1

8 4 2
                                    

Jeon Jungkook'dan
Güneşin ışıkları odamın içini dolduruyordu. Bense yorganı kafama kadar çekip biraz daha yatmakla meşguldüm. Bugün okula hiç gitmek istemiyordum.

Ancak en ufak şeyi unutmuştum. Hayat arkadaşım gibi olan sevgili arkadaşım Taehyung'da evimin anahtarı vardı ve beni uyandırmak için geleceği kesindi. Gece oyuna kendimi o kadar kaptırmıştım ki sabah güneş ışıklarını daha yeni yeni açarken ben yatağa gidip yatmıştım.

Aşağıdan anahtarla kapı açma sesi gelmişti. Taehyung gelmiş olmalıydı şimdi gelip beni huzursuz edecekti. Okula gitmek istemiyorum.

Merdivenlerden yukarı doğru geldiğini duyabiliyordum ve birşeyler fısıldıyordu galiba bana sövüyordu. Odamın kapısını açtı. Önce derince bir ofladı. Daha sonra yanıma doğru yaklaşıp yorganı üzerimden tamamen alıp yere attı.

"Kalksana uykucu tavşan"

"Kalkıcam 5 dakika daha ver banaa"

Ona karşı mızmızlandığım için bu onu her ne kadar güldürse de beni uyandırmak için sinirli rolü yapmaya başladı.

"Olmaz olmaz! Hadi kalk okula geç kalacağız"

"Sen git ben gelirim daha sonra"

Dedim ve ona arkamı döndüm.

"Hayır sen benimle geleceksin yoksa bende gitmem"

Dedi ve yanıma oturdu.

"Hadi amaa!"

Dedi ve beni omuzlarımdan tutup sirkelemeye başladı. Beynim sarsıldı be öküz!

"Tamam ya tamam be adam!"

Dememle kıkırdadığını hissettim.

"Tamam ben aşağıda seni bekliyorum eğer 10 dakika içerisinde aşağıda olmazsan buraya gelir her yerini ısırırım he" İnmesem mi acaba?

Dedi ve odadan çıkıp kapıyı kapattı. 'Çok istekli' bir şekilde yataktan yavaşça doğruldum. Kalkıp yatağı topladım ve tuvallete gidip rutin işlerimi hallettim. Sonra odaya tekrar dönüp üzerimi değiştirdim.

Daha sonra çantamı telefonumu alıp aşağıya indim. Salona indiğimde Taehyung koltukta telefonuyla oynuyordu. Arkasından usul adımlarla ona yaklaştım. Telefona çok dalmış gibi görünüyordu. Bir anda arkasından ona sarıldım.

Ona sarılmamla ürkmüş olacakki yerinde sıçradı.

"Geldiğini haber etseydin keşke neden gizli gizli geliyorsun?"

Dedi mızmızca.

"Amacım kötü değildi ki hyungg. Ne oldu çok mu korkuttum seni yoksa?"

Dedim cilveli bir sesle.

"Kiiim ben miii? Ben ve korkmak? Hyungunu hiç tanımamışsın sen tavşancık"

Dedi ve ayağa kalktı.

"Hadi çıkalım artık yeterince geç kaldık zaten"

Dedi ve ikimizde evden çıktık. Durağa doğru yürüdük ve durakta otobüsü beklemeye başladık. Durakta sadece ikimiz vardık. Sola doğru bakıp ne zaman gelecek diye beklerken gözlerim hyunga takıldı. Telefonuyla çok haşır neşir bir sohbette gibiydi.

"Hayırdır hyung neye gülüyorsun öyle?"

Bir rüyadan uyanmış gibi şaşkın gözlerle bana döndü.

"Efendim?"

Derin bir şekilde nefes aldım.

"Diyorum ki telefonunla çok ilgilisin hayırdır diyorum"

Dedim net bir sesle.

"Ha şey bu aralar flört ettiğim bi kız var da hayırlısı bakalım"

Gözlerimi geri yola çevirdim.

"Anladım kız mı erkek mi?"

"Ah bu seferki kız. Çok tatlı, nazik ve bir o kadar da güzel"

" Hmm iyimiş"

Dedim ve otobüsün geldiğini görünce ayağa kalktım. Benim ayaklandığımı görmüş olacakki o da kalktı.

Otobüse binip okula doğru yola koyulduk. İkimizde son sınıftaydık. Küçüklükten beri kurduğumuz bir hayalimiz vardı. Biz hiç ayrılmayacaktık, evlenmeyecektik ve bir ev tutup beraber yaşayacaktık. Aslında o bu hayalleri kurarken arkadaşça kurmuş olabilirdi ama ben bu hayalleri kurarken içimdeki o masum sevgiye dayanarak kurmuştum.

Oysa bu hislerden hala bir haberdar değildi.

can you hear me honey?Where stories live. Discover now