• (17) Ağlamak Yasak •

157 27 0
                                    

Selam! Genelde böyle ilk başta konuşma yapmam ama yakında 2 bin oy oluyoruz. Destekler için teşekkürler 😘 Kv yaptığım kişiler onlara da teşekkür ederim ❤️ amacım bu kitabı yükseklere taşımak ve bana yardımcı olan çok kişi var 💕 Kitabımı okuma listesine ekleyenler var, kitabı okumaya ve yorum yapmaya başlayanlar da tabii 🦄 onlara kucak dolusu sevgiler, yardımcı olan herkese teşekkürler canlarım ❤️🧡💛💚💙💜🤎🖤🤍💘💝💖💗💓💞💕♥️❣️

18 NUMARA sunar...

(17) Ağlamak Yasak

Hâkim Bakış Açısı

Yıllar önce

Artemis, onunla dalga geçen kızların zorbalığı yüzünden ağlayıp duruyordu. Yine evlerine komşu gelmişti ve gelen komşu kızı onun renksiz bir yaratık olduğunu söylemişti. İşte albino kız bunun kırgınlığı ile sessizce nefes bile almadan ağlıyordu. Annesi kızardı yoksa, bağırır çağırdı. Evde misafir varken ağlamak ayıp diye ağlayamazdı Artemis.

Kapının hızla açılması ile küçük kız yorganın altından çıkıp gelene baktı. Annesiydi. Yine ona bağırmak için mi gelmişti? Artemis elinin tersi ile gözyaşlarını sildi ve yataktan inip annesine baktı. "Artemis, sana kaç defa misafir varken ağlamak yasak dedim?"

"Ama anne, sesim çıkmadı ki."

"Ben onu bunu anlamam, gözünden tek bir yaş düşmeyecek!" Yine ve yine, Artemis tekrar bir şiddet'e maruz kalmıştı. Annesinin hep onu eğitmek için dövdüğünü zannederdi, ama öyle değil annesi sebepsiz yere bile Artemis'e şiddet uyguluyordu...

Hâkim Bakış Açısı

Günümüz

Ambulans siren sesleri, bir mavi bir kırmızı yanan ışık ve kan kokusu...

Ortalık savaş alanı gibiydi. Herkes bir tarafa koşturuyor, ağlayarak albino kızın gözlerini açması için çaba sarf ediyorlardı. Kimdi? Onu vuran, Yalçın ve diğerlerine bu acıyı yaşatan kimdi?

Yalçın ambulansın içinde, Artemis'in yanındaydı. Diğerleri ise araba ile hastaneye doğru yol almıştı. Yalçın Barut ilk defa bu kadar büyük bir sızıyı kalbimin tam ortasında hissediyordu. Çünkü orada bir Artemis vardı, aşık olduğu kadın, karanlık tarafını aydınlatan, hayatına renk katan bütün renklerin oluşumu olan kadın vardı. O varken bir sevinç, o yokken bir hüzün yaşanırdı kalbinin ortasında. Şimdi canı yanan kadını için gözyaşı döküyordu kalbi.

Hastaneye geldikleri an hızla Artemis'i sedye ile içeri taşıdılar. Yalçın her an onun yanında olmak için koşturup duruyordu. Yolun sonuna gelmişti ki, bir hemşire içeri girmesini yasak olduğunu söyleyerek onu durdurdu. Artık yapacak bir şeyi de kalmamıştı, elinde olan koca bir hiçlik vardı. "Abi, ameliyata aldılar mı?" Koşarak gelen ikizinin sesi ile ayağa kalktı. İçinde yanıp tutuşan öfke alevini anca hırsını aldıktan sonra giderebilirdi. Bunun için ise heyete gidip hesap soracaktı. "Abi nereye?" Yaldız hemen kardeşinin peşinden koşmaya başladı. Onu tutmak zorundaydı, çünkü Yalçın'ın kendi siniri ile kendine bile zarar verebilecek kadar sinir hastası bir adamdı.

Hastanenin bahçesine çıkan Yalçın'ın peşinden Yaldız da çıktı ve abisinin kolunu yakaladığı gibi onu durdurdu. "Söyle şimdi Yalçın, nereye?"

ARTEMİS (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin