11.Bölüm: Ben senin alfanım, sende benim omagamsın.

461 54 94
                                    

Sabah telefondan gelen bildirimler ile uyanmıştım. Elimi ağzıma götürüp esnedim ve sonrasında kollarımı gerdim.

Rahatlayınca yatağımdan çıktım ve banyoya girdim. Biraz yıkanıp temizlensem iyi olacak.

Dün ki alfa ile olan konuşmalarımız birazcik sinirimi bozmuştu. Çok fazla emir kipi kullanıyordu ve ben emirlerden hoşlanmazdım.

Benden evimin konumunu atmamı istedi, neymiş sabah erkenden gelip beni alacakmış ve beraber okula gidecekmişiz. İnandırıcı olması için.

Bende ilk başlarda itiraz etsemde sonradan kabul etmiştim. İnsanların bizim sevgili olduğumuza inanmalarını istiyorsak bazı şeyleri harbiden de yapmalıydık.

Banyom bitince çıktım ve dolabıma yönelip kendime giyecek bir şeyler bakmaya başladım.

Tam seçmiştim ki bildirim sesi ile telefonuma yönelip elime aldım ve gelen mesaja baktım. Alfadandı, yani Altaydan.

alfa bozuntusu
üstüne düz siyah bir sweat
altına da beyaz bir tişört giy
tişörtün etekleri sweatin aşağısından çıksın ama
birde siyah bir eşofman giyin.

kerem
alla alla niyeymis o

alfa bozuntusu
bende aynı şeyleri giycem omega
normal çiftler böyle yapıyormus
bizde yapicaz iste
görüldü

Ona görüldü attım ve oflayarak geri dolabıma döndüm. Alfanın dediği şeyleri aldım ve oflaya oflaya giydim onları.

Dediği gibi yaptım ve tişörtün eteklerini sweatin altından çıkartıp tişört giydiğimi belli ettim. Aynaya baktığımda güzeldi, en azından zevki kötü değil diye sevindim.

Ben aynada öylece kendime bakıyorken aşağıdan gelen korna sesiyle irkildim. Aynadan kendime bakmayı kestim ve yatağımın üstünde duran telefonum ile cüzdanımı aldım.

Aşağıya inip kapının önünde bıraktığım sırt çantamı da aldım ve omzuma taktım. Beyaz bir ayakkabı aldım ve onu da ayağıma geçirdim.

İşlerim bitince kapıyı açtım. Karşımda duruyordu, arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Gözleri üstümdeydi ve süzüyordu beni. Ona sinir olduğum için daha yavaş hareket etmeye başladım.

Yavaşça kendimi dışarı bırakıp, yavaşça kapıyı kapattım. Anahtarı cebimden yavaşça çıkarıp yavaşça kapıyı kilitledim. Amaç onu sinir etmekti fakat tek bir söz bile çıkarmamış, sabırla beni bekliyordu.

Onun yerinde Ferdi ya da Barış olsaydı net mızmızlanırlardı. Onların deyişlerine göre 'Alfalar bekletilmekten hoşlanmazlar'mış. Bende bu yüzden yavaş davranıyordum fakat önümde öylece beni bekleyen alfa da işe yaramamıştı.

Adımlarımı ona yönelttim ve soğuk bir şekilde günaydın diyip açık olan kapıdan arabaya bindim. Benim ardımdan o da bindi ve arabayı sürmeye başladı.

Hem önündeki yola bakıyor hem de arada beni süzüyordu. Rahatsızca kıpırdandım ve başımı yanımdaki cama çevirdim.

"Okulda yanımdan çok ayrılma. Özellikle öğle aralarında yanımda ol. Yanımızda birileri varken dikkatli ol, özellikle o kişi babam ise. Bana çok karşı gelme, anlarlar. Ben senin alfanım, sende benim omagamsın. Biraz bu oyunu devam ettirir sonra da anlaşamadık diyip ayrılırız."

Tepkimi ölçmek ister gibi baktı ve kırmızı ışıkta durup bedenini bana çevirdi.

"Benim bu zamana kadar hiç sevgilim olmadı, bu tarz şeyler ile ilgilenmiyorum fakat babam eğer lider olmamı istiyorsam bir sevgilim, daha doğrusu eşim, olması gerektiğini söyler hep. Birazcık işime geldi açıkçası fakat az da olsa babamın gözüne girmem gerekiyor, çabaladığımı görmesi gerekiyor."

Dediklerine başımı salladım ve bir şey demeden onu onayladım. Öyle olması gerekiyorsa öyle olurdu. Oyunu kurallarına göre oynamayı severdim ben, sıkıntı yoktu o açıdan.

"Anladım, tamam."

Kısa cevabıma bir bakış attı ve yeşil ışık yanmasıyla bedenini önüne çevirdi ve direksiyonu kavrayıp arabayı tekrardan sürmeye başladı.

Elleri güzeldi, kemikliydi çünkü. Kemikli ellere ayrı bir zaafım vardı, hoşuma gidiyordu.

Benim ellerim ne tombuldu ne kemikli, orta bir şeydi işte fakat kemikli olmasını isterdim yalan yok.

Okula varınca arabadan indim ve yanına gittim. Yanına gelir gelmez eli ile elimi birleştirmişti. Elim şuan onun avuçları arasındaydı ve bu biraz tuhaf hissettiriyordu. Afalladığımı belli etmemek için tepki vermedim ve dümdüz önüme baktım.

Okulun dış kapısından girdik ve bahçede yürümeye başladık. Bizi görenler ağzı açık bir şekilde bakıyordu, kimisi ise kıskanç dolu bakışlar ile süzüyordu bizi.

Kenarda oturan bizimkileri görünce Altay'a döndüm ve bizimkileri çenem ile gösterdim.

"Benimkiler orda, gidiyim ben."

Altay gösterdiğim yere baktı ve kaşlarını çattı. Bir bana birde bizimkilere bakıyordu, sorun neydi?

"Grubunuzda iki alfa mi var yoksa ben mi yanlış görüyorum?"

Çatık kaşları ile sormasıyla bende kaşlarımı çatmıştım. Olamaz mıydı sanki?

"Niye sizin grupta omega yok mu?"

Sorum ile afallamıştı. Çatık kaşları ilk dondu sonra da eski haline geldi.

"Var, evet var."

Bu sefer kaşlarını çatan taraf bendim.

"Ee, niye dert ettin alfaların olmasını?"

Bakışları hâlâ bizimkilerin olduğu taraftaydı. Gözlerini kıstı ve daha dikkatli baktı oraya. Sonra da bakışlarını bana çevirdi ve omuz silkti. Gülümsedi ve eğilip alnımdan öptü. Ben ise kaşlarımı daha da çok çatmıştım.

"Ne içindi bu?"

Gülümsemesini bozmadı ve kolunu bana sarıp beni kendine çekti. Sarılıyorduk şuan, kokusunu, feromonlarını alabiliyordum.

"Herkes bize bakıyor, inandırıcı olsun diyeydi. Sevgilimsin sonuçta. Alnından öpmemin sebebi ise yanaktan öpmekten de öpülmekten de hoşlanmam."

Bu bilgiyi aklımın bir kenarına not aldım ve bende kollarımı ona sardım. Not almamın sebebi ise uygun bir zamanda bunu kullanıp onu rahatsız edicektim. Babasının yanında yapmayı planlıyordum, bakalım tepkisi ne olacaktı.

Kollarımızı birbirinden çektik ve yüzüme sahte bir gülümseme kondurup ona el salladım. Arkama döndüm ve bizimkilere doğru yürüdüm. Yanlarına varınca banka oturdum ve elimi de bankın arkasına doğru atıp daha da yayıldım.

Bizimkilerin bana olan bakışları ile yerimde rahatsızca kıpırdandım ve kaşlarımı çattım.

"Ne var? Ne bakıyonuz?"

Yunus'un uzatarak "Hiç." demesiyle Ferdiyle Barışta gülmüştü. Az önceki yaşananlar için öyle bakıyorlardı sanırım.

"Görende kırk yıldır sevgililer sanar."

Ferdi'nin imalı bir şekilde konuşmasıyla dirseğimi karnına geçirdim ve acı dolu bir inilti kazandım. Yüzündeki o piç sırıtışı ise hâlâ yerini koruyordu.

Alfa değil mi, hepsi aynı.

^^

dans etmem gerekiyor oglummm  (kafamda bu şarkı çalıyor)

inatçı, alker (omegaverse)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin