Affettim Linoyah

172 17 4
                                    

Yine konuşacak kelimeleri seçememiştim, ben böyleydim işte. Asla bir insanla düzgün iletişim kuramazdım-yakınlarım hariç- birine bir şey sorarken veya söylerken sağ elimde ki işaret ve baş parmağımda ki tırnakları sol elimin avuç içerisine bastırırdım. Eğer bir yeri sıkarsam daha rahat konuşurdum çünkü. Aynen şu an olduğu gibi.

Affettim deyip geçiştirmek istememiştim, şatafatlı cümleler de kurmayı beceremediğim için yapıştım dudaklarına. Yıllar önce bana açıldığı gün terasta öptüğüm gibi öptüm dudaklarını.

Sırtım duvarla buluştuğunda sert olduğu için ağzımdan inleme kaçmıştı "İyi misin?" dedi endişeyle, sırıtarak baktım gözlerine "Hiç olmadığım kadar" elleri belimde yer edindi, benim kollarım omuzunda parmaklarım ise ensesinde ki tutamları çekiştiriyordu.

Üç yılın acısını çıkartır gibi öpüyordum dudaklarını, dilini ilk defa ağzımın içerisinde hissedince saç diplerimden parmak uçlarıma kadar titredim. Aşırı garip bir histi bu benim için, çünkü öpüşmemiz de hiç böyle bir şey yapmamıştık. Uzun bir süre sonra bu şekilde ileri gitmemiz damarımdaki kanı kaynatmıştı adeta.

Bırakmak istemiyordum ama artık dudaklarım uyuşmaya başlamıştı, garip bir şekilde canım acırken nefes nefese geri çekildim.

Kafamı geri yaslayıp nefesimi düzene sokmaya çalışırken o asla rahat durmayarak açıkta kalan boynuma öpücük kondurmuştu. Gıdıklandığım için hemen boynumu kapattım.

Ben kıkırdarken o beni gülümseyerek izliyordu. "Seni çok özledim" burnunu yanağıma doğru sürttü biraz daha aşağıya inip kulağımın altına öpücük kondurdu.

"Kokunu, uyurken ki o sarılışını her şeyini çok özledim" diyecek mantıklı bir şey de bulamıyordum artık söylediklerine.

"Özür dilerim her şey için güzelim" bana hayranlıkla bakıyordu ve bu bakışlarını o kadar çok özlemiştim ki "Sana söz veriyorum bir daha seni asla bırakmayacağım"

Belimi iyice sarmalayıp boynuma yüzünü koyduğunda göz yaşlarıma daha fazla hakim olamadım.

"Ben de seni çok özledim" diyebildim sadece onun onca kelimeleri arasından. Kendimi çok kötü hissediyordum, onun bu denli güzel konuşması ama benim hiç bir şey diyememem aşırı kötü hissettiriyordu.

Göz yaşlarım onun yüzüne düştüğü an kafasını kaldırıp bana baktı. "Dodoyah neden ağlıyorsun?" Onu o kadar özlemiştim ki sonunda gardımı indirmiştim, onu affettmek suçlu hissettirse de çok mutluydum.

Şu an tek istediğim kolları arasında olmaktı. Her ne yaşanırsa yaşansın, kalbim belki yaşadığım son iki yıldan daha çok acıyacaksa acısın, gerekirse hayatımda bir sürü yalan dolan olsun ama o gitmesin istiyordum. Bir tek o kalsın bir tek onunla mutlu olayım diğerleri umurumda değildi.

Neden ağladığımı da söyleyemezdim çünkü ben de bilmiyordum, ona mantıklı bir açıklama veremezdim. "Çok özledim" diyebildim sadece beni anlamasını dileyerek.

O dediğime güldükten sonra tekrar göğsüne çekti yüzümü. Ağlaya ağlaya bir süre kaldım orada, o benim saçlarımı sevdi ben onun kokusunu ciğerlerime çektim.

Uzun zamandır bu kokuyu bile unutmuştum.

Ağlamam geçtiğinde tekrar burnumu çekerek göğsünden ayrıldım. "Şuna bak burnun kızardı" burnumu sıkarken mızmızlanıp geri çekildim.

Arka Dansçı / Lee KnowWhere stories live. Discover now