4

962 78 20
                                    

..

"Bulduğumda kapıdaydı. Kimse yoktu yanında."

"Sordun mu hiç? Belki kaybolmuştur."

Genç bir kız ve yaşlı kadın şimdi konuşuyorlardı. Gece kapıdayken kapı aniden açılmıştı ve şu an yaşlı kadınla konuşan Genç kızla bakışmıştık. İlk ne yaptığımı anlamasada sonradan dank etmişti ve bu iki kişiyi uyandırmıştı. Yaşlı kadın telaşlıydı ama yaşlı adam gayet sakindi. Yanıma yaklaştı.

"Tek başına mı geldin buraya?"

Adamın gözlerine baktım. Kafamı hayır anlamında salladım.

"Kimle geldin peki? Adını söyler misin?"

"Aybim ile geymiştim o geleceyim diyip gitti. Geyi geymedi."

Adam ile kadın bakıştı sonra sanki anlaşmışlar gibi adam ayağa kalktı ve gitti. Nereye gitmişti ki?

"Benim adım Fatma. Bana Fatma Anne diyebilirsin. Bu ablanın adı da Elif saat hala çok erken biraz uyu yarın sabah seninle konuşacağız tamam mı? Bu arada adını öğrenebilir miyim küçük bey?"

..

Adım mı? Doğru.. benim bir adım vardı. Neydi ki? Hatırlamıyorumki

"Ay.. saniyim"

Kadın şaşırmıştı.

"Ay mı? Sadece Ay olduğuna emin misin?"

Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Uzun zamandıy kimse  bana adimla seslenmiyoy"

Kadının gözlerinde acımayı gördüm. Sanki içime bir hançer saplanmıştı.

"Peki Ay.. Ay ismi ilerde karışıklık çıkartabilir.. ismin Dolunay olsun mu?"

Başımı kararsızlıkla salladım. Sadece isimdi işte. Umrumda değildi.

"Peki dolunay.. sana yeni odanı gösteriyim.. bi süre başka çocuklarla aynı odada kalacaksın."

Başımla onayladım. Yaşlı adam geri gelmişti ve bizi bir odaya kadar götürmüştü. Odadayken bazı çocukların uyandığını ve bize baktığını gördüm. Her yaştan vardı. Burası zaten büyük değildi.

Kadına geri baktığımda dolu gözlerle kolumdaki ve vucüdmdaki yaralarla bandajları izlediğini gördüm.

Bu rahatsız ediciydi.

"Burda yat tamam mı? Sabah konuşacağız. Bir şey olursa beni uyandırabilirsin. Koridordaki en son oda benim odam."

Kadının dediğini sözsüz bir şekilde onayladım. Bazı çocuklar hala meraklı meraklı bakarken diğerleri uyumaya devam etmişti bile. Bende çok uzun sürmeden uyuya kalmıştım. Eğer onun yardımı olmasaydı kesinlikle uyuyamazdım. Ve böyle soğukkanlı davranamazdım.

Onun yanımda olması beni iyi hissettiriyordu.

Bana karşılıksız iyilik yapan ilk kişiydi..

Sabah en erken kalkan ben olmuştum. Kanımdaki adrenalin ile çok uzun uyumak pek mümkün değildi. Zaten beni fark ettiklerinde neredeyse sabah olacaktı.

Saat 8de tüm çocuklar uyanmıştı ve hepsi kafeteryara kahvaltı yapıyordu. Ben ise en kenardaydım. Daha fazla dayanamadım ve kadının yanına ben gittim. Odasına girmek için kapıyı tıklatacaktım ama içeriden kavga sesleri geliyordu. Çok geçmeden kapı hışımla açıldı ve dışarıya dün beni fark eden kız çıktı. Adı Elifti galiba..

Kızın yanağında kızarıklık vardı ve gözleri dolmuştu.

Of abi.. beni neden bırakıyorsun?

İlk beni görmeyi beklemiyorum gibi süzdü sonra ise yanımdan geçti gitti.

Nolmuştu ki?

"P-paydon  Fatma Hanim buyda misiniz?"

İçeriden adım sesleri geldi ve kadını gördüm sonunda.

Beni görünce yüzündeki tiksinti ifadesi geçmişti. Kizla kavga mi etmişlerdi ki? Neden kavga etmişlerdi acaba.

"Küçük bey. Dolunay.. bazı şeyleri anlamak için çok küçüksün ama artık burda kalmak zorundasın. Bana anne diyebilirsin. 18 yaşına kadar burda kalabilirsin ama sonra ayrılmak zorundasın. Burayı artık ailen olarak görebilirsin."

Gözlerim dolmuştu hay Allah'ım bu sulu gözlülük neydi? Önceden bu kadar sulu göz değildim.

Bu böyle söylenir mi lan. Duygusalım işte yatıştırarak söylesene.

"İstediğin kadar ağla. Ne onlar geri gelcek ne de burdan çıkıp evine gidebileceksin ki evin varsa."

Arkamı dönüp ordan ayrıldım. Çocuklarla anlaşabilir sanmıştım ama hangi insan bu haberi böyle söylerdi ki?

Ağlıyordum ve bu yerde öylesine dolaşıyordum. Bu yerinde bilmiyordum ki anasını satiyim tanıdıkta yoktu. Sonra bir çift kol beni kucağına aldı ve bir yere götürdü. Bir kızın kucağındaydım sonra bir odaya girip yatağa oturdu benide kucağına koydu.

"Ağlama ufaklık.. bu dünya ağlayanlara merhamet göstermez. Sil yaşlarını güçlü olmak zorundasın."

Be bulan genç kızla bakıştım. Ben bir şey demedim ama o konuşmaya devam etti.

"Ne kadar ağlarsan ağla. Haklılar. Ailen geri gelmicek. Burda kalacaksın. Abinde geri gelmicek. Sana yalan söyledi. Burası acımasız bir yer."

Beni kendine çekti ve sarıldı. Benden destek alıyordu. Kim istemezdi ki. Zor anlarında sakin bir bebekle sarılıp dertleşmeyi.  Nasıl olsa seni anlamıyor düşüncesiyle.

"Keşke başka yere bıraksalardı.. burası bir cehennem"

Bir kaç dakika ona yaslandım ve sırtına patpatladım.

"Ufaklık.. biliyor musun.. benimde erkek kardeşim vardı. Öldü."

Hay aq beni çocuk olarak görmüyorlar mı? Otu boku çocuklara söylenmez ama zaten duygusal zamanlarimdayim daha da uzmeyin beni.

"O daha küçücüktü. Ölü bedenini almıştım kucağıma. Soğuktu. Hareket etmiyordu. Bembeyaz olmuştu."

Gözleri bana odaklansada bana bakmadığı aşikardı.

"El kadar bebeği öldürdüler."

Bir şey diyemedim. O da devamını getirmedi. Bana değilde kendisiyle konuşuyordu sanki.

"Sende ona benziyorsun. Canını çok yakmışlar."

.. evet. Heryerde.

"Burda daha da yakabilirler.."

Kapı açıldı ve kız şaşkınlıkla yatakta sekti. Neredeyse beni düşürecekti. Dün geceki adam gelmişti.

"Odama gel."

Kıza yönelik söylediği sözlerdi. Bana bakmamıştı bile. Hemen ardından da gitmişti.

"Burası benim cehennemim Ay.. Dolunay.. daha çok küçüksün. Umarım hayatın hayatıma , sonum sonuna benzemez."

Gözlerindeki yaşları sildi. Sonra beni kucağından indirdi ve ruhsuz gibi yürüyerek koridorlarda gözümden kayboldu

Bu kızın olayı neydi?

Kara Kafa -Reenkarnasyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin