Harry Potter'ın Ron ve Hermione ile tanışmasından çok önce, Hogwarts'ta dolaşan daha havalı bir arkadaş grubu vardı: Çapulcular. Gryffindor grubu Remus Lupin, Peter Pettigrew, Sirius Black, James Potter ve Pearl Yaxley'den oluşuyordu. Eğlencedeki an...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hogwarts, Noel arifesinde karlar altına bürünmüş, büyüleyici bir tablo gibiydi. Şatonun devasa taş duvarları, dışarıda fırtınayla dans eden kar tanelerinin altında daha da görkemli görünüyordu. Şatonun dört bir yanından gelen sıcak ışıklar, içerdeki samimi atmosferi dışarıya yansıtıyordu. Pencerelerin camlarına vuran bu ışıklar, içeriye girildiğinde büyülü bir dünyanın kapılarını aralıyor gibiydi.
Kulelerden süzülen ışıklar, karla örtülmüş avluda adeta bir yıldız yağmurunu andırıyordu. Hogsmeade'den yeni dönen öğrenciler, paketleriyle dönüyor, arkadaşlarına son dakika hediyeleri vermek için sabırsızlanıyordu. Kimi köşelerde Noel Baba şapkası giymiş hayaletler, usulca şato içinde dolaşıyor, ders kitaplarının yerine gizlice çikolata kurbağaları bırakıyordu.
Büyük Salon, her zamankinden daha ihtişamlıydı. Tavandan sarkan yüzlerce minik peri ışığı, karanlıkta parıldayan yıldızlar misali süzülen kar taneleriyle birlikte büyüleyici bir dans sergiliyordu. Göz alıcı Noel ağaçları, altın ve gümüş süslerle bezenmiş dallarıyla salonun dört bir yanına yerleştirilmişti. Her bir ağacın tepesinde birer parıltılı yıldız yer alıyordu; sanki her biri, gökyüzündeki yıldızları Hogwarts'a indirmiş gibiydi. Salonu dolduran sıcak koku, çam ağaçlarının taze kokusu, kızarmış kestaneler ve yeni pişmiş zencefilli kurabiyelerle harmanlanıyordu.
Öğrenciler, Noel ruhunu içlerine çekmiş, mutlu bir coşkuyla bir araya toplanmışlardı. Şatonun devasa şöminelerinde alevler keyifle dans ediyor, odalara yayılan çıtır çıtır sesleriyle huzurlu bir atmosfer yaratıyordu. Slytherin, Ravenclaw, Hufflepuff ve Gryffindor'un öğrencileri, Noel tatiline gitmek üzere bavullarını hazırlıyor, tren garına gitmek için sabırsızlanıyordu. Kimi öğrenciler ise kalıp tatili şatoda geçirecek olmanın heyecanını yaşıyordu. Üst kattaki yatakhanelerde, yatakların üzerine yerleştirilmiş süslü Noel çorapları, sabahın ilk ışıklarıyla dolup taşacak hediyeleri bekliyordu.
Dışarıda ise kar taneleri hızla şatonun bahçesini kaplayarak devasa bir beyaz örtü oluşturmuştu. Yasak Orman'ın ağaçları bile bu beyaz örtünün altında masalsı bir görünüme bürünmüştü. Hogsmeade'den gelen çan sesleri, sessizliği tatlı bir melodiyle bölüyordu. Hogwarts, o büyülü atmosferiyle Noel'i beklerken, şatonun her köşesinde sevgi ve neşe dolu bir huzur hüküm sürüyordu. Noel arifesi, Hogwarts'ta her zamanki gibi unutulmaz olacaktı.
Pearl Yaxley, Hogwarts'ın Noel arifesi hazırlıkları arasında, içini hem heyecan hem de hafif bir huzursuzlukla kaplayan düşüncelerle doluydu. Noel balosunun getirdiği sorumlulukların ağırlığını hissediyordu. Baloda debütant olarak sunulacak olması, ailesinin gözünde onun için önemli bir adım anlamına geliyordu. Şatonun geniş koridorlarında yürürken, bir yandan evdeki baloyu hayal ediyor, bir yandan da Sirius'un kavalyesi olmasının annesini ne kadar memnun ettiğini düşünüyordu. Özellikle annesi Audrey Yaxley, bu anın yıllardır hayalini kurmuştu ve Pearl'ün mükemmel bir şekilde parlaması için her şeyi ayarlamıştı. Pearl, annesinin mutluluğunu anlamakla birlikte, bu durumun ona yüklediği baskıdan da rahatsızdı. Hala bu balonların kadın düşmanı olduğuna inanıyordu.
