X

23 4 4
                                    

Chuuyanın okudukları bundan ibaretti. Şaka olduğunu düşünüyordu başlarda. Sonraki mektuplarda anlamıştı. Yinede inanmıyor gibi davranarak dazaiye seslendi.
Ses yoktu.
Chuuya ne hissettiğini bilmiyordu. Ne tepki vereceğini kestiremiyordu.1 damla yaş süzüldü mavi gözlerinden.2,3,4 ağlamaya başlamıştı. Kendine de dazaiyede inanmıyordu. O kadına inanmış olmasına, bunca şeyin kendi haberi olmadan gerçekleşmiş oluşuna inanmıyordu. Tek umudu bunların koca bir şaka oluşuydu. Bu son umuda sıkıca tutundu kendini kandırarak oturduğu yerden doğruldu ve evin her yerinde bi umut dazaiyi aramaya başladı. Sürekli şaka olduğunu söylerse ona kızmayacağını, onu çoktan affettiğini,özlediğini ve ne kadar sevdiğini söyleyip özürler diliyordu. Ses yine yoktu. Dazaiyi aradı. En az 700 kere. Telefon çalmadı bile. Chuuya sonunda kabullendi. Tuttuğu göz yaşları onun isteği dışında akıp gidiyordu . solgun yanakları ıslanmış , mavi gözleri çoktan kızarmıştı bile. Chuuya geceyi ağlayıp sayıklayarak geçirdi. Hala anlayamıyordu.  Tüm hepsi kendi suçu muydu? Dazainin hislerine üzülüyordu. Kullanılmış hissediyordu. Ama sonra. Anladı ,hepsini. Odasakuyu ne kadar sevmiyor olsa bile onada üzülüyordu. Pişmandı. Hemde çok. Dazaiyi öyle çok seviyorduki. Dazai bunu biliyordu. Son 2 yılda yaşananalrı dazainin gözünden düşününce kalbini ve ruhunu sekiz yüz parçaya ayrılmış gibi parçalandı. Ağlamaya alışmıştı ama ne ağlaması iyi geliyordu ne kendine kızması. Nasıl yaşayacaktı peki o? Aslında en acı olanı: chuuya bugün dazaiyle konuşacaktı. Her şey çözülebilirdi. Ama dazai gitti. Konuşsa ne işe yarardı seneler sonra? onca hata ve yalandan sonra. Geriye sadece cansız bedenler kalmıştı. Cidden dazai hiç birşeyi bırakıp gitmişti. Chuuya sürekli ilk mektubu okuyordu. O ilk gün tüm detaylarıyla aklındaydı. Gülümsüyordu. Dazaiyi ilk öpüşü her aklına geldiğinde gülümsüyordu. Sonraysa dudaklarının arasından ufak hıçkırıklar çıkıyor ve bu ağlamalara dönüşüyordu. Chuuyanın hayatı renklerini kaybedeli çok olmuştu zaten. Şimdiyse hayatını kaybediyordu. Chuuya onu çok özlüyordu. O geceleri uyduğunuda yanına gidiyordu. Her gece yarısı dazaiyle uyanıyor ve o sigara icerken gizlice izliyordu. Yaptığındna dolayı kendine kızsada şimdi bunlar onu gülümsetiyordu ve yaşatıyordu. Doğru ya şimdi elinde sadece onu düşlemek kalmıştı. Birkaç yıl sonra sesini unutucaktı , kokusunu, gülüşünü chuuya hiçbirini unutmak istemiyordu. Tekrardan onu karşısında canlı şekilde görmek istiyordu. Ona sarılıp saatlerce ağlamak özlem gidermek istiyordu öpmek istiyordu. Şimdiyse ancak mezarına gidip konuşabilirdi. Duymayacağını bilerek. Kalbi acıyordu. Kalbinin kırıkları ruhuna batıyor hatta içinden geçiyordu. Bu telafi edilemez yada düzeltilemezdi. Ne bir ilaç ne bir sigara nede her hangi birisi. Chuuya sonunda kalkabildi yataktan. Bir şişe şarap ve bir paket sigara aldı. Balkona gitti ,bir sandalye çekti. Sandalyenin üzerinde dazainin ceketi vardı. Ceketi aldı. Kokusunu onu içmeden sarhos etmişti. Ağlıyordu durmadan. Dazai onu böyle görse kızardı belki. ama chuuya bunu umursayabilicek halde değildi. Sigarayı yakıp saatine baktı. "00.36" chuuya şehrin ışıklarına çevirdi yüzünü. O ışıklar bile dazainin parlaklığını sağlamıyordu chuuya için. Chuuya aya baktı çakmağına baktı ufak lambaya baktı. Hiç biri. Yetersizdi. Dumanı yavaşça üfledi. Bir kaç küfür savurdu ve şarap şişesini dudaklarına götürdü.  Kadeh almayı unutmuştu. Sızana kadar içti. sonunda kanepe gitti ve orada uyuyakaldı. Artık hiç birşey aynı olmayacaktı. Bu pişmanlık ve bu hislerle nasıl yaşayacaktı peki? Çaresiz hissediyordu. Sahipsizce sokaklarda kalıyormuş gibi,5 parasız. Sevdiği adamı,aşkını,hislerini,ruhunu ve benliğini yitirdi.




gece yarısı sigaraları ve mektupları | soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin