babayiğit abla

715 61 85
                                    

ikisinin de olmadığı günleri yazmak istemediğim için pazardan çarşambaya atladım şşşşşş akxowmdo

iyi okumalar

***

çarşamba

Arabada bildiğiniz ölüm sessizliği vardı. Babam Sinem'le beni okula bırakmayı teklif ettiğinde kabul etmiştik çünkü hiç otobüsü çekecek halim yoktu. Ayrıca otobüse binsek geç de kalırdık, bugün biraz sarkmıştı her zamanki rutinimiz. Sebebi ise benim biricik kardeşimdi.

Onda şu sıralar garip bir haller vardı. Normalden de garip yani. Onun bencilliğine ve küstahlığına her zaman alışıktım, bunlar artık beni rahatsız etmezdi ancak şu son zamanlarda asla davranmayacağı gibi davranıyordu diyebilirdim.

Dün dışarı çıkıp her ne bok yediyse bilmediğimiz bir şeyler yapmış, eve de gecenin bir yarısı gelip hesap vermeden odasına kapanmıştı. Babam zaten normalde de öfkeli bir insandı dolayısıyla Sinem'in bu hareketi onu iyice delirtmişti. Saat gecenin üçüyken evimizde kapı yumruklanma seslerine uyanmıştım. Gece erken yattığım için Sinem'in geç geldiğinden haberim yoktu o yüzden ayrı bir korkmuştum. Meğer Sinem odasına kapanıp kapıyı kilitlemiş üstüne babama ağzına ne geldiyse saydırmıştı. Babam da kapıyı kırma seviyesine geldiğinde annem zorlukla sakinleştirip yatırmıştı, kız nasılsa sabaha düzelir diye.

Sabah da Sinem bir türlü uyanmamıştı. Yine kapısında bir ton tekme ve yumruk üstüne çalıp duran telefonuna da uyanmamıştı. En son zar zor uyanıp da hazırlandığında ölü gibiydi aynı. Yüzündeki tüm renk çekilmişti ve bir garip görünüyordu. Kardeşim gibi değildi sanki. Hiçbir soruya cevap vermemişti ve her şeyi geçiştirmişti.

Bazen annemlerin ona karşı fazla anlayışlı olduğunu düşünüyordum.

Şimdi ise arabada bu durumdaydık. İkisi de konuşmuyordu ve ben aralarında kendimi çok garip hissediyordum. Sinem'le zaten aramız da halen düzelmemişti, o olaydan sonra ikimiz de konuşmamıştık. Gerçi konuşacak olan da ben değildim, gelip kendinin benimle konuşması gerekirdi.

Camdan okulumuz göründüğünde bomboş kalmış olan bahçeye bir bakış attım ve sıkıntıyla iç çektim. Derslerime asla geç kalmazdım ancak bugün Sinem yüzünden bu itibarım da zedelenmişti. Ders çoktan başlamış olmalıydı.

Babam arabayı durdurduğunda Sinem hışımla kapıyı açtı ve çarparak kapatıp bir koşu okula doğru yürüdü. Gözlerimi devirmek istesem de dikiz aynasından bana bakan babamdan dolayı bunu yapmadım ve ona ufak bir tebessüm edip ben de arabadan indim. Sıkıntılı görünüyordu.

Bizim ailede hiç huzur olduğu mu olurdu sanki?

Okul bahçesinden girip koşa koşa merdivenlere ulaştığımda soluklanmaya vaktim bile yoktu. Hızla dış merdivenleri aşıp yukarı sınıflara çıkan merdivene ulaştığımda yoluma devam edemeden nöbetçi öğrencinin sesi beni durdurdu.

"Geç kalanlar müdürün odasına gidiyor." Hay ben böyle işin. Çocuğun yüzüne saniyelik bakıp teşekkür ettim ve koşa koşa müdürün odasına gittim. Bari çok konuşmasaydı da derse yetişseydim. Kimya dersi vardı bugün, asla kaçırmak istemezdim. Kapının önünde ellerimi dizlerime yaslayıp eğildim ve birkaç saniye soluklandım. Kapıyı tıklatıp gir komutuyla içeri girdiğimde karşılaştığım tanıdık suratlar şaşkınlıkla yerimde çakılı kalmama neden oldu.

Sinem vardı, buna tabii şaşırmamıştım. Ancak Sinem'in yüzündeki kabız olmuş gibi ifadenin muhtemel sebebi olan Burak ve daha da garibi kuzeni Melisa beni bozguna uğratmıştı. Kalbimin hızlanıp göğüs kafesimi delercesine atan ritmini hissettim. Ellerimin ufaktan titremeye başladığını hissettiğimde korkuyla Sinem'e döndüm. O da aynı şekilde ağzı açık bana bakakalmıştı.

assignment | bxb Where stories live. Discover now