Bölüm 3

33 10 2
                                    

" Bu iş gittikçe aşırı duygusal bir hal alıyor. Aşçıya sandviç hazırlamasını söylerim. Aşağı inmenize yardım edebilmem için koluma girin."

" Yardımınıza ihtiyacım yok, te-teşekkür ederim."

" Koluma girin," diye hoş bir ses tonuyla ısrar etti Chanyeol. " At arabasına varmadan düşüp boynunuzu kırmanızı istemiyorum. Böyle zengin varislere pek rastlanılmıyor, yerinizi alacak birisini bulamak çok uzun bir zaman alabilir."

Baekhyun sandığından daha çok titriyor olmalıydı, merdivenlerin başına vardıklarında kendisine destek olduğu için memnundu. Aşağı inerken Chanyeol kolunu sırtına doğru kaydırıp serbest eline turmuş ve merdivenlerin heri kalanında dikkatle ona eşlik etmişti. Eklemlerinde, dayısı ile ettiği kavgadan kalan birkaç tane hafif çürük vardı. Bir an için Chanyeol'un, dayısına fiziksel bir şekilde meydan okuduğunu gözlerinin önüne getirince Baekhyun'un içi ürperdi.

Titrediğini hissedince Chanyeol beline doladığı koluyla onu biraz daha sıkı tutmaya başladı, son basamağa varmışlardı.

" üşüdünüz mü?" Diye sordu. " Yoksa sinirleriniz mi bozuk?"

"Akrabalarım beni bulmadan önce seul'den uzaklaşmak istiyorum," diye yanıtladı Baekhyun.

"Bana geldiğinizden şüphelenmeleri için herhangi bir sebep var mı?"

"Ah, ha-hayır," dedi. "Hiç kimse bu kadar delirmiş olabileceğime inanmaz."

Sersemlemiş olmasaydı bile göz kamaştırıcı gülümsemesiyle başı dönebilirdi.

"Kendime bu kadar çok güveniyor
olmam güzel bir şey. Yoksa şimdiye dek güvenimi yerle bir etmiş olurdunuz."

"Birçok kişinin kendinize olan güveninizi güçlendirdiğine eminim. Bir taneye daha ihtiyacınız yoktur."

"Her zaman yeni birilerine ihtiyacım var, tatlım. Benim sorunum da bu zaten."

Chanyeol onu tekrar salona götürdü ve  Baekhyun şöminenin karşısında birkaç dakika oturdu. Sandalyede uyuklamaya başladığı sırada Chanyeol onu dışarı çıkarmak için geri döndü. Baekhyun sendeleyerek onunla birlikte evim önünde duran parlak siyaha boyalı at arabasına gitti ve Chanyeol ustalıkla arabaya binmesi için ona yardım etti.

İçeride at arabasının küçük ışığında parıldayan lüks krem rengi, kadife
kaplama çok güzel olsa da son derece kullanışsızdı. İpek saçaklı yastıklardan birine yaslanınca, Baekhyun alışılmadık bir şekilde kendisini rahatlamış hissetti. Annesinin ailesi beğeniye yönelik kurallara bağlı olarak yaşar ve aşırılığa asla kaçmazlardı. Fakat Chanyeol'a göre bu aşırılığın sıradan bir hal aldığını düşünüyordu Baekhyun -özellikle de konu fiziksel rahatlıksa-

İnce deriyle örülü bir sepet yere koyulmuştu. Dikkatle içinde ne olduğuna bakan Baekhyun, arasında ince ince dilimlenmiş et ve peynir olan kalın ekmek dilimleriyle hazırlanmış peçetelere sarılı birkaç sandviç buldu. Sandviçteki etin kokusuyla aniden karnının acıktığını hisseden Baekhyun, sandviçlerden ikisini silip süpürmüştü. Açlıktan gözü döndüğü için yerken neredeyse boğulma tehlikesi atlattı.

Arabaya binen Chanyeol uzun, kalıplı  bedeniyle Baekhyun'un karşısındaki koltuğa yerleşti. Sandviçin son parçasını yiyen Baekhyun'u görünce hafifçe gülümsedi.

" Kendinizi biraz daha iyi hissediyor musunuz?

"E-vet, teşekkür ederim."

Chanyeol arabanın iç kısmına ustalıkla monte edilmiş olan bölmenin kapağını açarak, uşağın önceden koyduğu bir şişe beyaz şarapla birlikte küçük bir kristal kadeh çıkardı. Kadehi doldurup ona verdi. İçkiden dikkatle  bir yudum aldıktan sonra Baekhyun kadehi bir dikişte içti. Chanyeol onun bu aceleci içiş tarzına gülüp kadehi tekrar doldurdu.

Sadece Sen (ChanBaek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin