25- Terk Edilme

689 77 155
                                    

Medya:Sertab Erener-Olsun

DUYURU: Bir daha bölüm dışı yorum gelmeye devam ederse sınır geçilse bile atmayacağım bölümü. Çünkü random, spam, noktalama işareti, ve saçma harfler atınca ben emeğimin karşılığını almış olmuyorum. Öyle yorum yapan çoğu kişiyi böyle bilgilendirdim ama bende yoruldum. Teker teker yapmaktansa burada belirtmek istedim. Buradaki hesapta da belirttim aslında ama beni herkes takip etmiyor. Oradan da bazen bölümü ne zaman atacağımla ilgili ya da böyle duyurularda bulunuyorum. İsterseniz takip edebilirsiniz

İyi okumalar

***

"Sonra da aşık olmuşsun işte. Annen gibi meraklısındır önüne çıkana aşık olmaya." Sinirden elimi yüzüne geçirdim. Yüzü sağa çevrildiğinde benim zaten gözlerim dolmuştu. Sinirden güldü.

"Bak şu an pişman oldum. Bu tokat bana hiçbir şey katmıyor, kızım. Senin elinden bir bok olmaz bana."

Şu an yaşadığım acının haddi hesabı yok. Ben sadece kardeşimle ve yeğenimle tanışmak istedim. Ki doğru gerçek ailem bile değiller onlar benim. Benim tek ailem Ardıç ve arkadaşlarım. O kadar.

Kapıya doğru hızlı adımlarla yürüdüğümde babamın Kutay'a bağırdığını duydum. Peşimden gelen Gülsüm ablayı yanıtsız bırakarak eşyalarımı aldım ve evden ayrıldım. Artık göz yaşlarım bir bir gözümü terk etmeye başlamıştı. Ben bu alaylı bakışların, iğneleyici lafların hiçbirini haketmemiştim. Hemde hiç...

Evden çıkınca siyah bir arabaya yaslanmış Ege ve tamamen siyah giyinimli bir adam gördüm. Ege beni görünce kaşlarını çatmıştı. Ama iğrendirici bakışlardan değil, neden ağladığımı merak ettiği için çatmıştı. Gözleri yüzümde dolaşıyordu. Adam önümü kesti.

"Hanımefendi, iyi misiniz?" Samimi sorusuna küçük bir tebessüm ettim.

"İyiyim, sağ olun." Ege de bana baktığı için yine çocukla çocuk olmayarak ona da gülümsedim. Ama o daha da kaşlarını çatarak meraklandığını belirtmişti.

Arabama yürüyüp kapısını açtım. Kimseye açıklama yapacak mecalim kalmamıştı artık. Göz aynamdan akan makyajımı düzelttim. Daha iyi hale gelince anahtarı sokup kontağı çevirdim.

Keyifsizce yolda giderken telefonum çalmıştı. Takılı olduğu içim direk açtım. Zümra idi arayan.

"Alo?"

"Alo, aşkım. Nasılsın? Kahvaltıda mısın? Sonra arayayım mı?" Burnumu çektim.

"Yok yoldayım."

"A daha gitmedin mi?" Keşke gitmeseydim.

"Yok dönüyorum."

"Nası-" Sözünü kestim.

"Gelince anlatırım. Kafe tamam mı?" Asıl bomba. Selen'e kafeyi Asır açmış. Geçen ay Zümra ile bizden gizli her ayrıntısıyla ilgilenmeye başlamışlar. Aslında barışması için sürpriz yapmayı planlıyordu ama erken barışınca biraz aksamıştı.

"Ya birkaç küçük pürüz çıktı. Sen Selen'i oyalayabilir misin?"

"Nerede ki o?"

"Evinde ama şimdi bizi arayacak falan daha da gecikecek. Sen onu oyala, olur mu? Ben olunca sana mesaj atarım. Yeri biliyorsun zaten."

"Tamam, ben şimdi alırım onu."

ANLAŞMA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now