yirmi beş

1.4K 90 5
                                    

Ölüme koşanların şarkısı bu, yok olanların, kaybedenlerin.


Şebnem Ferah - Eski
Duman - Kolay Değildir
Dedublüman - Çözemezsin
Beethovan - Sonata No. 14 "Moonlight"

Selllaammmlarrrr
Her şey dozunda olmalı dostlarım, sevgi dahil. Fazla sevgi birden zehire dönüşebilir, lütfen dikkatli olalım, kendimizi zehirlemeyelim.
Keyifli okumalar 😚😚😚


YİRMİ BEŞ

Tak.

Tak.

Tak.

Topuklu ayakkabılarımın zeminde çıkardığı ritmik sesler merdivenlerde yankılanıyordu. Elimdeki kahveyi sıkı sıkıya tutuyordum. Gözlerimdeki güneş gözlüğünü çıkarıp saçlarımın arasına taktım. Uzun kahverengi saçlarımın dalgaları her adımla beraber salındı.

''Hoşgeldiniz Figen hanım.'' Duvar kenarındaki masanın başında oturan memura gülümsedim.

''Hoşbuldum.'' Karton kahve bardağını öne doğru uzattım. ''Bu sizin için.''

Şaşkınlık bezeli bir mahcubiyetle ''Hiç gerek yoktu, zahmet etmişsiniz.'' diye söylendi tok bir sesle.

Alçakgönüllü bir tavırla başımı salladım karşı çıkar gibi. ''Olur mu öyle şey? Eminim başınızı epey ağrıtmıştır. Özür mahiyetinde.'' Bardağı ısrar edercesine uzattım tekrar. ''Kabul ederseniz memnun olurum.''

Geniş bir gülümsemeyle aldı bardağı elimden. ''Teşekkür ederim.''

''Sade filtre. Nasıl seversiniz bilemedim ama baş ağrılarınıza iyi geleceğinden eminim.'' Alaylı bir tavırla ilerideki nezareti işaret ettim. ''Yıllar içinde bayağı tecrübe ettim. Teyit edildi.''

Adam kısıkça güldü. Kahveden büyük bir yudum aldı. ''Tam sevdiğim gibi. Tekrar teşekkür ederim.'' İki adım geri çekildi. Bir elini öne uzatıp ''Siz görüşe geçebilirsiniz, buyurun.'' dedi.

Nazikçe gülümseyip ''Teşekkür ederim. Afiyet olsun.'' dedim cilveli gözlerim üzerindeyken. Hemen ardından cevabını beklemeden ilerlemeye başladım. Ve o, sandalyesine geri otururken kahvesine yumuldu.

İnsanları kandırmaktan hoşlanmıyordum elbette. Yalnızca bir süre uyuyacaktı.

Demir parmaklıkların önüne gelince ellerimi üzerimdeki kürklü ceketin ceplerine yerleştirerek dik bir duruşla durdum karşısında. Oturduğu bankta gözlerini yavaşça yerden kaldırdı ve usul usul yüzüme çıkardı. Nefret o bakışların tam orta yerindeydi.

"Nasıl, yerinde mi keyfin?"

Öfkeyi saklayıp sırıttı. "Babanı görmeye geleceğini biliyordum. Sen bensiz yapamazsın."

Alelade bir şekilde başımı salladım. Bu oyunlarına gelmeyi bir süre önce bırakmıştım. "Ya, öyle çok seviyorum ki seni, bu sevginin ölümcül bir yanı var."

Yüzündeki özgüven kırılmadı. Zaten umurumda da değildi. "Biricik kardeşin nerelerde?"

Kahkaha attı. Parmaklıkların ardından üzerime atılmaya yeltendi. Elleri yakama yapışmak için uzandı demirlerin arasından, birkaç milim kaldı, yapamadı. Bense bir adım dahi geri atmadım. "Dalga mı geçiyorsun sen benimle?"

Debelendi. "Sence şu an derdim o piç kurusu mu?" Gözü döndü. "Nankörler! Sizi el bebek gül bebek büyüttüm! Şu an olduğunuz her şey benim sayemde! Siz ne yaptınız? Beni buraya tıktınız!"

Göğüs Kafesi MezarlığıWhere stories live. Discover now