11.bölüm - Yeni Arkadaşlık

61 25 46
                                    

Selam bebegim. Sorarım sanaa bu gün nasılsın???
Umarım iyisindir.😚

Yeni bölüme geçmeden önce bi ricam var. Hadi altdaki yıldız tuşuna bas ve bana oy ver🥺. Ne kadar çok oy olursa yeni bölüm o kadar hızlı gelir.

Hadi çok öptüm. Keyifli okumalar🩵

Not: Bazı hatalarım, yanlışlıklarım ola bilir. Çünki üniversiteye hazırlanırken yazıyorum. Zor bir süreç içerisindeyim. Umarım anlata bilmişimdir.

"Neden suya bakınca hep dışımızı görüyoruz. Ama neredeyse her şey içimizde oluyor"

"Bu dünyada tek gerçek var bu da ölümdür. Seçim yapmak gerek ya ölmek ya da yalan söylemek. Ben asla ne kendimi seçe bildim ne de öldüre bildim."

Birini düşünmemem gerekiyor. Çünki yeterince kırık dökük haldeyim. Büyük ihtimalle yeniden kırılıcam. Çünki insanların işi bu. Birilerini kırmak. Kırmak kolaydır. Gel iyileştire biliyorsan iyileştir. Bakalım kırmak kadar kolaymı iyileştirmekte.

Anlamıyorum. İnsanlar degişik. Nasıl biri olduklarını anlamak gerçekten zor. Hep böyle bir şeylerin peşindeymişler gibi.

Bencillik mi bu? Eger buysa ne kadar daa anlaşılması zor bir kavram dimi? Seçimlerimiz o kadar hızlı savruluyorlar ki, bazen aradaki sınırları görülmüyor. Ama bu sefer ki çok belirgin bu seferkinin siyahı siyah, beyazı beyaz. Becillik buysa bir daha kendimi düşünücem.

Anlamıyorum yine. Okulda hep dışlanırdım küçükken. Büyüdüğümdeyse çogu insan tarafından sevildim. Ne degişti peki? Benmi degiştim yoksa insanlarmı? Hayatım yeni insanlar girdi. 1 yıl önce, 1 ay önce, 1 gün önce....
beni ben oldugum içinmi sevdiler yoksa bir bez olarak kullanıp atarlarmı yine? Ben neden her zaman inanıyorum peki? Neden yapıyorum bunu? Hiç kimse sormadî bana. Çünki yalnızdım. Hep yalnızdım. Korktum her zaman öyle kalmaktan. En büyük kabuslarıma dönüştü yalnızlık. Geceleri uyurken bile korkmamak için en sevdigim çizgi filmi düşünerek uyurdum. Kötü kabuslar görmemek için. Ama o kadar yalnızdım ki en sevdigim çizgi film bile rüyamda kabusa dönüşüyordu.

Yalnızlık yüzünden kimseye bir şeyi dogru düzgün anlatamadım. Hislerimi dogru düzgün söyleyemedim. Anlatmak istiyordum. Ama içimdeki karanlık beni dibe çekiyordu. Anlatdıkca sesim zayıflıyordu. Ne kadar konuşmak istersem bile yapamıyordum.

Hatalar yaptım, yalnış insanlarla arkadaşlık kurdum, tecavuze ugradım, aşık oldum, kırıldım, aldatıldım... Ve daha neler yaşadım. Birilerine anlatmak istedim. Beni anlasınlar istedim. Biliyorum birini o bir şeyler anlatmadan anlamak zor. Ama kimin umurunda. Gerçekten önemli olan bunun için çabalaması değilmi?

Insanlarda bir tohum gibi. Kocaman agaçlar görüyoruz. O agaçları ama oluşturan şey küçücük tohumun içinde. Ona tek gereken şey zaman. Insanlar da böyle. Şu anda bir şey yapa bileceklerini düşünmüyorlar. Ama bu henüz agaç olmadıkları için. Hala tohum oldukları için. Kendilerine zaman tanımaları gerek. Kendilerini anlamalı ve iyi olmaları gerek. Agaç güzel bir şekilde büyüsün diye.

Degişmek gerek. Insan kırılır kim tarafından peki? Aynı cinse sahip oldukları şey tarafından. Kırılmamak için degişmek gerek. Her kes degişimden korkar. Degişimin her zaman kötü bir şey olması gerekmez. Mesela bir restoranda menyunun degişib daha iyi hale gelmesi gibi. Çünki bir şeyler sonsuza kadar aynı kalırsa er yada geç tadı kayb olucaktır. Bu yüzden bir şeylere takılı kalmamak gerek. Olmuş olanla ve olacak olanla fazla ilgilenmemek gerek. Bir söz vardır ya "Dün artık tarih oldu, yarın ise bir bilmece. Ama bu gün bize verilen bir hediye. Bunun kiymetini bilmek gerekir"
.
.
.
.
Eve geç saatte varmıştık. Nasıl uyicaktım bilmiyorum. Çok yorgundum ama uyuyamıyordum. Tabi ki neden uyuyamadıgım belliydi. Yatagımdan kalktım. Ayaklarım soguk zeminle buluşunca gözlerimi kapadım. Soguk tum iliklerime kadar vardı. Gözlerimi açıp öylece boş duvara baktım saatlerce. Sonra saate baktım. Geç olmuştu. Ve ben hala duvara bakıp duruyordum. Yatagımdan kalkıp telefonu elime aldım. İnstagrama girip dolaşmaya başladım. İşte aradıgım şeyi bulmuştum. Zaman kayb etmeden takib istegi gönderdim. Telefonu masaya bırakıp lavobaya gitdim. Aynanın karşısına geçtim ve kendime baktım. Solgun, kırık, duygusuz bir şeye dönüşmüştüm resmen. Rengime bakanlar anında sogurdu benden. Resmen dalından koparılmış solmuş çiçege dönüşmüştüm. Ben gerçekten çok çirkindim. Kendime nefret etdim. İgrençtim.

LANETLİ GÖZ YAŞIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora