aşk

87 15 4
                                    

Yine zor bir dolunay dönüşümünün ardından alelacele revire geldiler. Peter epey kötü durumdaydı. Madam Pomfrey Remus ile ilgilenirken Sirius ve James, Peter' in yaralarına bakıyorlardı. Sirius fazla endişeliydi eğer Remus uyandığında Peter' i bu durumda görürse yine yemeden içmeden kesilecek, kendisinden biraz daha nefret edecekti.

Ancak o Remus hakkında endişelenirken Madam usulca bağırdı. Remus' un nabzı yavaşlıyordu. Sirius hemen Remus'un yanına koştu. Ne yapacağını bilmeden Madam' ın bazı iksir şişelerini karıştırmasını izledi. Bazen bu durum onu çok sıkardı; Remus acı çekerken, inlerken, ağlarken hiçbir şey yapamaması.

Ancak iksir işe yaramıyordu, Remus acı içinde kıvranıyor, nefes alamıyordu.

Nefes almayı bıraktı.

Her şey bir an içerisinde oldu. Sirius daha onu tutamadan, "Hadi Remus ben yanındayım, hem sen de bana söz vermiştin? Sen de benim yanımda olacak elimi hiç bırakmayacaktın?" diyemeden o gitmişti.

(•••)


Haykırarak doğruldu Sirius.

Yine bir kabus görmüştü. Bu, bu hafta içindeki beşinci oluyordu. Yastığını her başının altına koyduğunda kabuslarla kalkıyordu. Çıldırma raddesinde olan Sirius uyur da tekrar aynı korkunç kabusları görür diye geceleri uyumamaya başladı. Fakat uykusuzluk onu daha da paranoyak hale getirdi. Geceleri gördüğü şeylerin gündüzleri gerçekleşecek korkusuyla Remus'un dibinden ayrılmıyor, Remus'un tembihlerine rağmen yemeden içmeden kesilmişti. Ne James'in ne de Peter'in sözlerini dinliyordu. Buna dayanamayan Remus akşam vakti Sirius'u karşısına aldı ve nazikçe bu sefer Sirius bir antika parçasıymış gibi onunla konuştu, kırmadan incitmeden. Bir parça çikolata uzattı. Ardından onu kendi yatağına yatırdı. Gecelikleri örttü tabii bunu yaparken James ve Peter sırıtmadan duramıyorlardı. E haliyle Remus utandı ama belli etmeden sinirlenmiş taklidi yaptı. Remus onlara merak etmemelerini, yatmalarını işaret etti kızgın bir sesle, eh Remus'un da tersi epey pisti. Onlarda dönüp yattılar. Yarı baygın Sirius'un bu duruma hiç itirazı yoktu. Remus o gece Sirius'u tatlı sesiyle, yumuşak dudaklarıyla ve çikolata kokulu elleriyle uyuttu. Uykusundan istifade ederek Sirius'un her santimini okşuyor, dokunuyor ve öpücüklere boğuyordu.

Gün yavaşça ağırdı. Sirius gözlerini usulca açtı ve karşısında onu tebessüm ettirecek kişiyi izledi. Derken dün geceyi hatırladı ve yanakları ısınmaya, kızarmaya başladı. Remus'un minik öpücükleri tüm yüzünde dolaşıyordu, onun sıcaklığı, çikolata ve mürekkep kokusu. Eğer amortentia'nın kokusuna baksaydı kesinlikle çikolata mürekkep duyardı. Bir keresinde şaka yapma amaçlı kendi başlarına amortentia yapmışlardı. Tabii ki de Remus yapıyordu. Bir şekilde işe yaramıştı ancak çok kısa sürede bozuldu. Ama onun öncesinde tek tek koklamışlardı. James Lily hakkında, Peter'ı hatırlamıyordu ama Sirius hiçbir koku almamıştı. Remus ise sigara, Sirius'un kullandığı parfüm ve çikolata almıştı.

Bekle...

NE HARİKA ve MUHTEŞEM SİRİUS BLACK kızarmış mıydı??

Ne kendisi daha okula yeni başlamış ikinci sınıf bir cadı falan mıydı? Ama her ne kadar kendine gülse de irite olmamıştı. Hatta şimdi alışmıştı bile. Bir an tüm anıları gözünün önüne geldi ve aydınlanır gibi açtı gözlerini. Ne Remus, kendisini Sirius'tan daha fazla sevecek birisini bulabilirdi ne de Sirius, ondan başkasını sevemezdi. Ve hiç kuşkusuz ikisi de en çok birbirlerini koruyacaklarını biliyorlardı. Hatta düşününce Remus'un Sirius'a olan bakışları, davranışları... Evet belki tam bir kanıtı yoktu ama Remus'un ondan hoşlandığını biliyordu, hissetmişti. Ve yine evet bunu asla kafasında kuruyor olamazdı. Hatta o saçma amortentia bile... O an Sirius da, Remus'a karşı duyduklarının sadece dostça olmadığını fark etti, belki de... O sırada Remus uyandı ve ona güzel bir tebessüm vererek "Günaydın" dedi. Sirius'un beyni error verdi. O öyle güzeldi ki hayatında hiçbir güzellik Remus'un yanına dahi yaklaşamazdı. Ortamın bu denli sıcaklaşması Remus'u da esir etmişti.

"Aylak.."

Kendinden geçercesine adını sıralıyordu. Remus yutkundu, düşünceli gözlerle Sirius'a bakıyordu. Sirius ise ne yaptığının farkında değildi; Remus'un dudaklarına mı bakıyor, ona yaklaşıyor mu, yoksa yüzünde iğrenmiş bi' hal mi var bilmeden Remus'a bakıyordu öylece. Şimdi ise sadece heyecanla kıpırdayan dudakları birbirlerine yaklaşıyordu. Arada santimler, milimler...

"AAAAAAHHHHHHH !!!!???? Peter sonunda oluyor!"

Tabii ki de sonunda oluyordu ta ki James genç kız çığlıklarını içinde tutup sadece izlemekle yetinebilseydi. Peter deseniz James'ten halliceydi.




Hmmm biraz kısa oldu ama oldu artık, yeter yani. Hadi yani! Neyse umarım beğenirsiniz. Yeni bölüme kadar,

~adieu

you're  my best friend | WOLFSTAR + JEGULUSWhere stories live. Discover now