Bölüm-4

314 26 13
                                    

"Sessizlik Bazen En Yüksek Çığlıktır"

"Her Şafakta Yeni Bir Umut Doğar."

"Bir Tebessüm, Tüm Karanlıkları Aydınlatır"

Güneş doğuyor, şafak gözüküyordu. Yine kuşlar ötüyordu, gece yerini gündüze bırakıyordu. Ay güneşi kovalıyordu, günler birbirini kovalıyordu.

Bu doğal döngü, hayatın ritmini taşıyan güzelliklerden biridir. Her günün bir hikayesi, her anın bir anlamı vardır.

Bir gün daha başlıyor, umutla ve sevgiyle.

Ve o an, uykunun kollarından sıyrılıp gözlerini açtığında, düşüncelerin hızla kafana doluştuğunu hissedersin. Bir kenara koyduğun düşünceler, sanki kaçacak bir yerleri varmış gibi hemen kafanın içine sızmaya başlar. Belki de uyanmanın en güzel yanı budur: Yeni bir günün kapısını aralamak ve içinde saklı olan tüm olasılıklara merhaba demektir.

Güneş ışınları, gözümdeki ışıltılara eşlik etmek ister. Onlar da uyanmak için sabırsızdır. Belki de içlerinde yeni bir hikaye, yeni bir anlam gizlidir. Gözlerini açtığında, bu anın tadını çıkar. Çünkü her sabahın bir gecesi vardır, her gecenin de bir sabahı.

Uyan ve düşüncelerini kucakla. Belki de bugün, kaçırdığın fırsatları yakalayacak, hayallerini gerçekleştireceksin. Uyan, çünkü her yeni gün, yeni bir başlangıçtır.

Uyandığım gibi aklıma cevapsız aramalar geldi. Yemekhaneye inmeden önce geri dönüş yapmalıydım.

Ranzadan kalkıp bahçeye indim. Sabah olduğu için kimseler yoktu; ağaçların olduğu bölüme gittim. İlk önce annemi aramalıydım, merak etmiş olmaları lazım.

Arama tuşuna basmıştım. Biraz çaldı, ardından açtı. Ben konuşmadan annem konuştu:

"Nasılsın Nevram?" dedi ilk olarak.

"İyiyim anne, siz nasılsınız?" diye yanıtladım.

"İyiyiz biz de kuzum. Nasıl alıştın mı yeni yere? Bak, beğenmediysen babanla konuşurum ben."

"Sayı kızım, baban telefonları açmıyor, bir şey mi oldu?" diye endişelendi annem.

"Görevde annem, babam ondan," dedim, derin bir nefes aldım ve annemi dinlemeye devam ettim.

Ve yaprakları incelemeye başladım.

"Anladım kızım," dedi annem. "Kızım, baban geldi mi? Mete Han'ı arasın," dediği gibi oradan Mete atladı.

"Anneee, ne alaka?" diye sesi yükseldi telefonda.

Tek kaşım havaya kalktı.

"Hayırdır anne, seni üzecek bir şey mi yaptı? Sen versene telefonu bir Mete'ye."

"Oğlum, ablan seni istiyor," diye konuştu annem.

Birkaç saniye ses gelmedi ama eğer Mete üzecek bir şey yaptıysa, bende onu üzerim. Ben varken yapamazdı böyle şeyler, gidince fırsat bilmiş olmalı.

Yok yani, olmuyor. Kaç yaşına gelmiş hala büyümedi; tek büyüyen bedeni oldu, beyinde sıfır gelişme. Bir kişi yıllardır üniversite kazanamaz mı ya? Gerçekten bu kadar da olmaz.

Sızlanan sesler telefonumda yer edinmişti.

Boğuk bir ses geldi, ardından ise Mete konuşmaya başladı.

"Efendim?"

"Efendin falan değilim ben, senin Mete."

"Noldu abla?" dedi umursamazca.

Neferin SesiOù les histoires vivent. Découvrez maintenant