanarak. Onun yanında farklı biri oluyordum, kendimi bebek gibi hissediyordum hep.

"Özür dilerim balım. İşlerim vardı biraz, sonra anlatırım. Ama şu özletme işini düşünebiliriz madem beni yiyecekmişsiniz, sizinim leydim." dediğinde boynuna küçük bir ısırık bırakıp ayrıldım. "Al işte yedim arsız adam, şimdi çabuk içeri gel çünkü çok acıktık." diyerek onu içeri çektim ve kapıyı kapattım. Modu biraz düşük gibiydi ama sonra anlatacağım diyorsa anlatırdı.

Mutfak kısmına geçip kola için bardak çıkarmaya başladım. Araf'da pizzaları içeri taşıdı. Kolayı bardaklara döktüm ve tepsiyle bende onları içeri taşıdım.

Tam yerime oturacaktım ki kapı çaldı. Beren direkt "Paşam hazır ayaktayken kapıyı açar mısın?" diye sordu. Hepsini gözleri bende oyalanınca mecburen kapıya doğru yürümeye başladım.

Kapıyı açtığımda neyle karşılaşmayı beklediğimi bilmiyordum ama beklediğim manzara bu da değildi. Erdem niye buradaydı? Ben afallayarak ona bakarken o mal gibi sırıtıyordu sadece. Harbi o niye burada şu an? Ben bu şerefsizin yüzünü görmek istemiyordum.

Omzumun arkasından Beren'in sesini duyunca ürperdim. "Sen niye, hangi yüzle, ne amaçla buraya geliyorsun şerefsiz adam?" diye bağırdığında bizimkilerin de arkamda toplandığını hissettim.

Erdem gözleriyle arkamda bir yeri işaret ederek "Çok sevgili Araf arkadaşınıza sorun. Kendisi nedenini biliyor." dediğinde daha da kafam karışmış bir şekilde Araf'a döndüm. Araf üstündeki bakışlardan rahatsız olmuş bir şekilde gözlerini hepimizin üzerinde gezdirdi ve "Size sonra anlatacağım ama şimdilik bu or- arkadaşı yanımıza almalıyız. Bir günlüğüne katlanabiliriz bence." dedi ve arkasını dönerek salona geri girdi. Eee ben Erdem buradayken ortaokuldakileri anlatırsam bizimkiler Erdem'i çiğ çiğ yer. Ne yapacaktım?

•••

Tataaaaam! Erdem ne alaka acaba? Benimle Allah arasındaki kısa sürelik bir sır.

Seviliyorsunuzzz <333

Bal | Yarı TextingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora