Seni içeri almalımıyım?

136 20 1
                                    

"Ne?" dolu gözlerle hem anneme hem de babama bakıyordum "Kızım biz seni Seoul'e hayallerinin peşinden koş diye gönderdik sevgili yap diye değil" Minho yavaşça kafasını eğdi ses çıkarmıyordu.

"Yakında seçmelere katılacaksın, belki de idol olacaksın. Zaten idol olan biriyle sevgili olmak seni ne kadar yıpratacak farkında mısın? Her gün ağlayacaksın bunu bile bile kızımın böyle bir şeye kalkışmasına izin vermeyeceğim" dedi annem.

Ağlamaya çoktan başlamıştım "Hayal kırıklığısınız sadece" babam sinirli bir şekilde bana bakıyordu "Ben de biliyorum bunları yaşayacağımı ama sizin yanımda olmanızı istiyorum, en azından destek çıkarak güç kanayım sizden, ama tam tersi diğerleri gibi sizde aşağıya çekiyorsunuz" ikisinden de çıt çıkmamıştı, daha fazla burada kalamayacak gibi hissediyordum.

"Ne kadar endişeli olduğunuzu anlayabiliyorum, kızınız için korkuyorsunuz ama beni daha tanımadınız neden hemen yorum yapıyorsunuz?" diyerek ağzını açtı Minho.

"Ben son sözümü söyledim" babama bakıp ayağa kalktım "Neden sürekli kötü şeyler gerçekleştiğinde anlıyorsunuz bazı şeyleri. Tekrar evimize gelsinler laf söylesinler sonra babam desin ki ben arkandayım kızım"

Ağlamaya devam ediyordum, o kadar kırılmış hissediyordum ki dizlerim uyuşmuştu "Artık cidden katlanamıyorum"

"Son, sözüm, bu" babam kelimeleri bastıra bastıra söylediğinde sinirle ağzımdan garip bir kahkaha çıktı. "Mutluluğumu mahveden kişi aslında tam karşımdaymış ben etrafımda arıyordum"

"İki haftalık tatilimi zehir ettiniz ya gurur duyuyorum sizinle" Minho'nun elini tutup onu da ayağa kaldırdım. Onların böyle tepki verebileceklerini düşünememiştim kendimi aşırı berbat hissediyordum.

Ne annem ne de babam kalktı, biz kapının eşiğinde ayakkabılarımızı giyerken Minho "Doo-Hyun yapma böyle onlar senin ailen" dediğinde göz devirdim "Ne halleri varsa görsünler, bir kere bile dinlemediler" kapıyı sertçe kapatıp çıktım evden, bir taksi bulup gizli kimliklerle otele döndük.

Son zamanlarda o kadar çok ağlıyordum ki artık gözümde yaş kalmamıştı. Kıpkırmızı ve şişen gözlerim çok kaşınıyordu. Minho otelden soğuk kaşık istemişti onları da gözlerime koymaya başlamıştı. "Ağlama artık" son zamanlarda onun diyebileceği tek şey buydu, ama ben asla nefes almaksızın köpek gibi ağlamaya devam ediyordum.

"Gözlerinin içerisinde ki o parlak yıldızları özledim" gözümdeki kaşıkları çekince ona baktım "Yıldızlarını özledim" kaşıkları komodine bırakıp yanıma uzandı, sessizdik çünkü Minho yarın gidecekti ânın tadını çıkarmaya çalışıyorduk. "Ramen yiyelim mi?" saçlarıma öpücük konduruyordu "Çoktan yemedik mi?"

"Ne? Ahh" Ramen yiyelim mi demek, benimle sevgili olur musun demekti. Ben ilk öyle anlamıştım ama Minho'nun sorma amacı farklıydı, onu dedikten sonra anlamıştı büyük ihtimalle "Ben bir daha yemek istiyorum" yaklaşıp burnuma öpücük kondurdu.

Zor da olsa yataktan çıkıp odaya sipariş ettiğimiz ramenleri yedik, beraber televizyon izlemeye çalıştık ben gülmek istediğim için skz code açmasını söylemiştim, ilk itiraz etmişti neymiş çok komik çıkmış, e zaten gülmek için istiyordum açmasını.

Göz kapaklarım ağırlaşana kadar onun kolları arasında video izledim. Tam uykulu olmadığım sırada kalkıp benim fotoğrafımı çektiğini hatırlıyorum sonra da tamamen uyuduğumu.

Çalan alarmla gözlerimi aralamıştım, bu akşam gezi için yola çıkacaktık. Minho Seoul'e dönecek ben ise diğerleri ile Jeju adasına gidecektim. Onların dedikleri beynimde yankılanıyordu, zaten beynimi diğer düşüncelerden ayırıp beni mutlu eden kişi de Minho'ydu o yüzden tatilim aşırı kötü geçecekti.

Arka Dansçı / Lee KnowWhere stories live. Discover now