Sürüklediğim sandalyeyi ters çevirip oturdum. Korkmuş gözlerle bana bakıyordu.
"Bom! Zaman dolmuş Cengiz. Senin için taneleri fazla olan bir kum saati seçmiştim oysa." diyerek dudak büzdüm. Adamlarımdan birine döndüm.
"Aydın getir."
"Emredersiniz" diyerek arkaya yöneldi. Ve önüme bir tepsi tuttu. İçindeki siyah cerrah eldivenleri ellerime geçirdim.
"Ben sizi tanımıyorum bile ne zamanı?" kafamı iki yana salladım.
"Benim gibilerini tanıyorsundur ama öyle değil mi? Benimle oynama Cengiz en iyi sen tanıyorsun beni. Telefonuna gelen mesajı umursamaman da benim suçum değil."
"Kimsin sen? Tanımıyorum ben seni. Mesaj falanda görmedim ben." iç çekerek konuşmaya başladım.
"Ben kimim? Güzel soru. Ben kimi için hayat kurtaran bir doktorum, kimi içinse celladım. Ve senin doktorun olmayacağım kesin. Verin şunun telefonunu." dediğimde Aydın telefonu uzatmıştı. Kilidini kırmıştık. Telefonu açıp mesajlara girdim. Ve birileri tarafından gönderttiğim mesaj okunmuştu. Ekranı ona doğrulttum.
"Peki bu ne sence?" gözleri yakalanma pişmanlığıyla kapandı.
"Beni kandıramazsın Cengiz. Yapamazsın. Eziksin sen. Hiçbir şeyin yok, elinde gücün yok. Zavallısın sen. Buraya gömsem arkandan üzülecek tek bir kişin bile yok. Sen bir hiçsin." burnundan derin derin nefesler aldı ve gözlerini açtı.
"Ama bana yardımcı olursan en azından elinde güvenebileceğin bir miktar para olabilir." kaşları hafifçe çatıldı.
"Annen Selime Yılmaz, baban Akın Yılmaz ve Abin Çağrı Yılmaz. Eskiden küçükte olsa huzurlu ve mutlu bir evde birlikte yaşıyordunuz değil mi? Sonra evlendin. Karın vardı, seni çok seven. Bir kızınız olacaktı ki oldu da. Ama sen onun yüzünü bile göremedin. Bir katili yanlarında istemediler. Ve seni bırakıp gittiler. Onlar mutlular sensiz. Seni sildiler. Peki sen? Bak haline ne varın var ne yoğun hiçbir şeyin yok."
"Katil değilim ben. KATİL DEĞİLİM. DUYDUN MU?
Bağırışını umursamadan devam ettim. " Kızının yeni bir babası var ve babasını çok seviyor biliyor musun? Annen onu, senin yerine koydu bunu biliyor musun peki?"
"Kes sesini artık kes"
"Bana bağırmamalısın senin bağırışın doğruları değiştirmiyor. Sen onların yanında olabilirdin. Kızın bir başkasına değil sana baba diyor olabilirdi. Ama sen katil olmayı seçtin Cengiz. Bunu sen istedin."
"Ben yapmadım. Ben katil değilim. Semih öldürdü. Ben yapmadım."
"Ona yardım edip öldürdünüz kardeşimi! Elinle onu kesmedin diye katil olmadığını mı sanıyorsun sen? Ona elini sürmen bile seni katil yaptı."
"AMA BEN ÖLDÜRMEDİM. Ben öldürmedim. Masum eğilim ama katil hiç değilim. Kızım baba diye bir başkasını sevebiliyor en azından. Üvey de olsa bir babam var diyebilecek. Ben kızım için, ailem için masumluğumdan vazgeçtim. Anladın mı? Ballandıra ballandıra anlatıyorsun ya burada seviyor diye. Ben masumluğumdan vazgeçmeseydim ne onun sevebileceği bir babası ne de benim sevip koklayabilecek bir kızım kalacaktı ortada. Bilip bilmeden ahkam kesmekle olmuyor."
Sözleri afallamama sebep olsa da tepki vermedim. Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı, hırslanmış her şeyi anlatacaktı.
"Ne karım kalacaktı ne bebeğim. Anladın mı? Yanlarında değilim evet, ama uzaktan sevebiliyorum. Kardeşine bir kere bile dokunmadım. Onlar bir yudum su vermezken ben kendi elimle içirdim. Ama ölmesine engel olamadım. Hala vicdan azabı çekiyorum. Ama kardeşin beni affederek gitti. Bana teşekkür etti ya ölürken teşekkür etti. Kurtarmak istedim, geç kaldım. Yapamadım. Sizden önce ben aradım onu, bulamadım. Bütün suç üzerime kaldı. Her şeyi herkese anlatmak istedim. Senin gibi katil yaptılar beni. Cengiz katil dediler. Ailem benden nefret bile etmiyordu çünkü Cengiz diye bir fertleri yoktu."
YOU ARE READING
BİR YALANIN İ.Ç.İ.N.D.E.Y.S.E.N
General FictionKardeşinin ve haksızca öldürülen bütün kadınların intikamı için herkesi karşısına alan, hiç kimseye ihtiyacı olmayan bir abla - aslında gerçek anlamda - bir dayanağa ihtiyacı olduğunu bilemez. Bu dayanağın da aşk olduğunu aklından bile geçiremez. A...