Bölüm-6

201 13 8
                                    

"Sanırım ben de ilk defa birine bu kadar güvendim."
Güven, en nadide hazine

Biraz süre duruldu, mesajlar ortam tekrar sessizliğe büründüğü anda, mesaj sesleri odanın içinde tıkılıp kaldı.

Kısa bakışmalar ardından Şebnem konuştu. “Ya kızın ailesiyse?”

Bilmiyorum anlamında dudağımı büzdüm.

“Olabilir, bilmiyorum.”

“Tekrar gelirse artık bakalım,” dedi Şebnem.

“Evet, önemli olabilir,” dedi Heja.

“Bencede,” dememle mesajlar susmadı.

“Ben bakıyorum kızlar,” diye konuşup ayaklandım. Melo’nun ranzasının yanındaki prize takılı olan telefonu elime aldığım gibi odaya Melo girmişti. Tek gördüğüm son üste duran, adını okuyamadığım kişiden gelen mesajdı: ‘Ne zaman buluşuyoruz?’ yazıyordu, sadece bu kadarını okuyabildim.

Ani bir şekilde yanıma yaklaştı, öyle elimden telefonu aldı. “Ne yapıyorsun ya?” diye çıkıştı. Kızmakla haklıydı, telefonu karıştırmamalıydım ama ailesidendir diye bakmıştım, ama değilmiş.

“Kusura bakma Melo, gerçekten ard arda gelince önemlidir diye bakmıştım,” dedim mahcup bir şekilde.

Melek kontrol etti telefonu, diğer mesajlarıma baktığıma dair.

Şebnem konuştu oradan: “Evet, gerçekten art arda geldiği için sadece merak etmiştik senin için.”

“Seni de anlıyorum, kızmakla haklısın,” dedim.

Melo sadece derin bir nefes aldı, ses tonunu inceltti. “Hayır, hayır kızmadım, sadece bir anlık refleks olarak düşünün, seni de anlıyorum,” diye kendisini ifade etti.

“Böyle olmasını sevindim, seni üzmek istemezdim,” dedim.

Heja konuştu oradan: “Ee, kimden gelmiş önemli?”

Melo sadece yüzünü Heja’ya çevirdi. “Yok, yok önemli değil, bir arkadaşım.”

“Arkadaşının derdi var herhalde, art arda yazdığına göre,” diye ekledi Şebnem.

“Ah evet, biraz öyledir, sabırsız kendisi,” dedim Melo şakayla karışık bir haliyle.

“Neyse ya, kapatalım konuyu,” dedim.

“Aynen,” dedi Melo.

“Bir dışarıya çıkalım mı, göreve gideceğiz diye, bir hava almış oluruz hem,” dedim.

Şebnem ümitsizce konuştu: “Yüzbaşından izin alamayız, hem ne gerek var, oturun oturduğunuz yerde.”

Melek oflamaya başladı: “Ay tamam Şebnem, sen otur, Nevra gel biz izin almaya çalışalım,” dedi.

Bunu isterken gözlerime bir kuzu gibi bakıyordu.

Yüzbaşı aklıma gelince tekrar konuştum: “Beni muhatap etme o uyuz yüzbaşıyla.”

“Sen de mi Nevra ya?” diye isyan etmeye başladı.

Ardından Heja gel, seninle izin isteyelim diyeceğim de olmuyor," dedi.

Heja tek kaşını kaldırıp, “Yüzbaşı niye izin vermiyor ki?” dedi.

“Görev öncesi tedbir diye düşün,” dedi Şebnem.

“Hmm, anladım,” dedi Heja.

“Bari avluya çıkalım Nevra, nolur,” dediğinde çoktan Melek koluma yapışmıştı, ahtapot gibi gitmiyor ki.

Dostali jste se na konec publikovaných kapitol.

⏰ Poslední aktualizace: May 24 ⏰

Přidej si tento příběh do své knihovny, abys byl/a informován/a o nových kapitolách!

Neferin SesiKde žijí příběhy. Začni objevovat