Giriş

1.3K 74 32
                                    

{Hikâye tamamen kurgudan ibarettir.}

Vatan sevgisi, fedakarlığın en yüce halidir; askerlik ise bu sevginin kanatlarıdır. Gökyüzünde yükselen her nefer, yıldızlar kadar parlak, umutlar kadar sonsuzdur

17 Aralık 2002

-Babasının Peşinden Giden Kızın Hayatı-

Soğuk bir Aralık akşamıydı. Kızın o gün doğum günüydü. Bir yıl boyunca acıyla, tatlıyla, hüzünle, neşeyle ve birçok hayalle o günü beklemişti.

Doğum günü olduğu için değil, babası gelecekti. O kız, asker kızıydı; beklemeyi çok iyi bilirdi. Ama o da bir çocuktu. Diğer arkadaşları babalarıyla vakit geçirirken, o sadece hayallerinde vakit geçiriyordu.

Doğum günü pastasını eline alıp, babasıyla beraber sobanın yanına kıvrıldı. Kız, bir dakika bile gözünü kırpmadan babasının yüzünden gözlerini ayırmıyordu. Ona bakıp kokluyordu ki, bir yıl boyunca unutmasın. Her an aklına geldiğinde onu hatırlasın, onu yanında hissetsin diye.

Babasının kaslı kollarının altına girip merakla "Baba," diye fısıldadı küçük kız, bir umutla.

"Söyle yavrum," dedi babası. "Seni orada görüyorlar mı?" Bu soruyu sorarken, sesindeki yorgunluğu oradaki sadece annesi, babası, ablası ve üç yaşındaki kardeşi biliyordu. Ne kadar yorgun olduğunu... "Evet, timdeki asker abilerin ve asker ablaların yüzümü görüyor," dedi babası. Kızını kollarının altına sıkı sıkı sararak, bu soruyu neden sorduğunu anlamıştı bile. Kızın normalde kahverengi olan fakat güneş vurunca yeşilimsi olan o gözleri parlamıştı, bir ayı aydınlatacak kadar. "Oley! Ben de o zaman o asker ablalar gibi olurum. Seni hep görürüm, babacığım," dedi o minnoş sesiyle.

Babası, soruyu neden sorduğunu anlamamıştı. Olumsuz bir şey söyleyip kızının umudunu kırmak da istemiyordu.

Babası bir şey söylemeden önce, annesi konuşmaya başladı. "Kızım, biz zaten babanı bekliyoruz. Bir de sen yapma be yavrum," dedi hüzünlü bir ses tonuyla. O da bir anneydi neticede. Asker gidip de geri dönmemekte vardı. Yıllar önce bunu göze alarak, zaten asker bir adamla evlenmişti.

Ama hem eşini bekleyip hem de yavrusunu beklemek ne kadar acı olduğunu o anlayabilirdi.her anne için zordur geri döneceği belli olmayan bir yere kendi eliyle yollamak, bir annenin ne kadar vatanını sevse bile yapmayacağı şeylerden biriydi.

"Hayır ama anne," dedi tüm masumluğu ile. Şu an masum olsa bile, istediği olmadığı zaman ne kadar çirkefleşeceğini Allah bilir.

Kızının asker olmasını istemiyorlardı, ama neden o zaman adını Asena koymak istemiştiler...

Babası, daha fazla içini üzülmemesi için ve kızının da bir durumda şehit olma olasılığını düşünerek, "Evet kızım, annen haklı. Hem bunları konuşmak için daha çok erken. Sen ilk önce birinci sınıfı bitir," dedi.

Kızı itiraz etmeden önce, "Hem beni görmek istiyorsan, doktor da olabilirsin," dedi babası, kızını vazgeçirmek için.

Ama nafile, kızın kafasına girmişti bile o fikir.

Küçük kız hiç düşünmeden, "Baba, sen hep dersin ya, hani yaralı askerleri ben revire götürürüm, doktorlar da askerleri iyileştirir," dedi.

Babası, kızın dinledikten sonra, "Evet," dedi, devamını bekleyerek.

"İşte ben, sen yorulma, askerler yorulmasın diye asker olacağım. Onları koruyacağım, askerler şehit olmaması için," diye konuştu.

Neferin SesiWhere stories live. Discover now