Bölüm 8 - "Ben hep yanında olacağım."

2.9K 473 388
                                    

Sam Smith - Fire on Fire

Sam Smith - Fire on Fire

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

[]

Yorum sınırı 200

-

Hayatımda yaptığım şeyler için pişmanlık duyduğum anlar bir elin parmağını geçmezdi. Her zaman ve her konuda doğru kararlar veren bir insan değildim elbette. Ama çocukluğumdan beri yapacağım şeyle alakalı her ihtimali düşünmem oldukça işime yarıyordu. Yorucuydu, yine de memnundum.

Bir keresinde ortaokuldayken benim yüzümden bir kızın saçlarına sakız yapışmıştı ve saçını kesmek zorunda kalmışlardı. Onun upuzun ve sarı saçlarına sebep olmak beni öyle kötü hissettirmişti ki ben de kendi saçlarımı keserek ondan özür dilemiştim. Sonrasında arkadaş olmuştuk.

Pişman olduğum bir başka konu da lisedeyken ilişkisine karıştığım bir arkadaşımın olmasıydı. Sevgilisiyle arası ne kadar kötü olursa olsun beni ilgilendirmeyen bir şeydi ancak ben kendimi tutamayıp ona tavsiyeler vermiştim ve günün sonunda sevgilisi bizi ayırmak istiyorsun diyerek beni suçlamıştı. Birkaç ay sonra çocuk onu aldatsa ve ben haklı çıksam da arkadaşlığımız bitmişti o omegayla.

Böyle ufak tefek pişmanlıklardı hepsi. Aslında şöyle bir bakınca anlık pişmanlık demek daha doğru olurdu. Ne de olsa şu an düşününce umrumda bile olmuyordu.

Koltukta oturmuş sigara içen Taehyung'u izlerken bunları düşünüyordum. Üstü çıplaktı, altında sadece boxer vardı. Sabah kızışınca yeniden sevişmiştik. Sanırım artık ikimiz de alışmıştık.

Dört gündür onun evinde kalıyordum. Salon ve yatak odası arasında gezinip duruyorduk. Yemek siparişlerini kapıdan almak dışında yanımdan ayrılmıyordu. İzin vermiyordum. Ne o sorguluyoru hareketlerimi ne de ben... Ona kısmen de olsa gerçek yüzümü göstermiştim.

Hiçbir şey düşünmüyordum. Zaten kızgınlığın getirmiş olduğu hassasiyet bu ay sanki katlanarak artmış, ruh eşimi bulmuş olmanın verdiği rahatlıkla kurdum ele geçirmişti beni. Özellikle de ilk iki gün ne söylediğimi ve yaptığımı asla yönetememiştim. Bir camın ardından izler gibi izlemiştim olanları. Neyse ki herhangi bir terslik yoktu. En azından şimdilik...

"Acıktın mı?" diye sorunca bakışlarımı bal rengi gözlere çıkardım. Kafamı onaylar anlamda salladığımda telefonunu aldı eline. Ancak ben yemek siparişi vermesini istemiyordum. Ne olduğunu anlayamadan koltukta emekleyerek büyük bedenine yaklaştım ve telefonu elinden çekip aldım.

Bunu sadece sipariş verme diyerek de yapabilirdim ama olmuyordu işte. Ona temas etmezsem, sıcak tenlerimiz birbirine değmezse nefes alamayacak gibi hissediyordum. Tam da bu yüzden elime geçen hiçbir fırsatı kaçırma iznim yoktu.

pray for meWhere stories live. Discover now